Tam da o zamanlarda, Birleşik Krallık'tan gelen genç bir ünivesite mezunu olan Alexander McLean ile tanıştım. | TED | وفي خلال ذلك الوقت تقريباً، قابلت خريجاً شاباً من المملكة المتحدة، يُدعى أليكساندر ماكلين. |
Kane, New Jersey, Trenton'da şarkıcı olan Susan Alexander ile evlendi. | Open Subtitles | تزوج كين سوسان أليكساندر مغنية في تاون هول في ترينتون في نيوجيرسي |
Rusya'nın yeni başkanı, Alexander Nemerov... az önce Birleşik Devletleri hedef gösterdi. | Open Subtitles | حيث أن اللرئيس الروسى الجديد ألكساندر نيميروف قد بدأ لتوه مخاطبة الأمة |
Sanırım, yetkiliniz General Keith Alexander, böyle bir affın diğerleri için kötü bir örnek olacağını söyledi: dolayısıyla, yasaları çiğneyen biriyle bir uzlaşma yapamayabilirsiniz. | TED | اعتقد ان مديرك, جنرال كيث الكساندر, قال ان ذلك سيكون مثالا سيئا للاخرين, لا يمكنك التفاوض مع شخص كسر القوانين. |
Aslında penisilini keşfeden Alexander Fleming tarafından bu durum tahmin edilmişti. | TED | في الحقيقة، توقع هذا الأمر الكسندر فيلمينج، الرجل الذي اكتشف البنسيلن |
Bu laboratuvar, bulaşıcı bakteri özelliklerini inceleyen İskoç bilim insanı Alexander Fleming'e ait. | TED | ينتمي هذا المختبر إلى أليكسندر فلمنغ، وهو عالم إسكتلندي يدرس خصائص البكتيريا المعدية. |
Sen, Alexander Luthor, Lana Lang'i kutsal evlilik bağı ile karılığa kabul ediyor musun? | Open Subtitles | هل انت ,اليكساندر لوثر.. تقبل لانا لانج كزوجه بقوه الزواج المقدس |
Hayatında bir kere operada şarkı söylemiş ikinci karısı Susan Alexander için, | Open Subtitles | للزوجة رقم اثنين ذات يوم في اوبرا كانت سوسان أليكساندر تغني لقد بنا كين دار الاوبرا في تشيكاغو |
Yazan Alexander MISHARIN ve Andrei TARKOVSKY | Open Subtitles | كُتِبَ بواسطة: أليكساندر ميشارين و آندريا تاركوفسكى |
Alexander Revelle, cinayete tanık olmam için, beni bu eve getirdi. | Open Subtitles | "أليكساندر ريفيل " أوقع بي في هذا المنزل لكي أشهد الجريمة |
Broussard'ın hücresinin kilit adamı olan Alexander Quayle'i tarafımıza çekmek için beraber çalışmıştınız. | Open Subtitles | تم تكليفكما أنتما الأثنان في مهمة إحضار ألكساندر كويل المفتاح الرئيسي لخلية بروسارد |
Yıl 1876,yer Boston. İşte Thomas Watson ile telefonun icadı üzerinde çalışan Alexander Graham Bell. | TED | إنه في عام 1876 في بوستن, وهذا هو ألكساندر غراهام بيل الذي كان يعمل مع تومس واتسون في إختراع التلفون. |
Kardeşim Alexander bu olaydan ciddi şekilde etkilendi, ki ne yapacağımızı bilmiyoruz. | Open Subtitles | أَخّي ألكساندر حزين جدا ولَمْ نَعْرفْ ماذا نفعل |
Makedonyalılar yine yürüyüşe geçtiler kurt Philip ve eniği Alexander. | Open Subtitles | ثانية يتحرك المقدونيون والذئب فيليب وولده الكساندر |
Alexander Pope'nin Trevor Rosenthal biygrafisi.İkinci baskısı. | Open Subtitles | تريفور روسنثل سيرة حياة الكساندر بوب المجلد الثاني |
