İncil'de Kutsal Sandığın geniş bölgeleri yakıp yıkmasından söz edilir. | Open Subtitles | التوراةُ تتكلم عن السفينة التي تُسوّي الجبال وتُخرّبُ كامل المناطق |
Ancak, ortak kararimiz uyarinca... bu bölgeleri... ve bu bölgeyi kapatacagiz. | Open Subtitles | على أية حال, اتفقنا على أن نغطي المناطق هنا والمناطق هنا |
Eğer kapakların erimelerini yavaşlatabilirsem havalandırmayı kullanarak, gazın bulaştığı bölgeleri temizleyebileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنه يمكنني إبطاء تاكل العوازل ويمكنني شفط الغاز من المناطق الملوثة |
Muhtemelen bir moleküler istikrarsızlık belli bölgeleri saydam hale getirmiş. | Open Subtitles | من المحتمل بعض عدم الإستقرار الجزيئي احثت بالناكيد مناطق شفّافة |
Devletlerin şehirler barındırabilecek kadar büyük yeni reform bölgeleri oluşturmalarını teklif ettim ve onlara bir de isim verdim: pilot şehirler. | TED | لذلك اقترحت ان تقوم الحكومات بانشاء من مناطق مستصلحة جديدة كبيرة بما يكفي لتحتضن مدن واعطائها تسمية : مدن الامتياز. |
Bunu da şöyle yapacağım, değişik sıtma seviyeleri olan bölgeleri karşılaştıracağım. | TED | و الطريقة التي سأقوم بها هي سألقي النظر على عدة مناطق توجد فيها الملاريا بمستويات مختلفة |
Bu hafıza ayrıca neresi dost neresi düşman bölgesi bilmeye ek, üreme bölgeleri ve doğum alanlarını da kapsar. | TED | وتمتد هذه الذاكرة أيضًا لتشمل مواقع التزاوج ومناطق الولادة، إضافة إلى معرفة من هم الأصدقاء ومن الأعداء من الجيران. |
Birimleriniz bu bölgeleri çevreleyecek ve kaçıranların yerlerini tesbit edilecek. | Open Subtitles | ستغطي الوحدات الخاصة بك هذه المناطق. وتثليث الخاطفين هنا. صيح؟ |
aktivite boyunca bir hayli indiğini gördük; bunu sizin için özetleyim. Şimdi bunlar beynin çok işlevli bölgeleri. | TED | والذي خف فيه النشاط كثيراً .. سوف الخص لكم هذا ان هذه هي المناطق متعددة المهام في الدماغ |
Tüm genomlarına bakıyor ve nedensel olarak genlere bağlı yoğun aktivite bölgeleri bulmaya çalışıyorlar. | TED | ويدرسون كامل جينوماتهم ، ويحاولون إيجاد المناطق المفعمة بالنشاط والتي هي مرتبطةٌ فعلياً بالجينات. |
O gri bölgede ve gri bölgeleri sevmeyen bir dünyada yaşıyor. | TED | هو منطقة رمادية في عالم لا يحب المناطق الرمادية. |
Moldova'ya ait bu haritada yeşil alanlar okullara yapılan harcamaların az; fakat eğitim çıktılarının iyi olduğu bölgeleri gösterirken kırmızı alanlar tam tersi durumu gösteriyor. | TED | في هذه الخريطة من مولدوفا، يظهر اللون الأخضر تلك المناطق التي لديها إنفاق منخفض على المدارس ولكن نتائج تعليمية جيدة، واللون الأحمر يظهر عكس ذلك. |
Sonra DBS elektrotlarını yerleştirdik ve bir ay veya bir yıl kadar bekledik ve kırmızı bölgeler glikoz kullanımını arttırdığımız bölgeleri gösteriyor. | TED | ثم نضع الأقطاب الكهربائية و ننتظر لشهر أو سنة و المناطق بالأحمر تمثل المناطق حيث زدنا استهلاك الجلوكوز |
Sebebi büyük ihtimalle, beyinde korteksteki duyu bölgeleri de dahil geniş bir alandaki algılayıcıları aktive etmeleri. | TED | وذلك على الأرجح لأنه يفعّل مستقبلات في مناطق واسعة ومختلفة من الدماغ، بما فيها جميع المناطق القشرية للباحات الحسية. |
Dünyanın diğer bölgeleri fırtınalar tarafından daha bile yıkıcı şekillerde vuruldu. | TED | الاعاصير ضربت مناطق اخرى من العالم بقوة أشد. |
Eğer bu budanmaya sebep olan bir gen varsa, ve bu gen mutasyona uğrarsa, yanyana olan beyin bölgeleri arasında eksik budanma olur, | TED | فإذا كانت هناك جينة تسبب هذا التشذيب، وإذا تحورت هذه الجينة، ستحصل على تشذيب ناقص بين مناطق المخ المتجاورة، |
Peki gerçekten çok hoş, karmaşık zihinsel süreçlerde uzmanlaşmış beyin bölgeleri var mı? | TED | هل لدينا أيضا مناطق دماغية خاصة بوظائف ذهنية معقدة جدا؟ |
Bu mezgitleri kuzeye gitmeye ve daha soğuk bölgeleri aramak için yayılmaya zorlayan nedenlerden biri olabilir. | TED | وقد يكون ذلك أحد القوى التي تدفع البلوق للاتجاه شمالًا، والانتشار بحثًا عن مناطق أكثر برودة. |
Yoğun romantik aşk ile ilgili olan beyin bölgeleri, 25 yıl sonra bile hâlâ aktifleşiyor. | TED | مناطق الدماغ المرتبطة بالحب الرومانسي العميق، لا تزال تنشط ، بعد 25 عاما اخرى. |
Dünya'da mezar bölgeleri koruma altındadır. O kurallar burada da geçerli olmalı. Ayrılmak zorundayız. | Open Subtitles | مواقع الدفن مقدسه ومحمية على كوكب الأرض القواعد ينبغي أن تطبق هنا , علينا أن نغادر |
Her gün binlercesi Sovyet ve Batı bölgeleri arasında özgürce hareket ediyordu. | Open Subtitles | يوميًا كان يتنقل الالآف بكل حرية ما بين القطاعات السوفيتية والغربية |
Bunun yerine, HIV oranının yüksek olduğu bölgeleri hedef almalıyız. | TED | بدلا من ذلك، نحن نستهدف الأماكن حيث معدلات الإصابة بالفيروس هي الأعلى |
Kuzey, kuzeybatı ve batıdaki bölgeleri elde edebiliriz. | Open Subtitles | نذهـب للدوائر الشماليـة والشمالية الغربيـة والجنوبية الغربية |
O bölgeleri artık biz kontrol etmezsek terörü nasıl engelleriz bunu da sorduk. | Open Subtitles | وتساءلنا ايضاً كيف يمكننا منع الإرهاب طالما نحن لا نسيطر على تلك الأقاليم |