| Küçük bir kasaba. Son bir buçuk haftadır kimse ölmemiş. | Open Subtitles | بلدة صغيرة لم يمت فيها أحد منذ أسبوع و نصف |
| Sang Chul'un bedeni zaten sertti. - Yani atınca ölmemiş. | Open Subtitles | لقد كانت جثة سانج شول متيبثة ولم يمت الان فحسب |
| Küçük bir dipnot, oyunun üçüncü perde, beşinci sahnesinde, Romeo ölmemiş. | TED | وكتجديد، في هذه المرحلة في المسرحية، الفصل الثالث من أصل خمسة، روميو لم يمت. |
| - Pekala, nerden bilebilirdin? Centilmenlik ölmemiş. - Bunla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أن الشهامة لم تمت بعد إنني فخور بذلك |
| İşte gördün mü, genç Blackadder boşu boşuna korkunç bir şekilde ölmemiş. | Open Subtitles | فكما ترى, أن بلاكادر لم يمت هباءاً إذاً. |
| - Kimse ölmemiş. | Open Subtitles | يا فتاة أنتِ تتفوهين بكلام فارغ لم يمت أحد |
| Eğer ortada ceset yoksa, kimse ölmemiş demektir. | Open Subtitles | اذا لم نجد جثة الشخص فهو لم يمت هل تفهمني؟ |
| Evet, hikayeyi hatırlıyorum ama o ölmemiş miydi? | Open Subtitles | أذكر هذه القصة ولكن ألم يمت في النهاية ؟ |
| Vay be, bu aptal, elektrikli sandalyeye üç kez oturmuş ama henüz ölmemiş. | Open Subtitles | اللعنة، هذا الأحمق عوقب بالكرسي ثلاث مرات، ولم يمت لحد الآن |
| Görünüşe göre, atımız henüz ölmemiş Paula. | Open Subtitles | وحتى الآن الحصان لم يمت بولا ليس تماما ميت على الاطلاق. |
| - İşin tuhaf yanı da bu zaten. - Aslında ölmemiş olabilirsin! | Open Subtitles | الشىء الأكثر جنوناً هو أنه ربما لم يمت حقاً |
| Ama enfarktüsten ölmemiş. Çoğu aşırı doz vakası öyle ölür. | Open Subtitles | لكن لم يمت بسبب إحتشاء عضلة القلب وهي الطريقة التي تنتج عن الجرعات الزائدة. |
| Diyorlar ki babaları doğal sebeplerden ölmemiş. | Open Subtitles | .الناسيقولون. أن الرجل المسن لم يمت طبيعياً |
| Kasabanın güzeli Rene ölmemiş. Kendini öldürmüş. Sahi mi? | Open Subtitles | حَسناً رينيه كان لها جمال البلدةَ هي لم تمت فحسب بل قَتلتْ نفسها |
| Yani birden ölmemiş, uzun zamandır ölüyormuş. | Open Subtitles | إذا هي لمت تمت للتو؟ لقد كانت تموت منذ وقت طويل |
| Romalılar, Azize Cecilia'yı bir odaya tıkıp ateşe vermişler ama o ölmemiş. | Open Subtitles | ادخلواْ الرومان سيسيليا في غرفة مشتعلة بالنار لكنّها لم تمت |
| Tutunmuş ve ölmeyi beklemiş fakat ölmemiş. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}،تشبّثت ترقّبًا للموت .ولم تمُت |
| Düşmenin sonucunda ölmemiş! | Open Subtitles | لم يمُت من السقوط |
| Hâlâ ölmemiş olabileceğini de nereden çıkardın? | Open Subtitles | ما الذى يجعلك تعتقدين ، انه ليس ميت بالفعل ؟ |
| Belli ki ölmemiş, o noktadan itibaren anlatmaya başlayıver. | Open Subtitles | واضح أنه لم يموت لماذا لا تستولي على الأمر من هنا ؟ |
| Evet, o ölüyor. Hatta şimdiye kadar ölmemiş olması bile mucize. | Open Subtitles | حسناً هي تحتضر لا أستطيع التصديق إنها ليست ميتة بالفعل |
| Şunu açıklığa kavuşturalım. Elinde, ölmemiş bir adam hakkında ve devam etmekte olan bir dava hakkında toplam iki dosya var. | Open Subtitles | إذاً دعني أفهم الأمر بوضوح، لديك ملف عن رجل ليس ميتاً |
| ölmemiş olanlar daha iyi bir yaşam istiyorlar ve bu yaşamı burada istiyorlar. | Open Subtitles | الذين لم يموتوا يريدون حياة أفضل, و يريدونها هنا. |
| Bir baktık ki ölmemiş. | Open Subtitles | تبين لي انه ليس بميت |
| Hücreleri ölmemiş. | Open Subtitles | إن الخلايا ليست ميته |
| Elimizde bir ceset bile yok. ölmemiş olabilir. | Open Subtitles | ليس لدينا جثّة , ربما هي ليست ميّتة |
| - Evet Magda ölmemiş. | Open Subtitles | أجل، ليست بميتة |
| Anlattığın onca şeyden sonra hala Nasıralı'nın bir şekilde hayatta kalmış, ölmemiş olabileceği düşüncesine kapılabilecek kişiler hakkında... | Open Subtitles | لذلك اي شخص الذي لديه فكرة بانه قد لا يكون ميتا فهذا يعني ان الناصري قد بقي فعلا على قيد الحياة |
| ölmemiş olması kesinlikle yanlış bir şey yapmadığımız anlamına geliyor. | Open Subtitles | أجل، حقيقة أنّه لم يكن ميتاً تعني أنّنا لم نفعل شيئاً خطئاً |