Bilirsin, çocuklar büyüyor. Okula gittiklerinde diğer bütün çocuklar dalga geçiyor. | Open Subtitles | . كما تعرف ، الأطفال يكبرون يذهبون إلى المدرسة ، زملائهم يضحكون عليهم |
Ford şanslı, yani ne kadar çok beslenirse o kadar çok büyüyor. Büyüdükçe de, daha fazla hücum ediyor. Daha öldürücü oluyor. | Open Subtitles | فكلما تغذى أكثر ، كلما كبر حجمه و إزدادت طاقته و أصبح مميتا |
Küçük kızımız hızlı büyüyor değil mi patron? | Open Subtitles | فتاتنا تنضج بسرعه, أليس كذلك يا رئيسي؟ |
Ve elbette çok hızlı büyüyor, bazen büyüme sancıları oluyor. | TED | وبالطبع , انها تنمو بسرعة , أحيانا هناك بعض المتاعب |
Nüfus geometrik olarak arttığına göre torban her yıl büyüyor mu? | Open Subtitles | هل لديك كيس يصبح أكبر كل سنة؟ بسبب النمو السكاني المتسارع |
İlk soru şu neden Çin, Hindistan'a nazaran çok daha hızlı büyüyor. | TED | السؤال الأول هنا هو لماذا نمت الصين بصورة متسارعة فاقت سرعة نمو الهند. |
- Hepsi kutuların içinde, geri zekalı. - Kutular gittikçe büyüyor! | Open Subtitles | جميعهم فى الصناديق أيها الغبى إنهم يكبرون |
- Hepsi kutuların içinde, geri zekalı. - Kutular gittikçe büyüyor! | Open Subtitles | جميعهم فى الصناديق أيها الغبى إنهم يكبرون |
Sonra çocuk onların suçu olduğunu düşünerek büyüyor. | Open Subtitles | والأطفال يكبرون وهم يعتقدون انهم هم المذنبون |
Küçük Jeff'imiz büyüyor! Bol şans, Britta. | Open Subtitles | إذن الأمر جاد صغيرنا جف قد كبر حظاً موفقاً ، بريتا |
Kafasından büyük bir memeyi emerek büyüyor. | Open Subtitles | لقد كبر و هو يرضع الحليب من صدر أكبر من رأسه |
Bir kişiye ne kadar çok dikkatimizi harcarsak, dosyası da o denli büyüyor. | Open Subtitles | كلما أنتبهنا لهم كلما كبر ملفهم |
Hayır, duygulandım. Küçük kızımız büyüyor. | Open Subtitles | لا، فخور فحسب فتاتنا الصغيرة تنضج |
California'da kıyıya doğru inişte sekoya ormanı 40 kat yüksekliğe kadar büyüyor. | TED | وهنا على الساحل في كاليفورنيا، غابة الخشب الأحمر تنمو بارتفاع 40 طابقاً. |
Aşırı yoksullar arasında, çocukların üçte biri hayat boyu yemek eksikliğinden kalıcı olarak yetersiz büyüyor. | TED | واحد من كل ثلاثة اطفال بهذا الفقر المدقع غير مكتمل النمو نتيجة لحياة من الطعام الضئيل |
Çocuklarımız büyüyor, ama aynı zamanda da başka yönlere doğru gelişiyoruz. | TED | أطفالنا يصبجون أكبر، ولكن في نفس الوقت نحن نمو في اتجاهات مختلفة. |
Andy büyüyor ve senin bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | اندى يكبر... ينضج و ليس بامكانك فعل شئ حيال هذا |
Herkes büyüyor, her şey değişiyor ve bu benim tarzım değil. | Open Subtitles | الجميع ينمون و يتغيرون طوال الوقت و هذا ليس ما أقوم به فعلاً |
Sadece bana mı öyle geliyor yoksa bu şey gittikçe büyüyor mu? | Open Subtitles | أنه فقط أنا , أو هذا الشيء في الحقيقة يزداد حجما ؟ |
Ötekilik duygumuz büyüyor ve empati yeteneğimizi kaybediyoruz. | TED | يتزايد إحساسنا بالاختلاف، ونفقد التعاطف. |
Yaşam formları daha sonradan oldukça hızlı bir oranda büyüyor. | Open Subtitles | نما أشكال الحياة في وقت لاحق في معدل تسارع إلى حد كبير. |
Yani, çocuklar çok çabuk büyüyor, | Open Subtitles | أنا أعني أن الأطفال ينضجون بسرعة كبيرة... |
ve bu kız ergenlik çağına gelinceye kadar böyle devam ediyor. ve kız büyüyor, göğüsleri gelişmeye başlıyor, ancak reglisi başlamıyor, birilerinin burda ne olduğunu bulması gerek. ve anlamak için testler yapılmaya başlanıyor | TED | وفى الغالب ليس قبل أن تبلغ مرحلة البلوغ وتنمو وتكْون صدر ، لكنها لا تحصل على عادتها ، أحد ما يمكن أن يستنتج شيئاً ما هنا . ويفعلون بعض الإختبارات ومعرفة |
Benim ufaklık büyüyor. | Open Subtitles | فتاي الصغير قد نضج تماماً |
Kıçın hala büyüyor. | Open Subtitles | ! أري أن تلك المؤخرة مازالت تكبُر |