Üç gün önce birileri bunu kız kardeşimin mezarına bırakmıştı. | Open Subtitles | شخص ما ترك هذا على قبر أختي قبل ثلاث أيام |
Fakat not defterini bırakmıştı, baştan beri oradaydı. | TED | لكنه ترك مفكرته الذي كان موجوداً هناك من البداية. |
Larry adında bir adam o dönemde bir mesaj bırakmıştı. | Open Subtitles | قليلة هناك رجل اسمه لارى, ترك رسالة ذات مرة, فى مثل نفس الوقت تقريبا |
Çok sevimli bir şey. Bilerek benim ocağı açık bırakmıştı. | Open Subtitles | ,لطيفة فى وجهها فقط لقد تركت موقدى يعمل عن عمد |
20 yılı aşkın süredir ringlerin dışında kaldı. Ama 1500 müsabaka vücudunda iz bırakmıştı. | TED | لقد كان بعيدًا عن الحلبة لأكثر من 20 عامًا ولكن هذه ال1500 مباراة احترافية قد تركت علامة في جسده |
Babam öldüğünde, bu evi kardeşimle bana bırakmıştı. | Open Subtitles | هذا البيت تركه والدي لي ولأخي عندما توفي |
- Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. | Open Subtitles | لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول |
Ceket ve ayakkabılarımızı çatıda bırakmıştı, ama birşey demedim. | Open Subtitles | ترك ستراتنا وأحذيتنا على السقف، ولكني لم أقل أي شيء. |
- Eşim geçen Kasım'da ansızın öldüğünde bana biraz para bırakmıştı ama çalışmam gerektiğini hissettim. | Open Subtitles | عندما مات زوجي فجأة في نوفمبر الماضي ترك لي شيئاً من المال لكني أحسست أني بحاجة لعمل عمل جيد، وشاق وكثير المطالب |
Belgeyi gördüğümde, bir takım gayrireşit şartlarla birlikte olmak üzere bütün mirasını bana bırakmıştı. | Open Subtitles | عندما وجدت ,مع بعض التحفظات, انه ترك كل عقاراته لى. |
Benim üzerimde çok olumlu bir etki bırakmıştı. | Open Subtitles | ، كان وسيماً أنيقاً وشهماً ترك إنطباعاً جيّداً عندى |
Bir hafta önce biri laboratuvarımıza bırakmıştı. | Open Subtitles | شخص ما ترك هذا الملف في معملنا منذ أسبوع |
Beltway Nişancıları (*) olay yerlerinden birine bir tarot kartı bırakmıştı. | Open Subtitles | حزام الرماة ترك بطاقة تارو فى أحد مسارح الجريمة |
Ama birisi otel odasının dışına teyp bırakmıştı. | Open Subtitles | ولكن هناك شخص ترك مسجل خارج غرفتكم في الفندق |
Savaş dört milyon nüfuslu ülkede sadece 51 doktor bırakmıştı. | TED | تركت لنا الحرب 51 طبيب فقط ليخدموا بلدا به أربعة ملايين نسمة. |
Çünkü kişiliğin geride arzulanacak pek çok şey bırakmıştı. | Open Subtitles | شخصيتك تركت شيئاً لأشتاق له، أقصد الشخصية |
Kız arkadaşın klüpte heryere kart bırakmıştı. Ah, öyle mi. | Open Subtitles | تركت صديقتك البطاقات في جميع أنحاء النادي، تذكّري ذلك؟ |
Bir arkadaşım kıyafetlerini bende bırakmıştı. Bu yakınlarda onu görmeyeceğim. | Open Subtitles | صديقة تركت ملابسها فى شقتى لن أراها قريباً |
Bay Kirkwood onu Harold Wells'in girmesi için açık bırakmıştı. | Open Subtitles | كان السيد كيركوود قد تركه مفتوحا او هارولد ويلز ليتمكن من الدخول |
- Kızı ta Alpler'e kadar götürmüş sonra da gondolda tanıştığı Fransız bir kız için onu otel odasında yapayalnız bırakmıştı. | Open Subtitles | لقد أخذها معه طوال الرحله الى جبال ألالب ثم تركها في غرفة الفندق جالسة من أجل فتاة فرنسية قابلها في جندول |
Bana onu artık aramızda olmayan bir dostum bırakmıştı. | Open Subtitles | تركتها إحدى أصدقائنا التي لم تعد معنا الآن |
Hırsız cama tırmanırken kendini kesip arkasında biraz kan bırakmıştı. | Open Subtitles | المقتحم جرح نفسه وهو يصعد للنافذة وترك بعض بقايا الدم |
Ama kim yapmışsa, eroini masada bırakmıştı. | Open Subtitles | لكن أيّما فعله تركَ كيلواً من الهيروين بالطاولة. |
Toplantı bizi hala sürmekte olan ve hiçbir ilerleme kaydedilmemiş Berlin kriziyle baş başa bırakmıştı. | Open Subtitles | ماك جورج باندي مساعد للرئيس كينيدي حيث خلّف لنا أزمة برلين قائمة كما هي دون إحراز أي تقدم بها |
Senin yaşındayken baban fermuar fabrikasında çalışmayı yeni bırakmıştı. | Open Subtitles | في عمرك ، والدك بالكاد توقّف عن العمل في مصنع السحّاب سحابات البنطلونات وغيرها |
Beni eve bırakmıştı. | Open Subtitles | والزمني أن أكون هنا. |
Beni bir mumla, kuyuya da bırakmıştı. | Open Subtitles | أسقطني أيضاً في بئر.. مع شمعة |