Çünkü ondan sonra, bu küçük şeyler son derece şaşırtıcı bir gerçekliği anlamaya açılan mütevazi bir arka kapı gibi davranır. | TED | لأنه فيما بعد، ستعمل هذه الأشياء الصغيرة كنوع من مدخل متواضع آخر لفهم الواقع المفاجئ بشكل لا نهائي. |
Sağ olun yönetmen bey, çok şaşırtıcı bir başlangıçtı, değil mi? | Open Subtitles | شكراً لك أيها المخرج لقد كان يوماً مفاجئاً تماماً أليس كذلك؟ |
şaşırtıcı bir durum, yılın bu zamanında bir adamın halısına kan akıtıyorum. | Open Subtitles | ياله من أمر صادم, أن أنزف على سجادة رجل تافه في هذا الوقت من السنة. |
şaşırtıcı bir şeklide bazen uzuvsuz doğan insanlar bile hayalet uzuvları hissedebiliyorlar. | TED | وبشكل مذهل أحيانًا، حتى من وُلد دون طرف يمكنه الشعور بالطرف الخيالي. |
Gerçi hemen sağ altında şaşırtıcı bir şekilde yeşil olan Rwanda var. | TED | الخضراء بشكل مدهش إذن فحييثما ننظرنا تقريبا |
Fevkalade mükemmel bir şarkıcı için yazılmıştı Caty Berberian adlı şaşırtıcı bir şarkıcı. | TED | وقد كتبت لمغنية مدهشة تدعى كاثي بيربيريان |
Suya girip, daldığımda etraf şaşırtıcı bir şekilde sakin ve keyifliydi. | Open Subtitles | حالما نزلت للماء وغطست للأسفل، كانت هادئة وساكنة على نحوٍ مفاجىء. |
şaşırtıcı bir şey yok, kaç tane olduğu dışında. | Open Subtitles | لا شىء يثير الدهشة إلا عددها الكثير |
şaşırtıcı bir şekilde dolabınızda okuduğum en ilginç şey babanın mektubu değildi. | Open Subtitles | تعرف، بشكل مفاجئ الرسالة من والدك لم تكن أكثر الأمور إثارة للإهتمام |
Bunu yaptığınız zaman Einstein'in denklemleri şaşırtıcı bir öngörüde bulunur. | Open Subtitles | وعندما تفعل ذلك، عندئذ معادلات اينشتاين تتنبأ بشيء مثير للدهشة. |
şaşırtıcı bir şekilde, çoğu insan doktorları hakkında bambaşka bir şey bilmek istiyor. | TED | ومن المفاجئ لنا، أغلب الناس أرادوا معرفة شيء آخر عن أطباءهم. |
Ama şaşırtıcı bir şekilde testi tekrarladıkça önceki girişimlerini hatırlamamasına rağmen, gelişme gösterdi. | TED | لكن المفاجئ هو تحسُّن أداءه بتكرار المحاولة، رغم أنَّه لم يكن يتذكّر المحاولات السابقة. |
Bu şaşırtıcı bir biçimde rüzgarlı bir yerdir; gaz girdapları molekülleri birbirlerinden ayırır ve birbirlerine çarpmalarını sağlar. | TED | ومن المفاجئ أنًّ هذا المكان مليء بالرياح؛ دوامات من الغاز تحمل معها الجزيئات، وترميها لتتحطم ببعضها البعض. |
Beyinlerin bazılarında bilim insanları şaşırtıcı bir şeye rastladılar. | TED | في بعض هذه الأدمغة، اكتشف العلماء شيئاً مفاجئاً. |
Ana veri tabanından bir şey çıkmadı ama şüphelendiğin gibi gizli ajansa bu hiç şaşırtıcı bir şey değil. | Open Subtitles | لكن إن كان من العمليات السرية كما إشتبهت، فذلك ليس مفاجئاً. |
