Ve mesajlarını vermek için ülkenin her yerinde binlerce ev toplantısı düzenlediler. | Open Subtitles | ولإيصال النقطة أكثر حملوا الألاف من مستخدمي القهوة في جميع أنحاء البلاد |
Dünyanın, ülkenin her yerinden insanlar gelmeye başladı, destek olmak ve seslerimizi birleştirmek için. | TED | بدأ الناس يحضرون من جميع أنحاء العالم، من جميع أنحاء البلاد لتقديم الدعم ضم أصواتهم لأصواتنا. |
ülkenin her yerinde. Yüzlerce kez. Bu benim standart konum. | Open Subtitles | فى كل البلاد , مرات عديدة لقد كانت محاضرتى الرئيسية |
ülkenin her yanından çocuklarını ameliyat ettirmek isteyenler sana geliyor. | Open Subtitles | يأتي الناس بأطفالهم لكِ من كل أنحاء البلاد |
Siz yayınımıza yeni katılanlar için hatırlatalım bugün yapılacak elemeler sonucunda, olimpiyatlarda ülkenin her yanından gelen atletler arasından, ABD'yi temsil edecek altı kişi seçilecek. | Open Subtitles | وللذين انضموا للتو لتغطيتنا الحية هذه الاجراءات التي ستقرر الرجال السته من جميع ارجاء البلاد الذين سيكونون ممثلين الولايات المتحدة في العاب اولمبياد هذا العام |
Tek yaptığın ülkenin her yanındaki genç kızların hayallerini yıkmaktı. | Open Subtitles | كل اللذي فعلتيه هو تحطيم حلم كل فتاه في جميع البلاد |
Yüzlerce insan burada toplanmış durumda ülkenin her bir yanından açgözlülük ve bozulmaya karşı durmak için, protesto ediyorlar. | Open Subtitles | المئات قد تجمّعوا هنا وفي مُدن أخرى عبر البلاد لأخذ موقف ضد ما يدعونه بالجشع والفساد. |
Ancak bu Büyük Göç sona erdiğinde hemen hemen yarısı ülkenin her yerinde yaşıyorlardı. | TED | ولكن مع انتهاء تلك الهجرة الكبرى، كان النصف تقريبًا يعيشون في باقي أنحاء الدولة. |
ülkenin her yerinde görev yapmıştım. Bu süre boyunca değişmeyen tek bir şey vardı: | Open Subtitles | تم وضعي في كل الأماكن الصعبة في العالم بأكمله، وهناك شيء واحد لم يتغير |
Evet, ülkenin her tarafında onlara oynamam için yalvaran koçlar var. | Open Subtitles | نعم، هناك مدربون من جميع أنحاء المدينة يتوسّلون إلي لألعب معهم. |
Ama 1929'dan önce, ülkenin her yerindeki şehirler yer altına su boruları döşemişti. | TED | لكن بحلول عام 1929 , المدن في جميع أنحاء البلاد قد وضعت أنابيب مياه تحت الأرض. |
Gerçekte, ülkenin her yerinde öğrencilerin olağanüstü kazançlar sağlamalarına yardımcı olan öğretmenler var. | TED | في الواقع، هناك في جميع أنحاء البلاد مدرسين يساعدون طلابهم على تحقيق تطور مدهش. |
Şüphecilerden kendime çıkardığım soruya cevap arayarak ülkenin her bir yanını gezdim: Nasıl yani? Çin, çevre konusunda bir şey yapıyor mu diyorsun? | TED | وسافرت في جميع أنحاء البلاد بحثًا عن إجابة للسؤال الذي أحصل عليه غالبًا من الخارج المتشكك: ماذا تقصدين بأن الصين تفعل شيئًا للبيئة؟ |
ülkenin her yanındaki sadık uyruklar bu yemini etti. | Open Subtitles | لقد عُرض القسم على الرعايا الأوفياء فى جميع أنحاء البلاد, ألذين أعلنوا جميعاً |
Onun insanları da ülkenin her tarafına yayıyor bunu | Open Subtitles | جماعته يَنْشرُون هذا في جميع أنحاء البلاد |
Artık isyancılar ülkenin her tarafında yabancılara karşı şiddeti kışkırtıyorlar. | Open Subtitles | الآن بهذا الملاكم يحث على العنف ضد الأجانب حول كل البلاد |
Bir adamın yüzündeki bu bakışa... ülkenin her yerinde binlerce kez rastladım. | Open Subtitles | لقد رأيت تلك النظرة علي وجوه الرحال... ألف مرة في كل البلاد... . |
ülkenin her yerindeki... çocuklar tarafından sevilen köpük bir anahtardım. | Open Subtitles | لقد كنت شخصية (مفك البراغي) المحبوبة التي كانت معشوقة من قبل الأطفال في كل البلاد, حسناً؟ |
ülkenin her yanindan çocuklarini ameliyat ettirmek isteyenler sana geliyor. | Open Subtitles | يأتي الناس بأطفالهم لكِ من كل أنحاء البلاد |
ülkenin her yanından insanlar kutlamak için buraya geliyorlardı. Şarkı söyleyip, dans ediyorlardı. | Open Subtitles | يأتي الناس من كل أنحاء البلاد ليحتفلوا ويغنون ويرقصون، |
Bu tarz aramalar ülkenin her yerinde oluyor. | Open Subtitles | هذه المكالمات قد حدثت في جميع ارجاء البلاد حتى ضمن حدود منشأتك التي تعملين بها |
Bir kamyon ordusu, ülkenin her bir yerinden, tonlarca tohum, soya küspesi ve protein zengini granülleri, tonlarca ete dönüşecekleri bu yere taşıyor. | Open Subtitles | اسطول من شاحنات الحبوب تصل يوميا الى هنا قادمة من جميع ارجاء البلاد وجبة من حبوب الصويا الغنية بالبروتينات لا بل أطنان من الوجبات |
Bu gece bir şeyi kurtardığını sanıyorsun. Tek yaptığın ülkenin her yanındaki genç kızların hayallerini yıkmaktı. | Open Subtitles | كل اللذي فعلتيه هو تحطيم حلم كل فتاه في جميع البلاد |
O salak çocuğu ülkenin her yerinde takip etmek işkence gibi olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه كان عذابا أن تتبع هذا الفتى الغبي عبر البلاد |
Bu yüzden ülkenin her yerinden otoyol kuruluşlarıyla parklara geniş ve güzel otoyollar yapmaları için anlaştı. | TED | ولذلك قام بعمل شراكة مع جمعيات الطرق السريعة في أنحاء الدولة لكي يبني طرقا كبيرة وجميلة تؤدي إلى هذه الحدائق. |
ülkenin her yerinde görev yapmıştım. Bu süre boyunca değişmeyen tek bir şey vardı: | Open Subtitles | تم وضعي في كل الأماكن الصعبة في العالم بأكمله، وهناك شيء واحد لم يتغير |
Resimleri, ülkenin her yerinde dolaşıyor adam da kalkıp alışveriş merkezine mi gidiyor? | Open Subtitles | صوره منشوره في جميع أنحاء المدينة ويذهب إلى مركز تسوق ؟ |