(gagalı memeli) Bu hayvanlar Avustralya'dan Avrupa'ya ilk getirildiklerinde 18. | Open Subtitles | عندما وصلت نماذج من هذا الكائن إلى أوروبا من أستراليا، |
Sınır üzerinden aşırı derecede silahın Orta Asya'da Avrupa'ya Taşındığından şüpheleniyorduk. | Open Subtitles | نشتبه بوجود مخابئ كبيرة للأسلحة تنتقل من آسيا الوسطى إلى أوروبا |
İlaçlar beni iyileştirene kadar, Avrupa'ya gideceğim gün içinde yetenek avcıIığı yapacağım ve gece de kendimi yatağa kelepçeleyeceğim. | Open Subtitles | لحين أن تقوم بتصليحها الأدوية سأذهب إلى أوروبا سأقوم بالأستطلاع خلال النهار و في الليل سأقوم بتكبيل نفسي بالسرير |
Peki neden yarasa dışkısını dünyanın öbür ucundan Avrupa'ya getiriyoruz? | Open Subtitles | ولماذا نحن نسوق براز الخفاش الى اوروبا بعيدا عن العالم؟ |
Avrupa'ya git. Sonuç olarak çocukları uluslararası bir okula yerleştirebiliriz. | Open Subtitles | نذهب الى أوروبا يمكننا أن نضع الأولاد فى مدرسه عالميه |
Eğer torunum hakkında bir şeyler bilseydim onunla Avrupa'ya asla gitmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أبدا ذهب إلى أوروبا معه كان يعرف عن حفيدي. |
Batı ve Kuzey Afrika'dan Avrupa'ya geçmeye çalışan kuzenlerimin karşılaştığı riskler bunlar. | TED | هذه هي المخاطر التي يواجهها أصدقائي من شمال وغرب أفريقيا أثناء محاولتهم العبور إلى أوروبا. |
Yaklaşık yarım milyonu bu yıla kadar Akdeniz üzerinden Avrupa'ya geçmiş bulunmakta, ve kabaca 4.000'i Calais'de kalmaktalar. | TED | هذه السنة، حوالي نصف مليون شخص قد عبر البحر الأبيض المتوسط إلى أوروبا حتى الآن، وتقريبا 4000 منهم مقيمون بكاليه. |
Lale, Avrupa'ya Doğu'dan hareket eden ticaret gemileriyle getirilmişti. | TED | كانت التوليب تأتي إلى أوروبا عبر حركة التجارة وتستورد من الشرق. |
Bu yayılım, Flemenk tüccarların Avrupa'ya çok miktarda çayı, 1600'lerin başlarında getirmesiyle daha da fazlalaştı. | TED | بدأ ذلك الانتشار جديًا في أوائل القرن 17 عندما أدخل التُجار الهولنديون الشاي بكميات كبيرة إلى أوروبا. |
Hepsi, kârlarını arttırmak için, kendi çaylarını Avrupa'ya önce getirmek için yarışıyordu. | TED | كانت الشركات تتسابق لتكون أول من يحضر الشاي إلى أوروبا لتحقيق أكبر قدر من الأرباح. |
Geçen yıl, yardımımıza muhtaç 1 milyondan fazla insan Avrupa'ya geldi. Bizim cevabımız, açıkçası, içler acısıydı. | TED | في العام الماضي، وصل أكثر من مليون شخص إلى أوروبا في حاجة إلى مساعدتنا، وكان ردنا، بصراحة، مثيراً للشفقة. |
Ancak, bu kadar altının Avrupa'ya nakliyesi oldukça zahmetli ve elverişsizdi. | TED | لكن كان من غير الملائم بالمرة التفكير في شحن هذه الكميات من الذهب إلى أوروبا. |
O, Avrupa'ya varmaya çalışan 3.700 diğer mülteciyle birlikte öldü. | TED | توفي إلى جانب 3700 آخرين ممن كانوا يحاولون الوصول إلى أوروبا. |
