ويكيبيديا

    "üzüm" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • العنب
        
    • الزبيب
        
    • زبيب
        
    • الكروم
        
    • الأعناب
        
    • عنباً
        
    • الكرم
        
    • عنبة
        
    • بالعنب
        
    • وعنب
        
    • للعنب
        
    • كالزبيب
        
    • فينيارد
        
    • عنبٍ
        
    • حبة عنب
        
    Başka bir deyişle, şuradaki ilk bir kaç cümle, bunun bir üzüm bitkisi olduğunu düşünürsek: kök yap, dal yap, çiçek aç gibi şeyler. TED بعبارة أخرى ، الجملتين الأولى هنا لو افترضنا ان هذا الجينوم خاص بنبتة العنب اصنع هنا جذر ، وهنا فرع ، وكوّن هنا زهرة
    Yani doğa şunu yapmanıza izin vermez-- hani üzüm bitkisine mühendislik uygulayabiliriz, ama TED الطبيعة غير متسامحة دوماً ربما نستطيع ان نغير من طبيعة نبتة العنب ولكن
    İtalya'daki kardeşini görmek ve üzüm toplama işinde çalışmak için. Open Subtitles لكي تلتقي بأختها في ايطاليا و لتعمل هناك بقطف العنب
    Kuru üzüm meclisinin büyük savunucusu olduğumu söyleyemem. Open Subtitles لا يمكنني القول بأنني مؤيدة كبيرة لمجلس الزبيب
    Ve Coppertina üzüm bağları dünyada en ünlü mantar şarabı üreticilerinden biri. Open Subtitles وكابورتينا صاحب مزارع العنب هو واحد من الصناع العالميين الرواد لنبيذ البوتريتايزد
    Komik bir şapka giyip üzüm suyu gorilleri satmak için mi? Open Subtitles لاجل ان تقف بقبعة مضحكة و تبيع الغوريلا و عصير العنب
    Young Nam Roo'daki üzüm ağaçlarının çiçekleri çok güzelmiş duydum. Open Subtitles سمعت ان ازهار العنب فى يونج نام رو جميلة للغاية
    İçine parçalar ya da üzüm falan koyarsan var. Ama tek başına... Open Subtitles ربما اذا سقيت فيه كروم العنب لإنتاج النبيذ اما في حالتنا هذه
    Meşe ağaçları, buğday tarlaları ve üzüm bağlarıyla muhteşem bir yer. TED إنها خلابة، بأحراش البلوط وحقول القمح وتكعيبات العنب.
    Kimyacılar bunu, aynen sizin kilogramı marketten üzüm, et, yumurta almak için kullandığınız şekilde kullanırlar. TED ستفاجؤون بمعرفة أن الكيميائيين يستخدمونه بنفس الطريقة التي تستخدم بها الأرطال حين شراء العنب واللحوم الطرية أو البيض.
    üzüm veya elma konsantrasyonu da, 55 şeker ikizi gibi vücudunuzda benzer etkiye sahiptir. TED مُرَكَّزُ التفاح أو العنب يؤثران بجسمك نفس تأثير توائمهم السكرية الـ 55.
    Aynı zamanda gösterişsiz turizme doğru bir eğilim de var, öyle değil mi? Mesela tarla turizmi, yani üzüm bağı ve tarlaları gezmek. TED كذلك نرى إتجاه نحو السياحة التي تعتبر نوعا ما أسهل. صحيح؟ فللسياحة الريفية، عليك الذهاب لمزارع العنب والكروم
    Şimdi size kırmızı üzüm suyu koyduğumuz zaman ne olduğunu göstereyim. TED دعوني أريكم ماذا يحدث عندما نضيف مستخلص من العنب الأحمر.
    Yani her şey tek jeton değerinde, ama gördüğünüz gibi, bazen jetonlar diğerlerinden daha fazla alabiliyor, bazen diğerlerinden daha çok üzüm alıyor. TED إذن كل شيء بسعر قطعة واحدة، ولكن وكما ترون، أحيانا القطعة تستطيع أن تشتري أكثر، أحيانا عدد أكبر من حبات العنب مقارنة بالبقية.
