| Eğer bugün yalnız olmak ve ailenle kalmak istiyorsan buna gücenmem. | Open Subtitles | إذا أردت أن تكون وحدك مع عائلتك اليوم لن أشعر بالاهانة |
| Dün gece, sen ve ailenle otururken bir şey fark ettim. | Open Subtitles | الليلة الماضية عندما كنت أجلس معك و مع عائلتك أدركت شيئاً |
| ailenle daha fazla vakit geçirmek istediğini söyleyen sensin sanıyordum. | Open Subtitles | وأعتقدأنكالذيقلت .. أنك تريد قضاء المزيد من الوقت مع عائلتك |
| Sükran gününü senin ailenle mi yoksa benimkiyle mi geçirecegiz? | Open Subtitles | هل سنقضي عيد الشكر مع والديك او مع والدي ؟ |
| Kendi adına konuş çünkü benim ailenle bir sorunum yok. | Open Subtitles | تكلم عن نفسك لأننى ليست لدىّ أى مشكلة مع والديك |
| Bakıyorum da sonunda üvey ailenle zaman geçirmeye karar vermişsin. | Open Subtitles | ارى انك قررت امضاء المزيد من الوقت مع عائلتك المتبناة |
| Ama Paskalya aileler içindir. Sen de kendi ailenle olmalısın. | Open Subtitles | ولكن عيد الفصح، خُلق للعوائل ويجب أن تكون رفقة عائلتك |
| ailenle birlikte olduğun sürece, yaptığın her seçim en doğru olanıdır. | Open Subtitles | لطالما كانت عائلتك مع بعض، كل خيار اتخذته هو الخيار الصائب. |
| Bilmem, diğer ailenle gizli bir ilk kahvaltınız olmasın sonra. | Open Subtitles | حسناً لا أعلم هل حظيتي بإفطار سري مع عائلتك الأخرى؟ |
| Bunun bu sabah ailenle ilgili yaşadığın meseleyle bir alakası olabilir mi? | Open Subtitles | هل لذلك الأمر علاقة بسبب غضبك في صباح اليوم من عائلتك ؟ |
| ailenle olan ilişkilerin partnerinle olan ilişkilerini şekillendirdi. | TED | علاقاتك مع عائلتك تشكل علاقاتك مع شركائك. |
| ailenle birlikte degildin. Angela Vickers ile birlikteydin. | Open Subtitles | أنت لم تكن مع عائلتك كنت مع أنجيلا فيكيرس |
| ailenle baleye gitmiştiniz... | Open Subtitles | كنت ذاهب للقاء عائلتك ثم مرافقتهم إلى الباليه |
| Ve sanırım senin için ailenle sürekli tartışman normal bir şey. | Open Subtitles | وأظن انه طبيعي أيضا منك ان تتشاجر مع والديك طوال الوقت. |
| Her şey, Don'un ailenle tanışacağı için biraz gergin olması ve bu yüzden de birkaç kadeh içki içmesinden ibaret. | Open Subtitles | دون توتر من فكرة مقابلة والديك فاحتسى بضعة كؤوس من الخمر |
| Hafta sonunu ailenle geçirmiyor musun? | Open Subtitles | ألم تقولي بأنك ستقضين العطلة مع والديك ؟ |
| Yazın ailenle gittiğin bir göl var. | Open Subtitles | تقصدين بحيرة في الجبال برفقة عائلتكِ في الصيف. |
| Bir de ailenle her konuşmanda bir hiç olduğunun hatılmasını dene. | Open Subtitles | حاولي ان تُذكري بإنكِ نكرة كل مرة تتحدثين فيها مع والديكِ |
| Başına gelen kötü şeylerden biri senin ailenle bir araya gelmesidir. | Open Subtitles | اسوء شيء عملته انها اختلطت بعائلتك ترجمة خاصة لمنتدى العرب اليوم |
| Öylece terk edemezsin, ailenle ne olursa olsun birlik olmalısın. | Open Subtitles | عليك البقاء مع أسرتك بغض النظر عن أي شيئ |
| Rehana, düşünüyordum da dönünce ailenle konuşmam gerekiyor. | Open Subtitles | ريحانة .. كنت أفكر يجب أن أتحدث مع أهلك عندما تعودين |
| ailenle anlaşmamızı konuşmak için geldim. Ne okuyorsun? | Open Subtitles | جئت للكلام مع أبويك بشأن التصفية ماذا تقرأ؟ |
| Belki de en iyisi budur. Burada ailenle birliktesin. | Open Subtitles | ولكن ربما هذا هو الأفضل أنت هنا مع عائلتكَ |
| Beni hiç ailenle tanıştırmadın, ailenden bahsetmedin bile. | Open Subtitles | أنت لم تقدمنى من قبل لعائلتك و أنت لم تذكر عائلتك من قبل |
| -Ama bir daha böyle birşey yaparsan ailenle görüşürüm. | Open Subtitles | إذهب ولكن إذا رأيت هذه ثانية فسوف أتصل بوالديك |
| Güzel, güzel. Yeni ailenle her şey yolunda mı? | Open Subtitles | جيد,جيد هل كل شيء بخير مع والداك الجُددُ؟ |
| Bu histeri bitince ailenle beraber ziyaretime geleceksiniz. | Open Subtitles | عندما تنتهى كل هذه الهستيريا سآخذك أنت وعائلتك لزيارتى |
| Bak belki sen ailenle tatile çok çıkmışsındır, ama ben babamla konuşabildiğimde mutlu oluyorum, bu durumdan şikâyet edemem. | Open Subtitles | حسناً .. ربما انتِ تحصلين على العديد من الرحلات مع أبويكِ ولكننى محظوظه بان أبي حتى يتحدث إلي |
| Eninde sonunda tekrar ailenle konuşmak zorundasın. | Open Subtitles | لا بدّ أن تكلّم والديكَ في النهاية |