Ne kadar güçlü olursa olsun, ızdırap tahmin edilemez şiddette olacaktır. | Open Subtitles | العذاب سيكون قاسي لا يهم كم هي قويه الاراده |
Ağrı duyusu tüm vücudunu aynı anda kaplayacak ta ki, ızdırap bir kelime ya da kavram olmanın ötesine geçip tüm gerçekliğin olasıya kadar. | Open Subtitles | كل مستشعر للألم في جسدك يلتهب في نفس الوقت حتى يكون العذاب ليس مجرد مصطلح أو مفهوم سيكون واقعك |
Bu ızdırap resimleriyle size biraz önce okuduğum tarih arasındaki ilişki nedir? | TED | ما هي العلاقة بين صور المعاناة هذه والتاريخ الذي تلوته عليكم؟ |
Ama ızdırap, sayın bayım... Ayıp diye buna denir işte! | Open Subtitles | لكن البؤس رذيلة, يا سيدي العزيز, إن البؤس رذيلة |
Çile, ızdırap, mücadele gibi kelimeler kullanıyordu. | TED | وكانت تستخدم عبارات مثل عذاب وألم مبرح ومعاناة |
Fakat geçen gece ızdırap vericiyi öldürdüğünde 7. bölüm açıktı. | Open Subtitles | ولكن البارحة عندما قتلت الـ"غريفر" ذاك كان القطاع السابع مفتوحاً |
Altın Tanrıça marka allığımı kullandığım her sabah, bir hayvanın ızdırap çekeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أننى عندما أضع أى مستحضر تجميل سيكون هذا ثمنه معاناة أحد الحيوانات المساكين |
Çok ızdırap çekti, can çekişti bütün karmaşa ve acıyla uğraştı ve bunları alıp çok güzel bir şeye dönüştürdü. | Open Subtitles | أخذ كل ذلك العذاب ، كل ذلك . الكرب كل ذلك الألم والفوضى . وحوله لشيء جميل |
Ve yakında, tahmin ettiğinin ötesinde ızdırap. | Open Subtitles | وسرعان ما العذاب أبعد مما يمكنك أن تتخيل. |
Valentine'nin bedeninde işkence görürken, o ızdırap rünü, en kötü anılarımı tekrar yaşamama sebep oldu. | Open Subtitles | عندما تعرض للتعذيب في جسد الحب، أن رون العذاب جعلني تخفيف أسوأ ذاكرتي. |
Ülkemde çok fazla acı ve ızdırap vardı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الألم و المعاناة في بلدي |
- ...eğer ben senden önce, birbirimize çok acı çektiriyorduk çok fazla ızdırap. | Open Subtitles | قبلك كنا نسبب لبعض الكثير من الألم و المعاناة |
Yıkım vardı o kampta. Büyük ızdırap ve acılar. | Open Subtitles | الكثير من الدمار في ذلك المخيم، الكثير من المعاناة والألم. |
"O kadar çok acı çekiyorum ki... o kadar çok ızdırap!" | Open Subtitles | ...أنا أمر بكثير من الألم كثيراً من البؤس ، يا إلهي |
Dünyanın çevresinde uçmak için doğdu, herkese acı ve ızdırap dağıtmak için. | Open Subtitles | ولدت حتى تجري خلال العالم حتى تطلق عنان الألم و البؤس على الجميع |
Hâlâ hayat dolu atan bir kalbin sökülmesiyle ızdırap çektik. | Open Subtitles | نحنُ نعرف أن عذاب القلب قد تَم الأن بعد الضرب على الصدر المجروح. |
Burada olduğumuz süre boyunca kimse daha önceden bir ızdırap verici öldürmemişti. | Open Subtitles | أعتقد أنّنا طيلة فترة تواجدنا هنا... لمْ يسبق لأحد أنْ قتل "غريفر" |
Yaşamımın böyle günlük ızdırap olacabileceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أفكر بأن الحياة قد تكون معاناة بشكل يومي |
Izdırap arındırıcıdır. Çok fazla ızdırap! | Open Subtitles | الالم مطهر الكثير من الالم |
Öpüşme bir ızdırap haline gelene kadar ve bedenleri bıkana kadar öpüştüler. | Open Subtitles | قبّلوا حتى التقبيل أصبحَ تعذيب والجسم قَلقَ. |
"Görkemli Izdırap"ı okumanın verdiği tatlı eziyetin hayırlı olsun. | Open Subtitles | مرحباً بك في العذاب الحلو (لقراءة (المحنة الإمبراطورية |
Bizi buraya koyanla ızdırap vericiyi yapan kişiler kesinlikle aynı. | Open Subtitles | مِن الواضح أنّ الذين وضعونا هنا صنعوا الـ"غريفرز" |
Bu özel Izdırap Armudu ya vajinaya ya da anüse yerleştirilir. | Open Subtitles | -بالتأكيد . كرب الإجاصة هذه يتمّ إدراجها إما في المهبل أو الشرج. |
Çok acı çekiyordu, ızdırap, Fakat yazmaya devam etti. | Open Subtitles | وهو كان يعاني من ألم كبير وغم، لكنه واصل كتابة الكتاب. |