Onu yiyemeyiz. O çok şirin ve zararsız bir şey. | Open Subtitles | لا يمكننا تناوله الطعام انه ، لطيف جدا وغير مؤذية |
Belki de şirin bir yerdir. Sorunun ne olduğunu bulmaktan neredeyse nefret edeceğim. | Open Subtitles | ربما كان الوضع لطيف جدًا هنا وحسب، أكاد أكره معرفة ما الخطب بها |
Bu odadaki tek kız şirin sarı bir kemer takıyor. | Open Subtitles | الفتاة الوحيدة في الغرفة هيّ التي تلبس حزام أصفر جميل |
Buraya gel ve şirin Babaya biraz şeker ver. | Open Subtitles | تعالي إلى هنا و أعطي البابا سمورف بعضاً من السكر |
Yapımcı bize şirin, masum, güzel ve yeni bir yüz aradıklarını söyledi. | TED | وقد أخبرنا المنتج بأنهم يبحثون عن بعض الأبرياء اللطيفات ووجوه جميلة وشابة |
Şimdi, kızlar, ilk oğlan şirin bir geri takla atınca hemen ağaçlara atlamayın. | Open Subtitles | والآن يا بنات، لا تقفزن إلى الأشجار مع أول قرد ذو شقلبة لطيفة |
Sanırım oğlanlar kendim için en şirin minik yeri buldum. | Open Subtitles | أوه، و أعتقد أنني وجدت مكان لطيف لي و للأولاد |
Demek istediğim, o beyaz erkek milletinin parçası ama çok da şirin. | Open Subtitles | اقصد , انهُ جزء من مؤسسة الذكور البيض ولكنه ايضًا لطيف جدًا |
der. İşte böylece biz başardık ve aslında bu şirin -parantez içinde- bir cihaz. | TED | وبهذا كان بمقدورنا، وبين قوسين، هذا جهاز لطيف في الحقيقة. |
Kırsalda şirin, sessiz, küçük bir yerimiz olurdu. | Open Subtitles | سنستطيع الحصول على منزل صغير لطيف هادئ فى المدينة |
Kızlar beni hiç şirin bulmaz, ilgilerini çekmek için onları güldürürdüm. | Open Subtitles | لم تشعرني الفتيات بأنني جميل لقد اعتد أن اضحكهن لجذب انتباههن |
Sadece, size ve kendime, şirin bir şey yapabileceğimi kanıtlamak istedim. | Open Subtitles | أردت فقط أن أثبت لنفسي ولكم انني أستطيع تقديم شيء جميل. |
Hep şirin'in sınırları olduğuna inanmak istemişimdir. | Open Subtitles | كما تعلمون، كنت أريد دائما أن نعتقد سمورف حدود. |
Deponla ilgili bir bok konuşmadım, şirin. | Open Subtitles | لم أكن أقول القرف عن وحدة التخزين الخاصة بك، سمورف. |
Değirmende ördekler, denizde kazlar, Tepesi atmaya görsün, şu şirin kız şeytana benzer. | TED | البط في ميلبوند .. والأوز في المحيطات . والشر في طفلة جميلة عندما يخطر على بالها فكرة |
Ve uzun zamandır yatıyoruz. Ve şirin olduğumu düşünüyorsun, şimdi söyledin. | Open Subtitles | , و أنت تعتقد أننى لطيفة . قلت ذلك أنت للتو |
Ama o artık cehennemde yandığına göre senin şirin'li rüyalarına katlanacağız. | Open Subtitles | الآن هو يحترق في الجحيم. علينا مداومة الأحلام الجميلة بـ (شيرين) |
Çok şirin. Doktorun şiddet uyguladığına dair kayıt yok. | Open Subtitles | ظريف جداً, مازال لا يوجد عنف من جانب الدكتور |
Bana sarılırsan, giderim ve o şirin esmerle konuşmaya devam edersin. | Open Subtitles | أمسك بي , وبعدها سأذهب ويمكنك بعدها العودة لمحادثة السمراء الجميلة |
Sadece bu şirin yerden uzakta uzun tatil isteyenlere yardımcı oluyoruz. | Open Subtitles | نحن فقط نساعد الناس ليأخذوا اجازة طويلة من هذا المكان اللطيف |
Oh bilmiyorum. Örneğin Eğer bir şirin tıkansa, rengi neye dönerdi? | Open Subtitles | لا اعلم , مثل لو رججت سنفور , الى ان لون سيتغير ؟ |
Çünkü şirin olanları asla bu konuda özel olduklarını bilmezler. | Open Subtitles | لان البنت اللطيفة لا تريد ان تذهب الى عروض الهتاف. |
Ama midendeki kelepçeyi aldırdım ve sevdiğim şirin adam olarak kalmanı sağladım. | Open Subtitles | لكنّي جعلتهم يفكون ربطة معدتك و يرجعونك إلى الرجل الجميل الذي أحبّه |
şirin olduğunu düşündüm. Araştırmacı gazetecilik yapmak ister misin dedim. | Open Subtitles | ظننته لطيفاً وسألته إذا كان يريد القيام ببعض التحقيقات الصحفية |
Benimki, Bill Cosby ve şirin Baba'yla üçlü yaptığıydı. | Open Subtitles | "أنا أعجبني العلاقة الثلاثية مع "بيل كوسبي "و"بابا سميرف |
Her şey iyi görünüyor. Herkes gülüp şirin çileği yiyor. | Open Subtitles | حتى الآن كل شيء جيد الكثير من الإبتسامات, وتوت السنافر |