Hayır hayır, öyle bir şey değil. Ondan aldığınız plastik şey bana gerekiyor. | Open Subtitles | لا لا الأمر ليس كذلك أنني فقط اريد العلبة البلاستيكية التي أخذتها منه |
Benim laboratuvarda aldığım beyaz hap ile sizin aldığınız tamamen aynı şeyler. | Open Subtitles | الحبة البيضاء التي أخذتها في المختبر هي نفس الحبوب التي تتعاطينها تماماً |
Bu akşam aldığınız o para oğlum için çok önemli. | Open Subtitles | هذه العملة التي إشتريتها أنت تعني كثيرًا له |
Şimdi size önerim, araçtan aldığınız eşyaları derhal yerine koymanız. | Open Subtitles | الآن، أطلب منـك إعادة كل ما أخذته من السيارة لمكانه |
Peki, bana danışmadan John ile beraber bankadan aldığınız iş kredisinden neden bahsetmedin? | Open Subtitles | يمكنهم جميعا أن يكونوا أغبياء و.. لماذا أخبرت أمي عن قرض العمل الذي أنت و جون أخذتموه .. |
Marketten aldığınız kaplumbağalar gibi davranamazsınız ve unutun bunu. | Open Subtitles | لا تستيطعوا ان تعاملوها كسلحفاة حصلتم عليها من المتجر الصيني و من ثم تتناسوها |
Veya öncülerden aldığınız bilginin daha geniş alıcı kitlesine yardım etmek için gerçekten oldukça hızlı bir şekilde yayılacağına dair görüşünüz var mı? | TED | أو هل عندك تصورٌ بأن المعرفة التي حصلت عليها من الرُّواد يمكن فعلاً أن تنتشر بسرعة لتساعد مجموعةٍ أوسع من المُتَلقين؟ |
Benim daha iyi bir sorum var benden aldığınız parayı ne zaman geri vereceksiniz? | Open Subtitles | أتعرف ماذا؟ ها هو السؤال الأفضل متى تُعيد الـ 100 ألف دولار التي أخذتها مني؟ |
Halkımdan aldığınız 20 milyon hakkında konuşmamız gerek. | Open Subtitles | يجب أن نتحدث عن الـ20 مليون التي أخذتها من شعبي |
Sizin aldığınız başka bir ifade, üç hafta sonra, 25 Ocak'ta. | Open Subtitles | هُنا إفادة آخرى أنت أخذتها بعد ثلاثة أسابيع في الـ 25 من يناير. |
Beni yeni satın aldığınız bir kadın gibi düşünün. | Open Subtitles | انت فكر بشأنني كإمرأة أنت توا إشتريتها |
Beth ile birlikte aldığınız bir daire var. | Open Subtitles | أتعلم الشقه التي إشتريتها أنت و " بيث " ؟ |
Satın aldığınız şu şirketten bahsediyordun ya böbürlenmeye değerdi. | Open Subtitles | عندما تبدأ بالحديث عن عن شركة كريمات البشرة كليرسيل التي إشتريتها... الآن كان هذا امر كنت أتباهى فيه نوعاً ما |
Üst yönetimden aldığınız cevaptan bahsedelim. | Open Subtitles | دعنى أتحدث إليك عن رد الفعل الذي أخذته من موظفين بالإدارة العليا |
Uyluklarından aldığınız toniğin gümüş çözeltisi olabileceğini düşündünüz mü? | Open Subtitles | المنشط الذي أخذته من فخذيها هل تساءلت ان كان نوع من السائل الفضي؟ |
Yani kan delili suç laboratuvarına göndermek için aldığınız örnek kayıp mı oldu? | Open Subtitles | -تقصد أن دليل الدم الذي أخذته لغرض إرساله للمختبر الجنائي قد فُقِد وحسب؟ |
aldığınız her şeyin laboratuvara gönderilmesi gerek. | Open Subtitles | نحتاج لأنّ يُرسل أيّ شيء أخذتموه إلى المختبر. |
Bu gerçekleştiğinde de, anlaşmayı bozacağım ve paranız doğruca ortaklara, onu aldığınız insanlara gidecek. | Open Subtitles | وعندما يحدث ذلك، ألغي الصفقة ويعود المال إلى الشركاء الذين أخذتموه منهم |
İşte buradalar. Ve aldığınız en iyi teklif bu. | Open Subtitles | إنهم جاءوا إلى هنا وهذا أفضل عرض حصلتم عليه. |
Anladığım kadarıyla, Hoke'un bilgisayarından aldığınız verileri henüz | Open Subtitles | أنا أفهم أنك لم تحول البيانات التي حصلت عليها من جهاز الكمبيوتر لهوك |
Oldukça cömert bir yüzde tutturdunuz ve bunu aldığınız için şanslısınız. | Open Subtitles | تحصل على نسبة جيدة.انت محظوظ لحصولك على هذا |
Hayal ettiğiniz alternatif seçimlerinizden pişmanlık duymanıza neden olur ve bu pişmanlık yaptığınız seçimden aldığınız tatminin değerini azaltır, bu iyi bir seçim olsa dahi. | TED | والذي يحدث أنه هذا البديل المتخيل يدفعك للندم على القرار الذي اتخذته، وهذا الندم يُطرح من حصيلة رضاك عن قرارك، حتى وإن كان قرارا جيداً. |
- Erteleme tuşu! Bu sabah aldığınız ilk karar neydi? | TED | ما هو القرار الأول الذي اتخذته هذا الصباح؟ |
Noelde aldığınız en İyi hediye neydi? | Open Subtitles | ماذا كانت أفضل هديّة عيّد ميلاد حصلتما عليها؟ |