Sıklıkla, Avrupa'ya ulaşmak için hayatlarını tehlikeye atıyorlar. | TED | والكثير منهم، يخاطر بحياته ليصل إلى أوروبا. |
Jeff 1980'de liseden mezun olduğum zaman Avrupa'ya çıktığım yolculuğa rehberlik etmişti. | TED | ان جيف هو من قاد رحلتنا الى اوروبا عندما تخرجنا من المدرسة الثانوية في بداية الثمانينات |
Ve bunlar, 19. ve 20 yüzyılın aydınları ya da devlet adamlarıdır. Temel olarak Avrupa'ya bakmış ve imrenilecek birçok şey olduğunu görmüşlerdir. Örneğin, bilim ve teknoloji. | TED | وهؤلاء كانوا من العلماء أو رجال الدولة والسلطة منذ القرن التاسع عشر ولاحقاً في القرن العشرين بدأوا ينظرون الى اوروبا .. بصورة ما يجعلهم يحترمون علومها وتكنولوجيتها |
2006 yılında masterımı tamamladım ve Avrupa'ya gitmek için bir burs buldum. | TED | لقد انتهيت من الدراسات العليا في عام 2006 وحصلت على منحة لكي اعود الى أوروبا |
TWA Avrupa'ya uçuşlara başlıyor. İlk uçuşu ben yapmak istiyorum. | Open Subtitles | تى.دبليو. ايه ستبدأ أولى رحلاتها لأوربا سأقود أول طائرة بنفسى |
Üç milyonun üzerinde insan sınırları geçti ve komşu ülkelere sığınmacı olarak yerleşti ve gördüğünüz üzere sadece küçük bir kısmı Avrupa'ya yerleşti. | TED | أكثر من ثلاثة ملايين شخص قد عبروا الحدود ووجدوا ملجئاً في بلدان الجوار، ونسبة صغيرة كما ترون انتقلت لتعيش في أوروبا. |
Hitler, Avrupa'ya ve sonra da Dünya'ya hükmetme hırsını saklamadı. | Open Subtitles | لم يخف هتلر تطلعاته الساعية ،إلى الهيمنة على أوروبا ومن ثم العالم بأسره |
Yüksekliğini, çıkış açısını ve hızını göz önünde bulundurursak, 35 dakika içinde Avrupa'ya düşecek. | Open Subtitles | استنادا للارتفاع وزاوية الصعود والسرعة سيرتطم بأوربا خلال 35 دقيقة |
Bu duruşmanın, TWA'nın Avrupa'ya uçma kararı aldığı gün başladığını neden söylemiyorsunuz? | Open Subtitles | بسبب قرار تي .دبليو. ايه الطيران لأوروبا بسبب قرار تي .دبليو. ايه |
Ondan bahsediyordu. Biz de Avrupa'ya gidelim. | Open Subtitles | لقد كانت تتحدث عن الأمر وكأنّه شهر عسل ثانٍ |
Almanya, Avrupa'ya saldırmayı sürdürüyor. | Open Subtitles | أدولف هتلر يبني الآلـــة العسكرية الالمانية وهو يدفع أوروبا إلى الحرب |
1664'teki kuyrukluyıldız tüm Avrupa'ya korku salmıştı ve Veba Salgını'yla Büyük Londra Yangını'nın bunu takip etmesiyle birlikte, dehşet tescillenmişe benziyordu. | Open Subtitles | مذنب 1664 أرسل رعشات من الرهبة في أوربا كلها والخوف كان مبرراً حينما تبع المذنب مرض الطاعون والحريق الكبير في لندن |
Mesela Avrupa'ya mı gitse? | Open Subtitles | و يسافر عبر اوروبا ؟ |
Sonra Avrupa'ya geri getiriyorsun. | Open Subtitles | ثم أحضرته مرة أخرى إلى أوروربا .. |
Onlar bir kan testi olmadan Avrupa'ya girmek söyledi. | Open Subtitles | قالوا لايمكننا دخول أروبا من غير فحوصات الدم |