Diğer iki kurşun ise Alexander ateş etmeden New York polis memuru Ty Lopez'in silahından çıktı. | Open Subtitles | الرصاصتين التاليتين طاشتا بعيدا بسلام قبل أن يسقط الكساندر برصاص ضابط حقيقي من شرطة نيويورك.. تاي لوبيز |
Ayrıca bana Alexander tekniği sertifikası aldığını söyledi ki hayatımda bu kadar geyce bir şey daha duymadım ben. | Open Subtitles | لقد أخبرني للتو أنه سيحصل على شهادة الكسندر التقنية وهو فعلاً الشيء الأكثر شذوذا قد سمعته في حياتي كلها |
Yani Alexander Vogel cinayeti hakkında hiçbir şey bilmiyor musun? | Open Subtitles | إذاً أنت لا تعلم أي شيئ حول جريمة قتل الكسندر فوغيل؟ |
O gece, Alexander Charlotte'la bir daha görüşmemeye ve bir terapistle görüşmeye karar verdi. | Open Subtitles | في تلك الليلة، وقرر الكسندر إلى التوقف عن رؤية شارلوت والبدء في رؤية المعالج. |
Üç ay sonra, Alexander McQueen'in defilesine çıktım ilk kez, dişbudak ağacından elle yontulmuş bir çift bacakla. | TED | بعد ذلك بثلاثة أشهر, قمت بأول عرض أزياء لي للمصممة أليكسندر مكوين مرتدية أرجل خشبية منحوتة باليد مصنوعة من رماد صلب |
Bay Leopold Kessler, Bay Alexander Harris. | Open Subtitles | ، السيد ليوبولد كيسلر السيد أليكسندر هاريس |
Sen, Lana Lang, Alexander Luthor'ı kutsal evlilik bağı ile ...kocalığa kabul ediyor musun? | Open Subtitles | وانتي لانا لانج اتقبلي اليكساندر لوثر زوجا لكي بقوه الزواج المقدس? |
Bu kesinlikle Alexander Woollcott'un "Roma Yanarken" adlı kitabı ile yakından ilgiliydi. | Open Subtitles | كذلك تم الكتابة عنها فى كتاب اليكسندر وولكوت بعنوان اثناء احتراق روما |
Ama biliyoruz ki insandır insanın asıl bileceği, Alexander Pope’tan ödünç alalım. | TED | لكن أكثر الدراسات ملائمة هي دراسة الإنسان نفسه. كما قال ألكسندر بوب. |
Bu saray da yanmalı, tüm dünya için kutsal savaşın bitişinin bir simgesi olmalı artık Pers İmparatorluğu'nun kalmadığının, Alexander'ın, Yunanistan'ın öcünü alışının simgesi. | Open Subtitles | كما ان هذا القصر يعتبر رمزا للعالم كله على ان الحرب المقدسة قد انتهت لم يعد هناك وجود للامبراطورية الفارسية لقد انتقم الاسكندر لليونان |
Hayvan doldurucu Max Alexander'ın ölümünü araştırıyoruz. | Open Subtitles | نحن هنا للتحقيق في مقتل ماكس آليكسندر محنط حيوانات محليّ |
Alexander Vogel'in cinayetini de itiraf etmeni öneriyorlar. | Open Subtitles | فهُم يقترحون أن تعترفَ أيضاً بجريمة أليكساندَر فوغيل |
Geçen gece Alexander Drive'daki bir binada korkunç bir patlamada, iki insan öldü. | Open Subtitles | إنفجار ناري إنطلق من خلال هذه الشقة بمبنى في جادة أليكزاندر في ساعة متأخرة من ليلة أمس قتل شخصين فيه |
Burayla gurur duymanıza şaşmamak gerek, Sör Alexander. | Open Subtitles | لا عجب إنك فخوراً بها أيها السير (إلكسندر) |
Alexander'ın çarpık ve aşırı sigara içmekten lekeli dişleri vardı. Yaptırdım. | Open Subtitles | كان لألكسندر أسنان مائلة ومبقعة من أثر التدخين الزائد. |
Ve Alexander düşündü: "Neden hiçbir şey yapmadan burda oturuyor? | TED | وفكر الإسكندر لماذا يجلس هكذا، لا يفعل شيئا؟ |