Birinin evine gittiğinde bir saygı göstergesi olarak, Ayakkabılarını buzdolaplarına koyarsın. | Open Subtitles | عندما تذهب الى بيت احدهم تضع حذائك في ثلاجتهم كعلامة احترام |
Vay canına, aykırı memeler, bacım. Büyümeye devam ederlerse Ayakkabılarını bağlaması için birini işe almak zorunda kacaksın. | Open Subtitles | واو، ياله من زوج ثدى أختى، إذا كان لا يزال ينمو أنصحكِ أن توكلى شخصأ ما لربط حبل حذائك |
Şu ışıklı spor Ayakkabılarını giy ki... arabalar seni görebilsin. | Open Subtitles | أريدك أن تنتعل حذاءك الساطع اللون لتتمكن السيارات من رؤيتك |
Demek oluyor ki Ayakkabılarını giyip gitmesi için vakti vardı. | Open Subtitles | ذلك يعني أنه كان لديه الوقت ليرتدي حذائه و يغادر |
Bundan kaçmayı denedi, ne yazık ki striptiz Ayakkabılarını çoktan giymişti. | Open Subtitles | ولذلك قررت الهرب ولسوء الحظ سبق وأن ارتدت حذاء الرقص الثقيل |
14 blok yürüdüğün 1,200 dolarlık Ayakkabılarını bu sayede alıyorsun. | Open Subtitles | أن الأحذية التي سرتِ فيها 14 شارعاً كلفتها 1200 دولار |
Yarış bulup kaydolmalısın, idman planı yapmalısın ve Ayakkabılarını dolabın içinden bulup çıkarmalısın. | TED | تحتاجُ إلى العثور على سباق والتسجيل فيه، ومعرفة خطة التدريب وإخراج أحذيتك من خلف دولابك. |
- Ayakkabılarını çıkart. - Birkaç dakika konuşsak... | Open Subtitles | اخلعي حذائك ربما يمكننا أن نتحدث لبضع دقائق أخرى |
Çinli Ayakkabılarını al ve buradan defol! | Open Subtitles | فلتاخذ حذائك الصيني وتبتعد من هنا يا هذا |
- Ben senin kabanını giydim, sen benim ayakkabılarımı. - Evet Ayakkabılarını giydim ve hep onların içindeydim. içindeydim. | Open Subtitles | أنا ألبس معطفك وأنت تلبس حذائى أنا دائما فى حذائك |
Çabuk ol. Ayakkabılarını ve pantolonunu Gustino'nunkilerle değiştir. Dediğimi yap. | Open Subtitles | بسرعة أخلع حذائك وسروالك بادلها مع جوستينو , أفعل ذلك الأن |
Bu sabah koşu Ayakkabılarını alıp sıvıştığını gördüm. | Open Subtitles | رأيتك تأخذين حذائك هذا الصباح و تتسللين الى الخارج |
Ayakkabılarını çıkar. Babam bu konuda çok titizdir. | Open Subtitles | اخلعي حذاءك أبي صارم جدا اتجاه هذا الأمر |
Hepsine sanki onun Ayakkabılarını parlatmışlar veya taksi çağırmışlar gibi bahşiş dağıtıyordu. | Open Subtitles | و كان يعطيهم بقشيشا لدرجة أن كان منهم من يود أن يقوم بتلميع حذائه أو أن يحضر له سيارة أجرة |
Çimento Kafa'nın Ayakkabılarını incememe izin verin, bakalım bize ne anlatacaklar. | Open Subtitles | دعيني أبحث في حذاء رأس الإسمنت لأعرف إلى أين يقودنا ذلك |
Kimi zaman, elbiselerini paylaştılar, hatta Ayakkabılarını bile. | TED | وتتشاركان أحيانا ذات الملابس وحتى الأحذية |
Gideceğin yere varınca, Ayakkabılarını ve çoraplarını çıkar. | Open Subtitles | بعد أن تصل إلى المكان الذاهب إليه إنزع أحذيتك وجواربك |
Sarah, şuan Ayakkabılarını bağlamayı öğrenmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس من الواجب أن تتعلمي ربطة الحذاء الآن يا سارة |
Tuhaftır ki katılımcılara odaya girmeden önce Ayakkabılarını çıkartmaları söylenene kadar ani bir değişime rastlanmamış. | TED | ومن الغريب تماماً، لم يسجل أي تغيير مباشر لغاية الطلب من المشاركين نزع أحذيتهم قبل دخولهم القاعة. |
Yeri silerken Ayakkabılarını batırıyorsun. | Open Subtitles | وعندما تنظفين الارضية الشمع يقع على حذائكِ |
Ayakkabılarını bile sildirmeye değer görmezken mi? | Open Subtitles | تفكر في أن لا أمسح حذائها لَيسَ أنا الذي أَكْرهُك؛ أنتَ |
Bu sabah Ayakkabılarını temizlemeden bağcıkları çıkarmayı unuttum. | Open Subtitles | لقد نسيت أن أنزع الأربطة قبل تنظيف حذاءه اليوم |
Şu italyan Ayakkabılarını ve pudingini alıp çık git burdan. | Open Subtitles | فقط رجاءً خُذْ كَ أحذية إيطالية قليلاً وحلوكَ وفقط تَخْرجُ. |
Burası en gözde restoranımdır, sebebi de burada Ayakkabılarını çıkarmana izin var. | Open Subtitles | إنه مطعمي المفضل، لأنهم يسمحون لك بخلع حذاؤك |
Bir keresinde Ayakkabılarını öpmemi istemişti. Ben de yaptım. | Open Subtitles | هو عندما طَلبَ مِنْني التَقبيل أحذيته وأنا عَمِلتُ. |
Sana anlamlı gelmez çünkü Ayakkabılarını aynı o devasa pantolonu aldığın yerden alıyorsun. | Open Subtitles | ليس لك , لانك تشتري احذيتك من نفس المكان الذي تشتري منه ملابسك الداخلية العريضة |