    Birden bire pazar açılıyor. Seçenekleri şöyle: bir üzüm ya da iki üzüm. TED فجأة يفتح السوق. هنا عليها أن تختار: حبة أم حبتان من العنب.
    İnekler üzüm yerse, o da süt içecek. Open Subtitles هو سوف يشرب الحليب حينما تأكل الابقار العنب
    Bazıları kuru üzüm koyar ama ben kuş üzümü kullandım. Open Subtitles حسناً بعض الناس يضيفون الزبيب لكنني اضفت الكشمش
    Daha fazla kreması olacak ve kuru üzüm konmayacak! Open Subtitles كان يجب أن يكون هناك المزيد من الكريمة، ولا يوضع زبيب.
    Aralarında bulunan üzüm bağcıları ve tohum yetiştiricileri, kendi asmaları ve incir ağaçları altında oturmayı umuyordu. Open Subtitles كانت تسرى فيهم جرعه من النشاط مزارعى الكروم و زارعى البذور كلُُُ كان يأمل أن يجلس تحت كرمة العنب أو شجرة تين الخاصه به
    Mesleği ne olursa olsun, Whitechapel'de kimsenin üzüm alacak parası yoktur. Open Subtitles لا أحد في "وايت تشابل" يملك ثمن الأعناب مهما كانت تجارته
    O yüzden her üzüm yediğinde beni hatırla. Open Subtitles لذا كلما تأكل عنباً أريد منك دائماً أن تتذكرني
    Eğer şarap suçlu ise o zaman tüm üzüm bağına da bulaşmıştır. Open Subtitles إذا كان النبيذ هو السبب فأن الكرم كله مصاب أيضا
    Öfkeyle yalınayak üzerinde gezinip de bir tek üzüm bile ezemediğinde nasıl aşağılandığını bir hayal et. Open Subtitles لك أن تتخيل مقدار إذلالها عندما رقصت حافية القدمين ولم تقدر أن تسحق عنبة واحدة
    Belki bir küvete üzüm doldururum ve üzerlerine oturup hepsi ezilene kadar dönerim. Open Subtitles ربما أحصل على حوض ممتلئ بالعنب أجلس بحوض العنب و أتناوله حتى انتهى منه كله
    Kurutulmuş üzüm ve zerdaliyi ne kadar çok sevdiğini biliyorum. O yüzden artık üzüm ve zerdalini alıp, kendin kurutabilirsin. Open Subtitles لذا الآن يمكنك شراء مشمش وعنب وصنعه بنفسك . وهي كبيرة أيضا .
    Eğer doğruysa, Coppertina üzüm bağları beş yıl önce başka bir şirkete 10 milyon dolar aktarmış. Open Subtitles يبدو بأن مزارع كوبرتينا للعنب قامت بنقل 10 مليون دولار إلى شركة أخرى قبل خمس سنوات
    Ama onun üzüm gibi dudakları, kuru üzüm gibi de gözleri var... ve nar taneli dişleri ve Kashmir elması gibi yanakları var. Open Subtitles لديها شفاه كالعنب وعينين كالزبيب اسنانها كالرمان وخديها كالكشمير
    Biliyor musun, sen hafta sonu gözlerini halletmek için izindeyken, Paul beni Martha'nın üzüm bağına bağ evini göstermeye götürdü. Open Subtitles كما تعلم, بينما كنتَ خارجاً تنجز أعمالك خلال العطلة, بول تبعني إلى شاطئ مارثا فينيارد ليريني هذا المنزل
    Eğer gidersek, 20 yıl sonra Cezayir'de, tek bir buğday tarlası ya da üzüm bağı kalmayacak. Open Subtitles لو رحلنا، لن يكون بـ(الجزائر) في غضون 20 سنة أيّ قمحٍ و أيّ عنبٍ
    Makalede, kırmızı üzüm kabuğundan elde edilen kimyasal bir maddenin, üzerlerine damlatıldığında bazı kanser hücrelerinde yaptığı değişiklikten bahsediliyor, bir yerlerde bir laboratuvarda, bir tezgahın üzerindeki test tübünde bu olmuş. TED إنه وصف التغيرات في إنزيم واحد عندما تقوم بوضع نقطة منزوعة من قشرة حبة عنب حمراء على بعض خلايا السرطان في وعاء إختبار على إحدى طاولات أحد المختبرات في مكان ما.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد