| Bazen, geceleyin araba kullanırken üzerime doğru hızla gelen bir çift far görüyorum. | Open Subtitles | أحيانا عندما أقود السيارة على الطريق ليلا أرى نور فانوسي سيارة يتجهان نحوي |
| Bana Dmitry'yi bulmama yardım edeceğini söyleyip üzerime polisler salması gibi aynı. | Open Subtitles | لقد اخبرني بأنه سيساعدني في ايجاد ديمتري و بعدها أرسل الشرطة نحوي |
| O şeytani midilli de oradaydı toynağında dev bir çatalla üzerime saldırdı! | Open Subtitles | و كان هناك الحصان القصير و هاجمني بشوكه ضخممه كانت في حافره |
| dedim. Sonra etrafıma baktım ve üzerime kilitlemiş 200 kadar göz beni izliyordu. | TED | وتفلت حولي ووجدت حوالي 200 عيون تحدق بي |
| Çite doğru koşarken bir esinti gelse Hector İhtiyar'ı anında üzerime salardı. | Open Subtitles | نفخة واحدة منّي لتلك الحظيرةِ، و قفز هيكتر ليوقع بالعجوز ماكجينتى فوقى |
| Orospu çocuğu üzerime yürüdü. | Open Subtitles | هذا الانتقال غير شرعي على لي, كان لي لقتله. |
| Seni döven mahkumlardan ben sorumlu olduğum için bu düşmanca tavrını üzerime alınmıyorum. | Open Subtitles | لا آخذ نبرتك العدائيّة تجاهي إهانة طالما أنّي المسئول عن المساجين الذين ضربوك. |
| üzerime doğru gelen büyük şeylerden hiç hoşlanmam. | Open Subtitles | لا أحب الأشياء المتحركة وبالذات التي تتحرك نحوي |
| El bombasını kullanmayı denedim, ama üzerime çok hızlı geldi. | Open Subtitles | حاولت استخدام القنبلة اليدوية لكنه قدم نحوي بسرعة جداً |
| Benim hakkımda ne düşündüğünüzü biliyorum, Adamım. Daha öncede kaç defa üzerime silah doğrultular. | Open Subtitles | كنتُ بهذا الوضع من قبل صوّبتْ نحوي مسدّسات مرّات عدّة |
| Karısı köpeklerini üzerime saldı ve sorunu tartışmalı bir şekilde çözdü. | Open Subtitles | لم ينتهِ أطلقت زوجته الكلاب نحوي و أنهت موضع النقاش |
| Tuvalete gitmek için çıktığımı, ve o adamın elinde kesici bir aletle üzerime atladığını. | Open Subtitles | أردت أن أستخدم الحمام عندما هاجمني ذلك الشخص لقد كان مثل سمكة قرش |
| üzerime, boş muhalefet ve bazı suç istatistiği zırvaları ile gelecek. | Open Subtitles | إن هاجمني بمسألة العنصرية وبإحصائيات تافهة عن الجرائم |
| üzerime titrediği gibi, üzerine titrermiydi? | Open Subtitles | بأضراس مخلخلة ونقاط كما تحوم الآن حولي ؟ |
| O gelinliği giydim, kız kardeşimle annem üzerime titriyordu. | Open Subtitles | لبستُ ذلك الفستان وأختي وأمي حولي تدللاّني |
| Önüme nur, arkama nur, üzerime nur, altıma nur. | Open Subtitles | ومن أمامى نوراً، ومن خلفى نوراً ومن فوقى نوراً، ومن تحتى نوراً |
| O adam üzerime düşene kadar her şey yolundaydı! | Open Subtitles | كنت أفعله كل الحق حتى الرجل حصل انخفاض على لي! |
| üzerime silah doğrultmuştun. Herhangi bir şeyi söyleyebilirdim. | Open Subtitles | كنتِ توجهين المسدس تجاهي كنت لأقول أي شيء |
| Ona çok kötü davrandığımı söyleyerek üzerime geldi. | Open Subtitles | لقد ثارت عَلَيّ بشأن معاملتي السيّئة لها |
| ve hemen, eğitimim açısından ve daha ilerisinde, bir çok farklı sorumluluk üzerime yığıldı. | TED | وعلى الفور ، الكثير من المسئوليات المختلفة، من حيث دراستي وهكذا دواليك ، كانت تنهال على عاتقي. |
| Çünkü öyle bir kaşıntım var ki inanamazsın. Sanırım bir şey üzerime yumurtladı. | Open Subtitles | لأنّني مصاب بحكة غير معقولة أعتقد أنّه قام بوضع البيض على جسدي |
| Bu çeki, evi benim üzerime yapmanız karşılığında, size veririm. | Open Subtitles | هذا الشيك سوف أعطيه لك وللمرأة في المقابل تضع هذا المنزل بإسمي |
| - Demir çubukla üzerime yürüdü. | Open Subtitles | وهاجمني بمزلاج معدني. |
| Direk üzerime atlayıp buradaki elemanlarda olduğu gibi beni şok tabancası kullanmakla devam etmek arasında karar vermeye zorlamıyor. | Open Subtitles | إنّه لا يقوم بفرض نفسه عليّ حتى أصل لمرحلة هل أقوم باغرائه أو مجاراته ؟ كما أفعل مع الرجال عادةً |
| üzerime silah doğrulu. | Open Subtitles | أنا في مرمى السلاح |
| Bu yüzden sopayı indirmesini söyledim, ama kendimi savunmadan önce üzerime geldi." | Open Subtitles | لذا، طلبت منه أن يترك الهراوة، لكنه ضربني قبل أن أستطيع الدفاع عن نفسي. |
| Uçak tutması, evet. üzerime kusmamaya çalış tatlı yanak olur mu? | Open Subtitles | حسناً، لا تتقيّئي عليّ في هذه الرّحلة اتّفقنا يا حلوتي ؟ |