Ana veri tabanından bir şey çıkmadı ama şüphelendiğin gibi gizli ajansa bu hiç şaşırtıcı bir şey değil. | Open Subtitles | لكن إن كان من العمليات السرية كما إشتبهت، فذلك ليس مفاجئاً. |
Sırf doğru olduğunu düşündüğünüz için bir şeyi yapmak istemeniz alkışı hak eden ve bir o kadar da şaşırtıcı bir şey bence... | Open Subtitles | اعتقد انه شيء صادم جدا , و يستحق الشكر و الثناء انك تريد فعل شيء , فقط لأنه الشيء الصحيح لفعله |
Az önce çok şaşırtıcı bir şey duydum! | Open Subtitles | لقد سمعت للتو اكثر شئ صادم فى حياتى |
Ve şaşırtıcı bir biçimde özellikle ağrılı sinirleri etkileyen şeker hastalığı olan kişilerde kalp krizi sessiz gerçekleşir. | TED | وبشكل مفاجئ لدى الكثير، خصوصاً مرضى السكري، الذي يؤثر على الأعصاب التي تنقل الألم، قد تبدو النوبة القلبية صامتة. |
Çok şaşırtıcı bir şekilde, yarısından çoğu gerçekten tasarımla ilgiliydi. | TED | وبشكل مفاجئ جداً، وجدت في الحقيقة بأن أكثر من نصفهم كان له علاقة بالتصميم |
Ayrıca kadın başına bebek verisinin tüm ülkelerde şaşırtıcı bir şekilde güvenilir olduğunu söyleyebilirim. | TED | أستطيع أن أقول لكم أن البيانات المتعلقة بعدد الأطفال لكل امرأة جيدة بشكل مدهش في جميع البلدان. |
En önemli şey, eğer bir öğrencide benlik hissi varsa, hayallerin ve değerlerin dünyadaki tüm farkı nasıl şaşırtıcı bir şekilde yarattığıdır. | TED | والأكثر أهمية أنه إذا كان الطالب لديه الشعور بالذات، فهو مدهش كيف أن الأحلام والقيم يمكن أن تُحدث فرقاً في العالم. |
Fakat işte bu noktada Tazmanya canavarı kanseri kesinlikle şaşırtıcı bir evrimsel adaptasyon sürecinden geçti. | TED | ﻟﻜﻥ ﻫﺬﺍ ﻫﻮ مكان اكتساب سرطان العفاريت التاسمانية والذي حدث بصورة مدهشة وبﺗﻜﻴﻒ ﻣﺬﻫﻞ ﺗﻤﺎﻣﺎ |
Bu son soruyla şaşırtıcı bir içgörü ortaya çıktı. | TED | في السؤال الأخير، تم الكشف عن حقيقة مدهشة. |
Suya girip, daldığım zaman etraf şaşırtıcı bir şekilde sessiz ve sakindi. | Open Subtitles | حالما نزلت للماء وغطست للأسفل، كانت هادئة وساكنة على نحوٍ مفاجىء. |
San Fransisco FBI binası önünde şaşırtıcı bir gelişmeye tanık olduk. | Open Subtitles | هذا تقدم مفاجىء شهدناه للتو خارج مبنى الاف بى اى فى سان فرانسيسكو |
şaşırtıcı bir şey yok, sayılarının haricinde. | Open Subtitles | لا شىء يثير الدهشة إلا عددها الكثير |
Yani insanlar gerçekten bir dil öğreniyorlar. Ve şaşırtıcı bir şekilde, | TED | اذاً الناس يتعلمون لغة. لكن ولربما بشكل مفاجئ |
Ancak projeye kararlılıkla bağlandığım için devam ettim, ve bu projeden gerçekten şaşırtıcı bir şey ortaya çıktı. | TED | و لكن مع إلتزامي بالعملية ، واصلت العمل و نتج شيء مثير للدهشة حقاً بسبب ذلك. |