Öyleyse her şey tamam, ışık bir dalgadır, değil mi? | TED | إذاً لقد اتفقنا .. الضوء ينتمي للموجات أليس كذلك ؟ |
Öyleyse anımsayan benliğimiz ve deneyimleyen benliğimiz birbirinden oldukça ayrıdır. | TED | إذاً فنحن لدينا نفسية الذكرى ونفسية التجربة، وهما حقاً مستقلتان. |
MH: Öyleyse ofisime koşu çarkı almama gerek yok değil mi? | TED | مارغريت : إذن لا يجب أن أملك جهاز سير في مكتبي؟ |
Şey, Öyleyse çok yaşa ve kendine çok iyi bak. | Open Subtitles | حسنا .. ستعيش إذن عمرا طويلا و تعتني بنفسك جيدا |
Etmediğimi biliyorum. Öyleyse niçin kondüktörü çağırıp hikayeni ona anlatmıyorsun? | Open Subtitles | اذن لماذا لا تستدعى الكمسارى و تسرد له قصتك ؟ |
Öyleyse neden kendimizden emin bir şekilde kıta boyutlarındaki bir buz tabakasının önemli bir kısmının çöküp çökmeyeceğini söyleyemiyoruz? | TED | إذًا، لماذا لا يمكننا القول بثقة فيما إذا كان قسم كبير من صفيحة جليدية بمساحة قارة ستنهار أم لا؟ |
CA: Öyleyse, demek istediğin yeni bir tip empatiye mi ihtiyacımız var? | TED | كريس: إذًا أنت تقول بأننا بحاجة تقريبًا إلى نوع جديد من التعاطف؟ |
Öyleyse yapmamız gereken şey küçük bir mikroçipe tüm potansiyel aydınlatma cihazlarını yerleştirmek. | TED | اذا كل ما علينا فعله هو وضع رقاقة صغيرة لكل جهاز اضاءة محتمل |
Öyleyse kabinde sadece yolcular ve seyrü sefer kutusu vardı. | Open Subtitles | إذاً الشيء الوحيد في المقصورة هو الركاب وحقيبة الملاحة ؟ |
Pekala, Öyleyse niçin saatte 25 mil hızla sürebileceğin yerde 15 mille gidiyorsun? | Open Subtitles | إذاً لمَ تقود بسرعة 25 كم في منطقة حد السرعة بها 40 كم؟ |
Öyleyse zengin olmanın cezası da bir zenginle yaşamak olacaktır. | Open Subtitles | إذاً أفترض أن عقوبة الغنى هي أن تعيش مع الأغنياء |
Öyleyse, birinin elinden fırlayıp, bir metre gitmiş olabilirdi, değil mi? | Open Subtitles | إذاً قد ينطلق من ذراع شخص ما ويصل لمدى ثلاثة أقدام |
- Pardon, ama cezalandirilmiyorsunuz. - Öyleyse çikmamiza izin ver. | Open Subtitles | ـ المعذرة, أنتن لستن تعاقبن ـ إذاً أخرجنا من هنا |
- Evet, evet. Yürümeye gerek yok Öyleyse, otobüste kalabilirdin. | Open Subtitles | ما كان عليك المشي إذن كان عليك البقاء في الحافلة |
Öyleyse anlat bakalım, bu ölmüş bir gitaristin elinde ne arıyor? | Open Subtitles | إذن ربما تخبرنا لماذا وجدنا هذا فى يد عازف جيتار ميت |
Öyleyse bu kadar zamandır koloninizi temizlemek için neden önlemler almadınız? | Open Subtitles | إذن ، لم طوال هذا الوقت لم تتخذوا إجراءات لتنظيف مستعمرتكم؟ |
Öyleyse her şey bitti. Polis çağırmadım, beni buna zorlama! | Open Subtitles | إذن انتهى كل شيء لم اتصل بالشرطة ولا تجعلني افعل |
Öyleyse, kim oluyorsunuz da bana güvenli olup olmadığını söylüyorsunuz? | Open Subtitles | اذن من تكون لتخبرنى اذا كان المصعد أمن ام لا؟ |
Ya da Öyleyse, sandığımızdan farklı bir şeyin kavgası belki. | TED | إذا كان كذلك، فهي معركة لشيء مختلف عما نفكر به. |
Öyleyse konuşmak, ortak karar vermeye ket mi vurur yoksa yardımcı mı olur? | TED | إذًا فهل تبادل الحديث مع الآخرين يساعد أم يعيق عملية اتخاذ القرار الجماعي؟ |
Kurallara uyacağız Öyleyse, o kurallar benim için çok değerli olduğunuz için varlar. | Open Subtitles | اذاً لقد اتفقنا على القوانين، لم اضعهم الا لانكن تعنون لي الكثير يابنات |
Benim de yapmaya çalıştığım buydu Alex. Öyleyse oradaki ne Matt? | Open Subtitles | ذلك ما أنا كنت أحاول أن أفعله ثم ماذا حدث هناك؟ |
Başlayalım Öyleyse; çünkü Afrika, bir dereceye kadar, bir dönüm noktasındadır. | TED | لذلك دعونا نمضي لأن أفريقيا، إلى حد ما، تمضي نحو التحول. |
- Öyleyse akşam yemeğe gelemeyecek. - Beni yemeğe mi götüreceksin? | Open Subtitles | ثمّ هو لن يَستطيعُ المَجيء إلى العشاءِ أنت ستاخذني إلى العشاءِ |
Öyleyse Pierre doğru söylüyordu. Onu öldürmek için biri dışarıdaydı. | Open Subtitles | أذن بيري قال الحقيقة شخصا ما أرغمه على فعل ذلك |
Öyleyse soru şu, bu hastalıkları insan malzemesi kullanarak araştırabilir miyiz? | TED | لذا السؤال هو، هل يمكننا دراسة هذه الأمراض على مواد بشرية؟ |
Öyleyse bana tekrar yükselme fırsatı sunmak için buradasın. | Open Subtitles | أذاً أنتِ هنا لتعرضِ علي الفرصة لأرتفع مرة آخرى |
Öyleyse, 342 numaralı odayı bana vermemeniz için bir neden göremiyorum. | Open Subtitles | فى هذه الحالة لا ارى سببا لعدم حصولى على هذه الغرفة |
İyi haber, eğer Öyleyse, hala binadadır. Bu iyi haber mi? | Open Subtitles | الأخبار الجيدة هي، إن كان كذلك فهي محتجزةً في داخل المبنى |