Erkekler ucuz iş gücüyle rekabet etmeliydiler çünkü ülkeyi terk edemiyorlardı. | Open Subtitles | الرجال كانوا يتنافسوا على ارخص الاعمال لانهو لم يستطيعوا مغادرة البلاد |
Charlie. Göç etme mülakatıma kadar ülkeyi terk etmemem gerekiyor. | Open Subtitles | انا لا يمكننى مغادرة البلاد قبل المقابلة فى ادارة الهجرة. |
Bu sabah belediye başkanının imzası olmadan hiç kimsenin ülkeyi terk edemeyeceği emri geldi. | Open Subtitles | هذا الصباح جاء الامر بأن لا أحد معه توقيع العمدة يمكنه ترك البلاد |
ülkeyi terk etmeden önce, şu adamı yakalamalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أمسك .بهذا الرجل قبل أن يغادر البلاد |
Kendi adıma kendi kredi kartımla bir uçak bileti almamın tek sebebi birilerinin ülkeyi terk ettiğimi düşünmesini istemem olurdu. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي سيجعلني أشتري تذكرة طائرة بإسمي ببطاقتي الإئتمانية هو أني أريد من شخص ما أن يعتقد أني غادرت البلاد |
Tüm yabancı uyrukluların ülkeyi terk etmesi öneriliyor. | Open Subtitles | كل الرعايا الأجانب ينصحون بمغادرة البلاد |
Ve hiçbir koşulda ülkeyi terk etmemelisiniz. | Open Subtitles | ويجب أن لا تغادر البلد لأيّ سبب. |
Adama 10 milyonu ver, ülkeyi terk edelim. | Open Subtitles | إعطاء الرجل 10 دولارات ونحن مغادرة البلاد. |
Kanada vatandaşlığım gelene kadar ülkeyi terk edemem. | Open Subtitles | لا يمكننى مغادرة البلاد قبل حصولى على الجنسية الكندية. |
ülkeyi terk etmeden Bollingswon'th'ü öldürmeyi deneyeceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | كنت أعرف أنك ستحاول قتل بولينج ثورث قبل مغادرة البلاد |
ülkeyi terk etmek üzereyken nasıl oluyor da birden daha fazla arzulanıyorsun? | Open Subtitles | عندما كنت على وشك مغادرة البلاد ، أصبحت فجأة أكثر مِن المرغوب فيه. |
ülkeyi terk etsen iyi olur diye düşünüyorum. | Open Subtitles | الآن نعتقد أنه عليك مغادرة البلاد مكانى هنا معكما |
Pasaportunu. - Böylece ülkeyi terk edemez. | Open Subtitles | في الحقيقة، حصلت على جواز سفره لذا هو لا يستطيع ترك البلاد. |
Hayır. Kefalet duruşmasını erteletebilsem bile, yine de ülkeyi terk edemezsiniz. | Open Subtitles | حتى لو ضغطت على الكفالة لن تستطيعوا ترك البلاد |
Cezası ertelenmiş, sonra ülkeyi terk etmiş. | Open Subtitles | إستلم حكم مؤجّل، ثمّ ترك البلاد. |
Olmaz, ülkeyi terk etmeyecektir. İspanyol Döneği ancak havaalanında iş görür. | Open Subtitles | لن يغادر البلاد التحوّل يؤتي ثماره في المطار |
Ajan Sharp ülkeyi terk etmişe benziyor. | Open Subtitles | يبدو أن العميلة ( شارب ) قد غادرت البلاد بسرعة |
Tüm Amerika vatandaşları ülkeyi terk etme emri aldı. | Open Subtitles | كل المواطنين الأمريكيين تم أمرهم بمغادرة البلاد |
Annem, ülkeyi terk etmek istiyordu. | Open Subtitles | أرادت أمي أن تغادر البلد |
Diyelim ki 27 yaşında biri var ve ülkeyi terk edip yetmişine kadar yaşadı. | Open Subtitles | 27 إذا قلنا أن الشخص غادر البلاد بعمر ثم عاش حتى 70 |
Bir bilet bulur bulmaz bu ülkeyi terk edeceğim. | Open Subtitles | سأغادر البلاد حالما احصل على التذكرة |
Biliyorsunuz, eğer Proust'tan ayrılmak istiyorlarsa, erkek arkadaşlarının ülkeyi terk etmeleri gerekirdi. | TED | كان أحباب بروست مجبرين على مغادرة البلد إن كانوا يريدون انهاء علاقتهم به. |
Kısa zaman içinde rejim onun peşindeydi ve ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. | TED | بعد فترة قصيرة، أصبح مُلاحقًا من قِبل النظام، واضطُر إلى الهرب من البلاد. |
yarın ülkeyi terk ediyoruz. | Open Subtitles | سوف نغادر البلاد غدا |
Polisler onu alıkoymadan önce George Connor ülkeyi terk etti. | Open Subtitles | ولكن قبل اصدار امر القبض عليه.. , اختفى السيد كونر من البلد |
Bunu halledemezsek özgür bir adam olarak ülkeyi terk edecek. | Open Subtitles | سيغادر البلاد حر طليق ما لم نحل هذا الأمر |