Gerçekten, Ida. Teknikleri devrim niteliğinde. | Open Subtitles | يا آيدا كل ما في الأمر أنه يستخدم تقنيات ثورية |
Bayan Ida Lowry, apartmanındaki partiye katılmanızdan zevk duyacaktır. | Open Subtitles | السيدة آيدا لاوري تفخر بان تدعوك لصحبتها في منزلها الليلة في الساعة الثامنة و النصف |
Annesi onu benden almasaydı keşke. Ida benimle kalmak istiyor. | Open Subtitles | أتمنى أنه لا تأخذها أمها مني ايدا تريد البقاء معي |
Gerek yok İda. Biz birazdan yukarı çıkarız. | Open Subtitles | ليس هناك داع يا ايدا اننا سنطلع فى دقيقة |
Linç karşıtı kampanyayı başlatan öncü gazeteci Ida B. | TED | كانت هناك رائدة علم الصحافة إيدا ب. ويلز، التي بدأت الحملة ضد الإعدام دون محاكمة. |
Ida, bence o kız benim yüzümden zorluk çekiyor. | Open Subtitles | أيدا اظن انني انا هي المشكله الحقيقيه لتلك الفتاه |
Şöyle ki; siz bana Rose Tyler'ı verin, ben de size Ida Scott'ı. | Open Subtitles | لنقل أنك لو أعطيتني روز تايلر فسأعطيك عايده سكوت، ما رأيك بهذا ؟ |
Ida burda olacağını söylemişti. Bir dakikan var mı? | Open Subtitles | آيدا قالت أنك ستكون هنا هل لي في دقيقة من وقتك؟ |
- Aferin sana. - Ida, Terry'yle sen ilgilensene. | Open Subtitles | هذا جيد لك, هلا عملت على ـ تيري ـ يا ـ آيدا ـ؟ |
O anda Ida, Tanrı'nın kendine ait gizemli yöntemler kullanıyor olabileceğini fark etti. | Open Subtitles | في تلك اللحظه عرفت "آيدا " أن الرب يدبر الأمور بطرق لا نفهمها |
Artık değil. Avukat Ida Hayes'in ofisine ulaştınız. | Open Subtitles | ليس بعد الآن قمت بالاتصال بمكتب آيدا هايز |
Gerek yok İda. Biz birazdan yukarı çıkarız. | Open Subtitles | ليس هناك داع يا ايدا اننا سنطلع فى دقيقة |
Ona küçük İda derdik, çünkü o daha bir bebekti. | Open Subtitles | نحن نسميها ايدا الصغيرة, لانها كانت طفلة. |
Ida'nın doğum izni bitiyor. - Öyle mi? - Bana kararını bildirecektin. | Open Subtitles | ايدا سترجع للعمل من اجازة الوضع واريد ان أعرف وضعي معكم |
Şuan müzikten daha önemli şeyler var. Söyle ona, Ida. | Open Subtitles | هناك أشياء أكثر أهمية من الموسيقى الآن قولي له ، يا إيدا |
Dedektif, ben Başkomiser Irving'in ofisinden Ida. | Open Subtitles | أيها المُحقق أنا إيدا من مكتب رئيس القسم إيرفينج |
Ida Bell Wells 16 Temmuz 1862'de Holy Springs, Mississippi'de köle olarak doğmuştu ve bu, Özgürlük Bildirgesi kendisini ve ailesini özgür bırakmadan birkaç ay önceydi. | TED | ولدت إيدا بيل ويلز في العبودية في هولي سبرينغز بولاية ميسيسبي في 16 يوليو 1862، قبل إعلان تحرير العبيد بعدة أشهر الذي حررها وأسرتها. |
Canaveral Burnu var Disney var, dünyanın en büyük diyabetli şekeri koleksiyona sahip Ida teyzem var. | Open Subtitles | لديهم كرنفال كايب عندهم ديزني عندهم خالتي أيدا و أكبر مجموعة من الحلوى الخاصة بمرضى السكري |
Bu cenaze Ida hakkında düşündüklerimizi değiştirebilecek mi? | Open Subtitles | أتعتقد بأن وداع كبير سيغير كيف نشعر تجاه "أيدا" ؟ |
Kırk yıl düşünsem Ida'nın da katkısının bulunduğu bir aile masasında benim de yer alacağım aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم أتصور أبدًا بأن أرى اليوم الذيأجلسفيهحول مائدةالأسرةهذه.. العائلة التي ساعدت "أيدا" في إنشائها |
Bilginize Sunulur. Eskiden dedikleri gibi. Ben Ida Scott, Bilim Subayı. | Open Subtitles | سأعرفكِ بنفسي كما كانو يفعلون قديماً أنا عايده سكوت ضابطة علمية |
Ona gerçeği anlatmalısın Ida. | Open Subtitles | عليك أن تخبرني الحقيقة يا عايدة له الحق في معرفة الحقيقة |
Ama gerçekte asıl şaşırtıcı olan şey, Ida Tarbell adındaki gazetecinin ortaya çıkıp Rockefeller'a büyük zarar vermesidir ve rekabet yasalarının ortaya çıkmasını sağlamasıdır. | TED | لكن ما كان مذهلاً هو إدا تاربيل الصحفي الذي قام بكشف روكفيلر و فعلياً جعل على كل قوانين مكافحة الاحتكار تأخذ مكانها الصحيح |
- Teşekkürler Ida. | Open Subtitles | -شكرا يا (ليدا ) |
Ida, ben turta yapıp satıyorum. | Open Subtitles | ايدآ,انا اقوم بصنع الفطائر وابيعها. |
Anne, bu Vincent. Vincent, bu annem Ida. | Open Subtitles | امي هذا هو "فنسنت" "فنسنت" هذه أمي "آبا" |
Ida ve Daphne. | Open Subtitles | (أدا) و (دافني) |
Ben şimdiye kadar senin olduğundan çok çok daha zavallıyım Ida. | Open Subtitles | أنا أكثر إثارة للشفقة مما ستكونين عليه يومًا، (آدا). |