Yani işin doğrusu ölüm döşeğinde. Seni son kez görmek istiyor. | Open Subtitles | في الحقيقة، إنها على فراش الموت وتريد أن تراك للمرة الأخيرة |
Bana bir iyilik yap da ölüm döşeğinde olursam içimi rahatlatmaya kalkma. | Open Subtitles | أسدني معروفاً عندما أكون على فراش الموت لا تحاول أن تُـهوِّنُ عليَّ |
Senin görmek istediğin tek şey, babamın ölüm döşeğinde olması. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذى تودين رؤيته هو عذاب الوالد على فراش الموت |
ölüm döşeğinde babam yukarıdan beni izleyeceğini söylemişti. | Open Subtitles | أبى قال لى وهو على فراش موته أنه سيراقبني من فوق السماء |
Bütün gün oradaydım, annemle ilgilendim. Teyzem ölüm döşeğinde. | Open Subtitles | كنت هناك طوال اليوم ابحث عن امي , عمتي تحتضر |
Karıma ölüm döşeğinde Lindsey'yi korumak için ne gerekirse yapacağıma söz verdim. | Open Subtitles | وعدت زوجتي على فراش موتها انني سأقوم بأي شيء ضروري لحماية ليندسي |
Marjorie Garnett ölüm döşeğinde ve bu gerçeği kabul etmek zorunda. | Open Subtitles | بل هذا بشأن الحفاظ على نزاهة لائحة التبرع مارجوري جارنيت قاربت على الموت وعليها تقبل هذه الحقيقة المؤلمة |
Bunu sana ölüm döşeğinde vermişti... ve hayatının sonuna kadar birlikte olmak istediğin kadına vermen için söz verdirtmişti. | Open Subtitles | عطتك إياه على فراش الموت و جعلتك تقسم أنك ستعطيه للمرأة التي تريد أن تقضي باقي عمرك معها |
Bunu sana ölüm döşeğinde vermedi mi... ve sonsuza kadar seveceğin kadına vermen için yemin ettirtmedi im? | Open Subtitles | ألم يعطيك أياه وهو على فراش الموت و جعلك تعده بأنك ستعطيه للمرأة التي ستتزوجها |
Oğlunun, ölüm döşeğinde bile kendisini görmeye gelmemesi babanı derinden yaraladı. | Open Subtitles | هذا الامر يؤلم والدك بشده عندما يتذكر ان ابنه لم ياتى له وهوفى فراش الموت |
ölüm döşeğinde bile olsam, sana lazımsam çağırırdın beni! | Open Subtitles | لو كنت على فراش الموت لجررتني منه لو كان الأمر يفيدك |
Hep başıma geliyor. Mesela babam da ölüm döşeğinde aynı hatayı yaptı. | Open Subtitles | فمثلاً، ارتكب أبي نفس الغلطة وهو على فراش الموت |
ölüm döşeğinde bile olsan radyatörleri kapatanın sen olduğunu asla kabul etmezsin. | Open Subtitles | لانني مقتنع بانكِ حتي علي فراش الموت. ترفضِ الإعتراف بانكِ انتِ التي اطفئتى الرديترات. |
Bunu sana ölüm döşeğinde vermişti... ve hayatının sonuna kadar birlikte olmak istediğin kadına vermen için söz verdirtmişti. | Open Subtitles | عطتك إياه على فراش الموت و جعلتك تقسم أنك ستعطيه للمرأة التي تريد أن تقضي باقي عمرك معها |
Şu anda ölüm döşeğinde yattığımı düşünürsek, evet. | Open Subtitles | أتعلم أنا في حالة حرجة ومستلقي على فراش الموت الان,نعم |
Ve neden ölüm döşeğinde, kutsal görevinin henüz bitmediğine inanıyordu. | Open Subtitles | . . و حتى على فراش موته إعتقد أن مهمته المقدسة لم تتحق بعد |
Belki de neden babasına ölüm döşeğinde dadandığını da biliyordur. | Open Subtitles | ربمّا تعرف لماذا يطارد والدها من على فراش موته |
Bir de ölüm döşeğinde olmadıkça futbol topu imzalamam ve eğer ölmezsen altı ay içinde geri alıyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أوقع على كرات قدم إلا في حالة كنت تحتضر والكرة سوف تعاد إليّ بعد 6 شهور إذا لم تمت |
Gelecek iki ay boyunca onun gözünde hasta bir kadın olmak istemiyorum, ...ya da ondan sonraki aylarda ölüm döşeğinde bir kadın. | Open Subtitles | لا أريد أن أكون إمرأة مريضة في عينيهِ للشهرين المُقبلين أو إمرأة تحتضر في الأشهر التي بعدها |
Bakın, aramızda kalsın, kız ölüm döşeğinde. | Open Subtitles | انظر، بيني وبينك إنها إنها على فراش موتها. |
ölüm döşeğinde. | Open Subtitles | لقد قارب على الموت |
Ben ölüm döşeğinde yatarken bana kız ayarlamaya çalıştığın için sana minnettarım. | Open Subtitles | آسف، الأمر ليس أنني لا أقدر فعلك.. بمحاولة إنهاضي من فراش موتي |
Ve gerçekten de ben hiç bir düşkünlerevinde çalışmadım, hiç ölüm döşeğinde olmadım. | TED | وهذا صحيح، لم أعمل مطلقاً في دار المسنين ولم أكن مطلقاً على سرير الموت |
Henüz bir haber yok. Haftalardır ölüm döşeğinde. | Open Subtitles | لا جديد في هذا إنه يحتضر منذ أسابيع |
Bir de, ölüm döşeğinde onun kulağına söyleyeceğim çok kepaze edici bir şey istiyorum. | Open Subtitles | وأيضا أريد أن أستخدم هذا اذا أصبحت في سرير موتها |