Merdivenlerin büyük bir girişe işaret verdiğini düşünün ve o anın yıldızı olduklarını. | TED | فكّر في كيفية إشارة السلالم إلى مدخل كبير وكان هناك نجم تلك اللحظة. |
Size o anı göstereceğim ve o anın bütün içyüzünü. | TED | سوف اريكم تلك اللحظة و كل المشاهد من تلك اللحظة. |
Sayın yargıç, adil olmaya çalıştığınızı fark ettim ve ben...ben o anın heyecanıyla söylenen sözler için çok üzgünüm. | Open Subtitles | إننى أدرك أن سيادتك تحاول أن تكون عادلاً إننى آسف جداً على أى ملحوظات لقد كانت وليدة اللحظة الحارة |
Onlar anın içinde eğleniyorlar ve kumla oynamaya devam ediyorlar. | TED | يستمتعون باللحظة ويستمرون باللعب في الرمل. |
Geri döndüğüm için çok mutluyum bu anın içine etmek istemem. | Open Subtitles | كنت سعيداً لعودتى حتى إنى لا أتحمل أن أفسد تلك اللحظه |
Beni anlamalısın, küçük bir kız olduğumdan beri bu anın hayalini kuruyorum. | Open Subtitles | أترى، أنت تفهم أنني حلمت بهذه اللحظة منذ أن كنت طفلة صغيرة |
Oğlu için o anın bir parçası olamamak onu üzmüştü. | Open Subtitles | وشعر بالحزن بأنهُ لم يكن جزءاً من تلك اللحظة لإبنه |
Çok uzun süredir bu anın hayalini kuruyordum... kendi yatağımda yatmanın. | Open Subtitles | لقد كنت أحلم بتلك اللحظة منذ وقت طويل النوم في سريري |
Konuşmam için hazırlanırken, hayatım üzerine düşünüyor ve yolculuğumun başladığını anın tam olarak ne zaman olduğunu anlamaya çalışıyordum. | TED | أثناء تحضيري لمحادثتي كنت أفكّر بحياتي وأحاول معرفة أين بالضبط كانت اللحظة التي بدأت فيها رحلتي. |
Ama tabii ki gözleri bulanıktı ve anın büyüsü kaçmıştı. | TED | لكن بالطبع كانت عيناه ملتصقتان بالهاثف، و ماتت اللحظة. |
Ve ben, Amerika'daki silah terörünü durdurma hareketi için, o anın burası olduğunu söylemek için buradayım. | TED | وأنا هنا لأقول أن الحراك لإنهاء عنف الأسلحة النارية في أمريكا، يبدأ من هذه اللحظة. |
hadi bakalım. Bunun için müziğe ihtiyacım yok. Bir anın içinde zamandan bahsetmek. | TED | لا احتاج موسيقى لفعلها. الحديث عن الوقت في اللحظة |
Bu eşsiz, tarihi anın iniş çıkışları duygusal bir heyecan treni gibi pek çoğumuzu hissizleştirdi. | TED | من المفهوم أن معمعة هذه اللحظة المميزة تشعر وكأنها زلزال عاطفي جعل العديد منا يشعر بالخدر. |
Hayatlarındaki bu anın unutulmaması gerektiğinin farkına vardım. | TED | و قررت أن هذه اللحظة من حياتهم لا يجب نسيانها |
O zamanlar, o anın hayatımın akışını değiştireceğini, yetişkin olmak, kadın olmak ve gerçekten mutlu olmak hakkında bildiğimi sandığım her şeyi değiştireceğini bilmiyordum. | TED | لم أعي ذلك حينها، لكن تلك اللحظة ستغير مجرى حياتي وستستمر في تغيير كل شيء حسبت أنني أعرفه حول كوني بالغة، امرأة وحقاً سعيدة. |
Son üç aydır defalarca... kaçınılmaz bu anın vicdan azabını yaşadım. | Open Subtitles | كان هُناك أوقات جيدة فى الثلاث الشهور الأخيرة . عندما ندمت على هذه اللحظة |
O anın heyecanı içinde aklıma sadece bu geldi. | Open Subtitles | هذا كل ما استطعت ان افكر به في اللحظة الحرحة |
anın tadını çıkarın, beyler. anın tadını çıkarın. | Open Subtitles | إستمتعوا باللحظة أيها السادة إستمتعوا باللحظة |
Onu yatağa attığım andan beri bu anın gelmesini bekliyordun. | Open Subtitles | كنت تنتظر هذه اللحظه منذ اللحظه التي نمت فيها معها |
Şarabına nitrojen karıştırdığı anın hatırası o kadar korkutucu değil sanırım. | Open Subtitles | ذكرى زوجها و هو يموت بين ذراعيها أظن أن ذكرى تسميم |
Bu senin anın, onun değil. | Open Subtitles | هذه ستكون لحظتك المؤثرة لن تكون لها ستكونين بخير |
Yaşadığın her anın sana benim bir lütfum olduğunu hatırlatsın. | Open Subtitles | ستذكرك بأن كل لحظة في حياتك هي هبة اعطيتها لك |
Onlar yaşamlarında daima bu değerli anın izlerini taşıyan insanlardır. | Open Subtitles | أولئك الناسَ الذين دائماً لَهُم تلك اللحظةِ الدقيقةِ التي خَتمَت على حياتِهم |
Herşeyi planlıyorsun. Her anın zevkini çıkartıyorsun. | Open Subtitles | كيف تخطط لكل شيء لا تسرع في لحظاتك أبداَ |