Öyle olmalıydı, Chris. Çünkü hiç bir anlamı yoktu. | Open Subtitles | لأن هذا كان ممكنا كريس لأن هذا لم يعني الكثير |
Tamam, belki öyleydi, ama bir anlamı yoktu. | Open Subtitles | حسناً , ربما كان كذلك لكنه لم يعني أي شىء |
Bir anlamı yoktu ve sadece bir saniye sürdü ve bundan çok rahatsızım. | Open Subtitles | لم تعني شيئاً و دامت لثواني و أنا أشمئز من الأمر |
Kızlar sana anlatıp anlatmamamda kararsızdılar çünkü sadece bir öpücüktü ve hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | و الفتيات لم يعرفن إن كان علي أن أخبرك لأنها كانت مجرد قبلة و لم تعني شيئا |
Senin için hiçbir anlamı yoktu ve sen de onun için hiçbir lanet anlam ifade etmiyordun. | Open Subtitles | لم تكن تعني لكِ أي شيء وأنت لم تعن أي شيء لها أنا لم أعتقد أنكِ ستهتمين |
Evet, bak ne diyeceğim? Oldu bir kere ama unutmaya çalışalım, tamam mı? Çünkü hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | لقد حدثت بالرغم من ذلك, لنحاول فقط أن ننسى بشأنها, إنها لا تعني شيئاً. |
Tüm bunların hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | كل هذا لم يكن يعني شيئاً |
Kendini aptal gibi hissetmen için bir sebep yok. Bir anlamı yoktu diyorum. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لتشعرى بالغباء ما حدث لا يعنى أى شىء |
- Değil mi, tatlım? - Evet ama bir anlamı yoktu. | Open Subtitles | ــ أجل عزيزي ــ لكن ذلك لم يعني شيئاً |
Sadece kısa bir süre için. Hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | كان ذلك لفترة قصيرة جداً لم يعني شيئاً |
Başka hiçbir şeyin... anlamı yoktu. | Open Subtitles | بأن أي شيء آخر لم يعني لي شيئاً |
Ama gerçekte... bunun hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | . . لكن الحقيقة هي أنه لم يعني شيئاً |
Hiçbir şey hissetmiyorum çünkü hiçbir anlamı yoktu. Nerelerdeydin? Bütün hafta sonu seni aradım. | Open Subtitles | لأنه لم يعني لي أي شيء أين كنتي ؟ |
Evet, gördüm ama hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | حسناً ، أجل ، حدث ، لكن لم يعني أي شيء |
Çünkü hiçbir anlamı yoktu! Evlenmeden önce ekinlerini ekiyordu o kadar. Seni seviyor, bunu biliyorsun. | Open Subtitles | لأنها لم تعني أي شيء ، لقد كان يعبث قبل الزواج ، إنه يحبك ، أنتِ تعرفين هذا |
Tek bir geceydi. Hiç anlamı yoktu. | Open Subtitles | كلا كانت ليلة واخدة لم تعني شيئاَ |
Ama hiç bir anlamı yoktu ve devamı da yok. | Open Subtitles | ولكنها لم تعني شيء ويجب أن تتخطّى ذلك |
Senin için hiçbir anlamı yoktu ve sen de onun için hiçbir lanet anlam ifade etmiyordun. | Open Subtitles | لم تكن تعني لكِ أي شيء وأنت لم تعن أي شيء لها أنا لم أعتقد أنكِ ستهتمين |
Kes sesini Michael. Aptalca bir hata yaptım. Bir anlamı yoktu. | Open Subtitles | أغلق فمك (مايكل) ، قمت بزلة غبية لم تكن تعني شيء |
Yani burada sakince geçirdiğimiz zamanların senin için hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | أعتقد أن لحظات الصمت في الأحداث الرياضية لا تعني شيئاً |
Deli gibi sarhoştum. Yemin ederim özel bir anlamı yoktu. | Open Subtitles | كنت ثمل للغاية لكن أقسم أنها لا تعني شيء |
Bir anlamı yoktu. | Open Subtitles | لم يكن يعني شيئاً |
Bir anlamı... tatlım, bir anlamı yoktu. Seni seviyorum. | Open Subtitles | لا يعنى هذا الأمر لا يعنى هذا , أنا أحبك |
Sadece bir bölü iki kerelik bir şeydi, hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | كان أمراً حدث مرّة وتكرّر مرّة ثانية لم يعنِ لي شيئاً |
Hiçbir anlamı yoktu, sadece seksti. | Open Subtitles | ما حدث لم يعنى أي شئ لقد كان الامر حول الجنس فقط |
Ama dediğim gibi. Hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | و لكنى عنيت ما قلت ، فهى لم تعنى أى شئ |
Bir anlamı yoktu. | Open Subtitles | أنا لا أرى نقطة مهمة |