Dereje Simienlerde yaşıyor çünkü ataları yüzyıllar önce buraya sığınmışlar. | Open Subtitles | .لانَّ أسلافه طلبوا المأوئ هنا قبل عِدَّة قرون |
Tüm kemiklerini, ataları ve evlatlarının yanında dinleneceği derinlere çek. | Open Subtitles | وخذ عظامه إلى الأعماق لترتاح بجوار أسلافه وأولاده |
Ama çok eski ataları Galapagos sahilinden atlamadan önce kara hayvanıydılar. | Open Subtitles | لكن عندما أسلافهم غسلوا بعيداً على اليابسة في فالاباغوس هم كانوا حيوانات أرض |
İmparatorumuz Celaleddin Muhammed de ataları gibi gerçek bir gazidir. | Open Subtitles | ومثل بقية أجداده إن ملكنا جلال الدين استحق لقب الغازي |
Bu tarlalar eskiden olduğu gibi şimdi de ataları gibi bu vadide yaşayan ve yüzyıllar önce evcilleştirilmiş su sığırlarıyla sürülmektedirler. | Open Subtitles | و مازالت تزرع كما هي بإستخدام الثيران المائية المروضة أجداد الثيران ولدوا في هذا الوادي |
İlk meydana çıktıklarından beri, bitkiler ve onların ataları gezegenimizi tamamıyla değiştirdiler. | Open Subtitles | منذ ظهورها للمرة الأولى، النّباتات و أجدادهم قد طوّروا كوكبنا. |
Bunları paramparça ederek tırnaklarını mükemmel hâle getiriyor. Çünkü ataları da hayatta kalmak için aynısını yaptı. | TED | هي تقطع تلك الأشياء من أجل أن تحافظ على مخالبها حادة، لأن هذا بالضبط مافعله أسلافها من أجل استمرار النسل. |
Bundan sonra onların rehberi sadece Yagahl'ın ataları olacaktı. | Open Subtitles | الأن فقط بركة الأجداد هي من تستطيع أن ترشدهم في طريقهم |
ataları diye erir. Senin o erken küçük beyin. | Open Subtitles | تحاشيًا لحرق السالفين عقلك الفذّ السابق لأوانه. |
Son bir grup daha var ki, Indus halkının, bugün Güney Hindistan'da yaşayan insanların ataları olduğu kanısındalar. | TED | هناك مجموعة من الناس يعتقدون أن الشعب الاندوس كانوا أسلاف الناس الذين يعيشون في جنوب الهند اليوم. |
Öncelikle ataları Dünya'yı öylesine değiştirdi ki evrim geçirmemizi mümkün kıldı, ayrıca genetik kodunda genetik bir harita gizli; fosil yakıtlarına olan bağlılığımızı azaltma konusunda yollar gösterebilir. | TED | وذلك لسبب واحد، أن أسلافه غيروا كوكب الأرض بطرق جعلت من الممكن لنا أن نتطور، وأخفوا في شفرتهم الوراثية مخطَّطًا من الممكن أن يُلهم أساليبًا لتقليل اعتمادنا على الوقود الأحفوري. |
Tıpkı ondan önceki ataları gibi bu küçük kasabayı yukarıdan izler ve kendi bildiği yoldan giderdi. | Open Subtitles | ،كما فعل أسلافه ...يعتني بالقرية الصغيرة محتذياً بنفسه كمثل أعلى |
ataları gibi eski aile kurallarıyla yaşıyordu. | Open Subtitles | مثل أسلافه عاش بنظام العائلة القديم |
Sürüngen ataları gibi, kuşların yumurtaları da su geçirmez. | Open Subtitles | مثل أسلافهم من الزواحف، تضع الطيور بيضاً مانعاً للماء. |
ataları gündüz avcılarıydı, ...ancak alaca karanlıkta yiyecek aradıklarında daha az rekabet olduğunu keşfettiler. | Open Subtitles | كان أسلافهم صيادون نهاريون، لكنهم وجدوا بأن هنالك منافسة أقل إن سعوا وراء الطعام غسقاً. |
Onların ataları da Afrika'dan sürüldüler. | Open Subtitles | أسلافهم أيضاً سُحبوا من إفريقيا، وكـ الليمور |
ataları tarafından geliştirilen sistemi kullanarak, suyun her çiftliğe ulaşmasını sağlıyor. | Open Subtitles | إنه يتحكم في سريان الماء لكل مزرعة مستخدما نظاما اخترعه أجداده |
Bir çok konuda yanıldı, ama kararlarını, ataları gibi verirdi. | Open Subtitles | لقدكانمخطئاًفيأموراًكثيره ... لكنه جعل قراراته متفقه ... مع منهج أجداده. |
Bu küçüğün ataları, milyonlarca yıldır... böyle ormanlarda yaşadı. | Open Subtitles | أجداد هذا الصغير عاشوا في الغابات مثل هذه لملايين السنين. |
Sonunda korkunç şeyler yaptıklarını biliyorum ama burayı ataları yaptı. | Open Subtitles | فأنا أعلمُ أنهم قاموا بأشياء فظيعة في نهايتهم ولكن أجدادهم بنوا هذا |
Köpekler, ataları olan kurtların aşırı sahiplenici tavırlarını gösteriyorlar. | Open Subtitles | تُظهر كلابهم امتلاكها لطباع أسلافها من الذئاب. |
ataları, bunlar gibi içi oyulmuş ağaç gövdeleri içinde kürek çekerek mi geçtiler. | Open Subtitles | سواء أبحر الأجداد في جذوع أشجار مفرغة مثل هذه |
Lütfen ataları bilgilendir. Benim için zaman kaybılar. | Open Subtitles | رجاء أخبري السالفين أنهم أهدروا وقتي إهدار عظيمًا. |
İskitlilerin ataları yayı icat etti ve ata binen ilk insanlardı. | TED | أسلاف السكوثيون كانوا أول من امتطى الخيل، وهم من اخترعوا القوس ذا الحدبتين. |
Bir çoğumuzun ataları, bu sıçanları yok etmek uğruna kan döktü. | Open Subtitles | كثير من دماء أجدادنا تم سفكها للقضاء على هذه الهوام الحقيرة |
Buradaki Lisu halkı onları kendi ataları olarak görür ve onlara dağların vahşi insanları derler. | Open Subtitles | الشعب المحلي توجد بهم صفات اجدادهم , يلقبونهم رجال الجبال البرية. |
ataları etkileyecek ve en üst rafta önemliler arasında bir yer edinecektim. | Open Subtitles | هذا القرب لارضاء الجدود و أصل الى أعلى مرتبة |
Tıpkı ataları gibi o da bir canavara dönüşecek. | Open Subtitles | لسوف يتحول الى وحش كمِثل آبائه |
Onlar dünün ve bugünün tüm bitki türlerinin yaşayan ataları. | Open Subtitles | انها السلف الحيوي لجميع أنواع النباتات الماضية والحاضرة |
ataları kanca beni. Bazı oldukça bükülmüş büyü yapıyor ve ı bunun bir parçası olmak istemiyorum, | Open Subtitles | "السالفون أقحموني في تنفيذ سحرٍ ملتوٍ جدًّا، ولا أودّ الضلوع فيه" |