Yalan konuşuyorsan, açlıktan ölene kadar en yakın ağaca canlı canlı asılacaksın. | Open Subtitles | إن تكلمت باطلاً فسأعلقك حياً على أقرب شجرة إلى أن يذويك الجوع |
Özür dilerim. açlıktan öyle gözüm döndü ki bu ipi yiyebilirim. | Open Subtitles | اعذُرني، انا ضعيفٌ جداً مِن شدة الجوع قد آكُلُ هذا الحبل |
Ben çok karmaşık bir adamım, Tom ve açlıktan ölüyorum. | Open Subtitles | أنا رجل معقد جدا يا توم كما أني جائع جدا |
Ben çok karmaşık bir adamım, Tom ve açlıktan ölüyorum. | Open Subtitles | أنا رجل معقد جدا يا توم كما أني جائع جدا |
Akşam yemeğinden önceki açlıktan bahsetmiyorum. Hiç açlıktan karnınız şişti mi? | Open Subtitles | ليس فقط ريثما يعدون العشاء بل جائعة بما يكفي لتصرخ بطنك؟ |
Birlikleri açlıktan ölüyor ve kış boyunca tek kuruş almadılar. | Open Subtitles | وقواته يتضورون جوعا ولم يحصلوا على رواتبهم في فصل الشتاء. |
Ben de aşağı inip bir şeyler yiyeceğim. açlıktan ölüyorum. | Open Subtitles | و أنا سأنزل لتحضير بعض الطعام لي لأنّي أتضور جوعاً |
bu takası yapabilen tavşanlar yaşamaya ve çoğalmaya devam eder, bu takasta başarısız olanlar yem olur ya da açlıktan ölür. | TED | الأرانب الجيدة في عمل تلك المقايضة هي التي ستعيش و تنجب، و الأرانب السيئة فيها ستؤكل أو تموت من الجوع. |
Sanırım bana açlıktan öleceğimi anlatmaya çalışıyordu. | TED | واعتقد انها كانت تحاول ان تشرح لي انني سوف اموت من الجوع |
Doğrusu, şimdi bildiğimiz, her 10 saniyede bir çocuğu açlıktan dolayı kaybettiğimiz. | TED | للحقيقة، نحن الآن نعلم أنه في كل عشر ثوانٍ نخسر طفلاً بسبب الجوع. |
Acı soğuktan uyuyamadığım zamanlarda ya da açlıktan, ertesi sabah ablamın gelip beni en sevdiğim yiyecekle uyandırmasını ümit ederdim. | TED | عندما لا أستطيع النوم من البرد القارس أو ألم الجوع آمل أن الصباح المقبل أن أختي ستأتي لتوقظني ومعها طعامي المفضل |
Saat yarımı gösterdiğinde ogrenecek. açlıktan ölüyorum. Daha çok limon lazım. | Open Subtitles | انا جائع جدا احتاج للمزيد من الليمون سامويل ماذا كان هذا؟ |
açlıktan ölüyor olmam lazım ama aslında hiç aç değilim. | Open Subtitles | وأنا أتضور جوعا ولكن حقا أنا لست جائع على الإطلاق |
Muhtemelen açlıktan kıvranan bir hayvan gibi ne bulursa silip süpürmeye aç. | Open Subtitles | لابد من أنها كانت متعطشة لأكل شيء من على الأرض كوحش جائع. |
Belki de açtır. Allah biliyor ya ben açlıktan ölüyorum. | Open Subtitles | رُبما هو جائع ، يعلم الرب وحده أنني أتضور جوعاً |
Saat 4:00 ve açlıktan ölüyor. O meşgul bir bayan. | Open Subtitles | كانت الساعة الرابعة و كانت جائعة إنها امرأة لديها مشغوليات |
teşekkürler tanrıya şükür açlıktan ölüyordum bunlar garip kokmuyor mu? | Open Subtitles | شكرا اوه , شكرا انا جائعة هل تبود رائحته غريبة؟ |
- Yardım ettiğin için teşekkürler. - Arabayı sürelim mi? açlıktan ölüyorum. | Open Subtitles | شكرا لك على مساعدتي و الان جر تلك العربه انا اتطور جوعا |
Her yerde, insanlar ölüyor ve öldürülüyorlardı. Hastalıktan hayatlarını kaybediyorlardı ya da aşırı çalışmaktan veya idamdan ve açlıktan. | TED | كان الناس يموتون و يقتلون بكل مكان يخسرون حياتهم للمرض العمل الزائد عن الحد الإعدام و المجاعة |
açlıktan ölüyorum. Her zaman canım çikolata istiyor. | Open Subtitles | أنا جائعه , كل مااريده هو شوكولاتة طوال الوقت |
açlıktan ölüyor olmalısınız. Size biraz fettuccini hazırlayayım. | Open Subtitles | لابد انكم يا جماعة جوعى سوف اقوم بإعداد بعض الفيوتشى |
Mesela öteki ülkelerde nüfusun yarısı 10 yaşına gelmeden açlıktan kırılıyor gibi. | Open Subtitles | إذ أنّه في البلاد الأخرى يموت نصف السكّان جوعًا بحلول سنّ العاشرة. |
Bırak yiyeyim, yaşlı pinti! açlıktan ölüyorum. | Open Subtitles | دعني آكل أيها العجوز البخيل إنني أتضوّر جوعاً |
Dışarıda açlıktan ölür ya da daha kötü bir şey olur işte. | Open Subtitles | سوف يجوع حتى الموت هناك ، أو شئ آسوأ من ذلك |
Bir lokantanın önünde açlıktan ölüyormuş gibi hem de. | Open Subtitles | هذه الأعين تبدو وكأنك تتضور جوعاً أمام المشواة |
Bitkiler polen taşıyıcılar tarafından tozlaştırılmasaydı, bu bitkilere bağımlı bütün canlılar, biz de dâhil, açlıktan ölürdük. | TED | إذا لم يتم تلقيح النباتات بواسطة الملقحات، إذن فالمخلوقات كافة، بما في ذلك نحن، التي تعتمد على هذه النباتات، سوف تجوع. |
Bizler insanların değil, onlara yardım etmeden açlıktan ölenlerin fotoğraflarını çekiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نلتقط صور الناس... وهم يموتون جوع بدون ان نساعدهم... |
İnsanlar açlıktan ölüyor, hayvanlar da çok zayıf. | Open Subtitles | الناس جائعون والماشية ضعيفة جداً لاتقوى على الوقوف |