Dennison özgür bir adamın yapabileceği kim bilir ne boklar yiyordur. | Open Subtitles | علي جعله رجل حر يفعل مالا نعرفه الي من لا نعرفه |
Alman askerlerini rahatça hedef alabiliyordu, özgür bir ülkeyi işgal etmeye gelen askerleri, onun ülkesini, bizim ülkemizi. | TED | وحدث أن أصبح على مرماه بعض الجنود الألمان الذين قدموا لإحتلال بلد حر مستقل بلده هو بلدنا نحن |
beni ölüme terkedebilir ve sonra özgür bir adam olurdun | Open Subtitles | كان بإمكانك تركي أموت عندها سكتون حراً بمغادرة هذا المكان |
İnşallah torunlarımızın özgür bir ülkede büyüdüklerini görecek kadar ömrümüz olur. | Open Subtitles | أنا أدعو أن نعيش كلنا لنرى أحفادنا يكبرون فى دولة حرة |
Hapis cezasını bitirdikten sonra Charles Luciano suç dünyasında başarılı olmayı kafasına koyan özgür bir adamdı. | Open Subtitles | بعد أن قضى مدة عقوبته في السجن أصبح ( تشارلي لوتشيانو) رجُلاً حُرًا وأصبح عازِمًا على إيجاد طريقة أفضل لتحقيق النجاح في الجريمة |
Neden bahsettiğimizi biliyorsun. özgür bir ülkede seçme özgürlüğünden bahsediyoruz. | Open Subtitles | أنت تعرف عمّاذا أتحدث عن حرية الإختيار في بلد حرّ |
Son baktığımda burası özgür bir ülkeydi. Benim tüm yaptığım bu. | Open Subtitles | فهذه بلاد حرّة حسبما أعرف وهذا كل ما أفعله هنا |
Uzun metrajlı belgeselim, özgür bir toplumun, medyanın nasıl kullanılacağını bilenler tarafından nasıl damgalandığını gözler önüne seriyor. | TED | يوضح فلمي الوثائقي كيف يمكن لمجتمع حر أن يقاد عن طريق من يعرفون إستخدام الإعلام |
Ve bu, onları siyahi ve özgür bir vatanda yaşamaktansa ezici bir beyaz yönetimi ile yaşamaya ikna etmek için yapıldı. | TED | وكان هذا يتم لأقناعهم بأن حالهم أحسن بكثير تحت حكم البيض المدمر من حاله لو كانوا يعيشون في بلد أسود و حر. |
Bu harika bir şey, zira bilgi mahremiyetimizi korumamıza da yardımcı oluyor. Bilgi mahremiyeti özgür bir toplumun temelidir. | TED | وهذا شيء رائع. لأنه يمكننا أيضاً من حماية خصوصيتنا، والخصوصية هي أساس أي مجتمع حر. |
Sabah özgür bir adam olmak, nasıl bir his? | Open Subtitles | حسناً ، ماذا يكون شعور رجل حر فى الصباح ؟ |
O adada bırakabilir ve bugün özgür bir adam olabilirdim. | Open Subtitles | ربما تركتك في تلك الجزيرة وسأكون رجلا حراً ذاك اليوم |
Hayır, ağlamayacağım. Çünkü sabah özgür bir adam olacağım. | Open Subtitles | لا ، إننى لا ابكى ، لأننى سوف أصبح رجلاً حراً فى الصباح |
Yarın sabah özgür bir adam olacağımı sanmıyorum. | Open Subtitles | إننى لا أفكر أن أصبح رجلاً حراً فى الصباح |
Ben sadece onunla konuşmak istiyorum , özgür bir ülkedeyiz. | Open Subtitles | مهلًا، كلا، أود التحدث إلى الرجل فحسب، هذه دولة حرة |
Esaret altında yaşamaktansa özgür bir şeker olarak ölmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | إنك تموت و إنت حلويات حرة أحسن من إنك تعيش محبوس |
Üniversite güneye genişlerken Zamanında Kitty Foster'ın evi olan bir alan buldular, özgür bir Afrikan-Amerikan kadını. | TED | بينما كانت تتوسع الجامعة في الجنوب، وجدوا موقعًا الذي كان منزل كيتي فوستر، امرأة أفريقية أمريكية حرة. |
Hapis cezasını bitirdikten sonra Charles Luciano suç dünyasında başarılı olmayı kafasına koyan özgür bir adamdı. | Open Subtitles | بعد أن قضى مدة عقوبته في السجن أصبح ( تشارلي لوتشيانو) رجُلاً حُرًا وأصبح عازِمًا على إيجاد طريقة أفضل لتحقيق النجاح في الجريمة |
Ama özgür bir ranger bu tür şeyleri bilmek istemez. | Open Subtitles | لا أتوقعُ من جوّال وَحيد حرّ أن يعرفَ أيّ شيء عن ذلك |
Bak, paranoyaklaşmak istiyorsan, durma. Burası özgür bir ülke. | Open Subtitles | اسمع، إن كنت تريد أن تكون شكّاكاً، فافعل، هذه بلد حرّة |
O özgür bir kadın. Onunla herşeyi konuşabiliyorum. | Open Subtitles | إن ذلك متحرر جداً، بوسعي إخبارها بأي شيء |
Ben özgür bir kadınım. Bağlanmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا إمرأة متحررة ولا أحب التورط في إلتزامات |
özgür bir ülke. Yani, eskiden öyleydi. | Open Subtitles | إنه بلد حر لقد كان كذلك على أية حال |
Bu herkesin kalbinde oluşan özgür bir tepkidir. | TED | فهو استجابة طبيعية من قبل كلّ منا وجميعنا. |
Ve 16 aydan sonra yeniden özgür bir adamdım. | Open Subtitles | وبعد 16 شهر خرجت أصبحت حرا مرة اخرى |
Güce karşı gerçekleri söyleyen özgür bir ses değilsiniz siz. Hükûmet yemisiniz. | Open Subtitles | أنت لست صوتا حرًا يتحدث الحقيقة للسلطة أنت مروج حكومي |