Dostunun dediklerini duydum. Babası çok acı çekiyor olmalı. | Open Subtitles | سمعت كلام صديقك لا بد أن أباه يتألم للغاية |
Hey, çocuk acı çekiyor korkmuş durumda ve elini tutacak birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | , انه يتألم و خائف و هي يحتاج لأحد يعرفه ليمسك يده |
Carolyn şimdiden acı çekiyor ve bu şekilde ölmek istemiyor. | Open Subtitles | كارولين تعاني سلفا و لا تريد ان تموت بهذه الطريقة |
Ben uzun süredir annemin bakıcılığını yapıyorum, o, birçok kronik durumdan dolayı acı çekiyor. | TED | الآن أقوم برعاية أمي منذ فترة طويلة التي تعاني من أمراض مزمنة عديدة |
Evet, hanımefendi. Seyirci: Amerikan halkı ülkemizde şu an acı çekiyor. | TED | سيدة: الشعب الأمريكي يعاني في بلادنا حاليًا. |
Sanırım, o kadar bencilce davrandım ki, senin hâlâ acı çekiyor olduğun aklıma bile gelmedi. | Open Subtitles | أعتقد بأنني كنت أنانية، لم أتوقف أبداً عن التفكير بأنك لازلت تتألم |
Radyasyon zehirlenmesinden ölüyor. Belli ki acı çekiyor. | Open Subtitles | إنه يحتضر بسبب الاعتلال الإشعاعي ومن الواضح أنه يتألم |
Hey, çocuk acı çekiyor korkmuş durumda ve elini tutacak birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | , انه يتألم و خائف و هي يحتاج لأحد يعرفه ليمسك يده |
Bu zamanla alakalı bir şey ve çok acı çekiyor. | Open Subtitles | ولكنها مسألة وقت وهو يتألم بشدة كم لدينا من الوقت ؟ |
İnsanlık acı çekiyor. Annemin doğayı normal sürecine döndürmesi gerekiyor. | Open Subtitles | البشرية تعاني أمي، أحتاج عودة الطبيعة بالمسار |
Ama bizim yaptıklarımız yüzünden şehrin insanları acı çekiyor. | Open Subtitles | ولكن ماتفعله يجعل الناس في هذه المدينة تعاني |
Yan etkilerinden biri de, kusmak. Ayrıca çok fazla acı çekiyor. | Open Subtitles | التقيأ نوع من الأثار الجانبية إنها تعاني كثيراً أيضا |
Empati, size bu insan sevinçli, bu insan acı çekiyor diyen duygusal ya da bilişsel yankılanmadır. | TED | التعاطف هو الصدى العاطفي أو الصدى الإدراكي الذي يخبرك، أن هذا الشخص مسرور أو أن هذا الشخص يعاني. |
Her geçen saniye 200 milyondan fazla kişi bu hastalıktan ızdırap ve acı çekiyor. | TED | فأكثر من 200 مليون شخص يعاني منها في كل لحظة |
Dostlar. Aramızdan birisi bugünlerde çok acı çekiyor. | Open Subtitles | أصدقائى، واحد بيننا يعاني من ألم عظيم اليوم |
Abi kız çok acı çekiyor. Galiba kolunu kırdın. | Open Subtitles | انها تتألم كثيراً يا رجل اعتقد انك كسرت ذراعها |
Dinle evlat, o acı çekiyor, ve sana bakıyor. | Open Subtitles | إستمع يا فتى، إنها تتألم وهي تعتمد عليك. |
Sanırım, o kadar bencilce davrandım ki, senin hâlâ acı çekiyor olduğun aklıma bile gelmedi. | Open Subtitles | أعتقد بأنني كنت أنانية، لم أتوقف أبداً عن التفكير بأنك لازلت تتألم |
Çok acı çekiyor mudur? | Open Subtitles | هل تعتقدين انه يعانى كثيرا من الالم , سيده مارتا ؟ |
O da acı çekiyor, ama belli etmiyorsa başka tabii. | Open Subtitles | الا اذا كانت في ألم ايضاً لكنها لا تظهر ذلك |
Gerçekten o kadar acı çekiyor musun? | Open Subtitles | هل أنت متألم إلى هذا الحد حقاً؟ |
acı çekiyor olmalısın. Birşeyler almalısın. | Open Subtitles | لابد أن تكوني متألمة يجب أن تتناولي شيء ما |
Biz lüks yemeğin keyfini çıkarırken, sokaktaki adam acı çekiyor. | Open Subtitles | في حين أننا تناول العشاء في ترف فالمواطن العادي يُعاني |
Kurşunlar uçuyor, asiler saldırıyor, insanlar acı çekiyor. Hiç seksi biri yoktu. | Open Subtitles | الرصاص يتطاير ، هجمات الثوار معاناة البشر |
Karım dirençli görünüyor ama doktor sorunlardan bahsettiğinden beri çok acı çekiyor. | Open Subtitles | زوجتي تبدو مرنة جدا، لكنّي أعرف هي تعانى منها منذ أن الطبيب أخبرنا عن التعقيدات. |
Çok acı çekiyor. | Open Subtitles | إنّها تتألّم كثيراً |
Düşünüyorum da 10 sene önce Choonchun'a gelmeseydim, bugün kimse benim yüzümden acı çekiyor olmazdı. | Open Subtitles | لقد فكرت فى شئ لو لم أذهب الى شونشان .لما عانى أحد الآن |
Buffy acı çekiyor. Hatta akıI sağIığının düzeltilmesi gerekiyor. | Open Subtitles | بافى " حقا تتعذب الآن فى الحقيقة هى فى مشكلة عويصة الآن |
Sahip olduğumuz tüm bu güce rağmen, neden insanlar bu kadar acı çekiyor? | TED | مع كل القدرة التي في متناول أيدينا، لماذا لا يزال البشر يعانون بشدة؟ |