ويكيبيديا

    "alışverişe" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • للتسوق
        
    • التسوق
        
    • للتسوّق
        
    • أتسوق
        
    • نتسوق
        
    • للتبضع
        
    • التسوّق
        
    • لتسوق
        
    • تتسوق
        
    • للسوق
        
    • للمتجر
        
    • تتسوقين
        
    • أتسوّق
        
    • يتسوق
        
    • نتسوّق
        
    Kitaplarımızı alışveriş poşetleriyle örterdik sadece alışverişe çıkmışız gibi görünsün diye. TED كنا نغطي كتبنا في أكياس البقاله لكي نظهر وكأننا ذاهبين للتسوق
    Andrea hiç alışverişe gitmez ki. Gidip öylece gezinir gelir. Open Subtitles أندريا' لم تذهب أبداً للتسوق' انها دائما ترى شيئا ما
    Özür dilerim. İkram edebileceğim başka birşey yok. alışverişe çıkmaya vaktim olmadı. Open Subtitles آسفة لأنه ليس لديّ ما أقدمه غيره لم يتسن لي الذهاب للتسوق
    Bir tüketici cep telefonunda ortalam bir saat alışverişe harcıyor. TED في المتوسط، قد يأخذ المستهلك ساعة على هاتفه أثناء التسوق.
    Bir arkadaşım vardı ve insanlar onu merak ettiklerinde arayıp alışverişe gitmek ya da garajlarını temizlemeye yardım etmek isteyip istemediğini sorardı. TED لدي صديق ممن إذا قلق الناس عليه، فإنّهم يتّصلون به ويسألونه إن كان يرغب بالذهاب للتسوّق أو أن يساعدهم في تنظيف مرأبهم.
    Bu harika. Ben de alışverişe çıktım. Beraber mükemmel görüneceğiz. Open Subtitles هذا مثالي, لقد ذهبت للتسوق أيضاً سنبدو عظماء ونحن سوية
    Kek yapmak ister misin, sonra da belki alışverişe gideriz? Open Subtitles هل تريدين ان نصنع الكعك ثم نذهب للتسوق للأبد ؟
    Erkekler "Buna mecbur muyum?" havasında kızlar da "Hadi, alışverişe." havasında olsun. Open Subtitles و يتصور الرجال و كأنهم أقوياء و الفتيات و كأنهم ذاهبات للتسوق
    Kimsenin birlikte alışverişe gitmediği mutsuz bir tümör. Amy, tümör değilsin sen. Open Subtitles تمثل ذلك الورم الصغير البائس الذي لا يريد أحد أن يصطحبه للتسوق
    Söylesene, evlendikten sonra, beni haftada iki kez alışverişe götürecek misin? Open Subtitles قل لي, هل ستأخذني للتسوق مرتين في الآسبوع بعد أن نتزوج؟
    Ve senden hoşlandığıma karar verdiğime göre, seni alışverişe götüreceğim. Open Subtitles و منذ أن قررت أنك تعجبيني . فأنا سأخذك للتسوق
    Bu hafta işler aşırı yoğundu, alışverişe çıkacak vaktim olmadı. Open Subtitles لقد كان أسبوع حافل بالعمل ولم يتسنَ لي وقت للتسوق
    Gerçekten Şükran Günü'nden önceki gece alışverişe gitmek mi istiyorsun? Open Subtitles هل ترغبين فعلا في الذهاب للتسوق الليلة السابقة لعيد الشكر؟
    alışverişe bu şekilde gitmek hiç de ... kolay değil benim için. Open Subtitles إنه ليس من السهل على أن أذهب للتسوق في هذه الملابس وحدي
    Ya da Beverly Hills'te brunch yedikten sonra yüzük almak için alışverişe çıkabiliriz. Open Subtitles أو يمكن أن نذهب إلى بيفرلي هيلز ويكون الغداء، عصابة التسوق والذهاب معا.
    Ama kadınlar yine de her gün alışverişe çıkmak durumundaydılar ama çıkmadılar, çünkü elektrik bize buzdolabını getirdi. TED ولكن كان لا يزال على النساء التسوق كل يوم, ولكن لم يكن عليهم فعل ذلك, لأن الكهرباء جلبت لنا الثلاجة الكهربائية.
    Hey, kim alışverişe gidip gelecek ayın birikmişlerini harcamak ister? Open Subtitles من يريد الذهاب للتسوّق و يخرّب ميزانيّة الشهر القادم ؟
    Her neyse, bunaldığım zaman, alışverişe gitmekten her daim zevk almışımdır. Open Subtitles على أية حال، عندما ينتابني الاكتئاب، فأنا أحب دائمًا أن أتسوق
    - Evde oturduk. - alışverişe çıktık. İnternetten pantolon aldık. Open Subtitles نتسوق على الإنترنت في المنزل لأجل البناطيل كلانا يحتاج لبناطيل
    alışverişe gidip okulla ilgili malzemeler, elbiseler almalıyız. Open Subtitles يجب أن نذهب للتبضع من أجل المؤن و الملابس
    Daha bir kaç gün önce görüşmüştük. alışverişe gitmeyi planlamıştık. Open Subtitles لقد رأيتها منذ بضعة أيام تحدثنا بشأن الذهاب لمركز التسوّق
    Olmaz, Dena. Bugün seninle alışverişe çıkamam. Open Subtitles لا, دينا لا استطيع الذهاب لتسوق معك اليوم
    alışverişe gittim. Rahatla, bir kek ye. - Kapa çeneni! Open Subtitles تتسوق, فقط استرخ وتناول كعكة اخرس يا روس
    Morali çok bozuktu, çünkü düğüne gitmek zorundaydı bu yüzden takım elbise konusunda yardımcı olmak için, onunla alışverişe gittim. Open Subtitles ذهبت معه للسوق و ساعدته ليشتري بدلة
    Onu çocukların ve başka şeylerin olduğu bir alışverişe merkezine götürsem daha anlamlı olurdu. Open Subtitles سيكون معقولا اكثر لو اخذته للمتجر. سواء كان هناك اطفال او لا.
    -Evet..alışverişe çıkılmış.. ..basında birden ilgi görecek biri olmak gibi. Open Subtitles نعم احب عندما تتسوقين , وتحضرين اشياء تجعل المكان اقل بساطة
    Gerçek bir dost gibi beni alışverişe götüreceğine, tatlı arkaya kalanları mı kakalıyorsun bana? Open Subtitles أنت تعطيني بعض البقايا المتعرّقة بدلا من أن تأخذيني أتسوّق كصديقة حقيقية؟
    Tony aynı Tony ama Londra'da, yürüyüşe, alışverişe gidiyor bu sabah, yatakta kalıp 1 1 'e kadar gazete okudum, ona göre bu büyük zaman kaybıydı. Open Subtitles حسنا ، هكذا هو (توني) بالفعل لكن في (لندن) يأكل يمشي ، يتسوق هذا الصباح بقينا في السرير حتى الساعة 11 نقراء الصحف
    Evet, biliyorum. Ayakkabı almak için alışverişe çıkabiliriz. Open Subtitles أجل، أتعلم، يمكننا أن نتسوّق في سوق الأحذية.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد