Diğerlerinin aksine bunu ülkesine hizmet için yaptı. | Open Subtitles | و كأغلب بقيتنا لقد فعلها لأجل خدمة بلاده |
Tek istediği ülkesine hizmet etmek olan oğlumun dileğini yerine getirmiş olursunuz. | Open Subtitles | ذلك يُجيب الأمنية الدائمة لأبني، الّذي أراد فقط خدمة بلاده. |
Ama bildiğim bir şey varsa o da bir asker ülkesine hizmet etmek için uzaklara gidince başka biri gelip onun karısıyla yatarsa, onun yaşamaya hiç hakkı yok! | Open Subtitles | لكن أعرف هذا وقت خروج أي جندي من البيت لأجل حماية وطنه أن أخذ أي رجل زوجة ذلك الجندي الي بيته فلا يستحق العيش |
İttifak ordusunda benim yaptığım gibi ülkesine hizmet etmesi. | Open Subtitles | , هو يخدم بلاده في جيش الأتحاد كما فعلت أنا |
Tamam, onun kendi ülkesine hizmet ettiğine fazla inanmadım. | Open Subtitles | حسناً، ولكنني أعلم بأنّه آمن بأنّه كان يخدم بلده |
Senin gibi, büyük bir görev anlayışıyla ülkesine hizmet etmeyi seçti. | Open Subtitles | إختار أن يخدم وطنه من إحساسه العميق بالواجب |
Bu ailede ülkesine hizmet etmeyi seçmeyen tek kişinin fikri. | Open Subtitles | حكمه من شخص واحد فى هذه العائلة الذى ما رُشح لخدمة بلاده |
50 yılı aşkın bir süre ülkesine hizmet etti. 17 yaşında donanmaya yazıldı. | Open Subtitles | خدم بلاده أكثر من 50 سنة، تطوع بالبحرية بسن الـ 17 |
ülkesine hizmet etmeyi sevdiği kadar seferinin bittiğine de seviniyordu. | Open Subtitles | بقدر ما أحب خدمة بلده كان سعيدا بإنتهاء رحلته الأخيرة |
O, ülkesine hizmet ederken ölen bir Teşkilat muhbiriydi. | Open Subtitles | الذين لقوا حتفهم في حين خدمة بلاده. |
ülkesine hizmet ederken kaza sonucu öldüğünü. | Open Subtitles | أنه مات في حادث أثناء خدمة بلاده. |
ülkesine hizmet etmek istiyor! | Open Subtitles | إنه يريد خدمة بلاده |
Wes'in tek istediği ülkesine hizmet etmekti. | Open Subtitles | (كل ما أراده(ويس هو خدمة بلاده |
Tek isteği ülkesine hizmet etmekti. | Open Subtitles | كل ما أراده هو حماية وطنه |
Annesinin bildiği oğlunun ülkesine hizmet ederken öldüğüdür. | Open Subtitles | على حدّ علم والدة (جون)، مات ابنها بطلاً وهو يخدم بلاده. |
Amerika'nın karşı karşıya kaldığı tehditleri görüyordu ve tıpkı senin gibi, derin bir görev tutkusuyla ülkesine hizmet etmeyi seçti. | Open Subtitles | كان يمكنه أن يرى التهديدات التي تواجها أمريكا، ومثلك أختار أن يخدم بلده نابع من .شعور عميق بالواجب |
Kitty'nin kardeşi Justin'in cesurca ülkesine hizmet ediyor olması, bunu eve daha yakın yapıyor ama bir başkan için, böyle olmalı. | Open Subtitles | شقيق (كيتي) , (جاستن) يخدم بلده بشجاعة , يجعلني أريده قريب منا , لكن كرئيس بلد عليه القيام هو بذلك |
ülkesine hizmet ederken öldü. | Open Subtitles | لقد مات و هو يخدم وطنه |
O, ülkesine hizmet ederken ölen bir Teskilat muhbiriydi. | Open Subtitles | -كان عميلاً مات وهو يخدم وطنه |
Kazanacağı kadar kazandı. Bence ülkesine hizmet etme teklifini seve seve kabul eder. | Open Subtitles | لقد صنع الرجل ثروته فأعتقد بأنه سيقتنص الفرصة لخدمة بلاده |
Bu olağanüstü adam 48 yıl ülkesine hizmet verdi FBI müdürü olarak büyük kararlılık yetenek ve azimle sekiz Başkan'a hizmet etti. | Open Subtitles | هذا الرجل المُميّز الذي خدم بلاده طيلة 48 عاماً... تحت ثماني رؤوساء، كرئيس مكتب التحقيقات الفيدرالي... بتفانٍ مُنقطع النظير وبكامل قدرته وإخلاصه. |
Baban ülkesine hizmet ederken öldü. | Open Subtitles | والدك مات في خدمة بلده |