Senin safında yer alması gereken iyi bir adam. Sermayeye ait bağlantıları var. | Open Subtitles | من الجيد أن يكون رجل مثله بجانبك لديه علاقات مع أصحاب رؤوس الأموال |
günlük eşyalarda gizli bağlantıları bulmak derin bir şekilde anlam içerebilir. | TED | إنه يوضح أن إيجاد صلات مخفية في أشياء يومية يمكنُ أن يتردد صداها بعمق. |
Hardvard'ta bir makam sahibiydi... ... ve Smithsonian'da çalıştı ve çok iyi bağlantıları vardı. Tüm büyük akla sahip kişileri tanıyordu. | TED | ودرس في جامعة هارفارد وكان يعمل لدى سميثسونيان وكانت لديه معارف كثيرة، وكان يعرف كل العقول المفكرة آنذاك. |
Söylesene, sen uluslararası bağlantıları olan bir sendikaya mı üyesin yoksa tüm istihbaratını gizlice kulak misafiri olarak mı alıyorsun? | Open Subtitles | اخبرينى, هل انت عضو فى نقابة لها اتصالات دولية ام انك تحصلين على معلوماتك بالتصنت ؟ |
Evet ama kurbanların birbirleriyle ya da uyuşturucu dünyasıyla bir bağlantıları yok. | Open Subtitles | نعم, ولكن لا يبدو ان هناك اي صلة بين الضحايا وعالم المخدرات |
Çoğu mükerrer suçtan yattıklarından elebaşlarının dışarıyla çok bağlantıları var. | Open Subtitles | مثل أغلبية المدانين المعروفين رؤساء عصابة لديهم إتصالات بالخارج فهم مديرى العملية |
Bu tarz düşünmenin yol açtığı bazı bağlantıları sizinle paylaşmak istiyorum. | TED | هاك بعض الأمثلة على صنف الاتصالات الموجودة التي قادني إليها هذا النوع من التفكير. |
Sahnelense bile, onların bilet almaya güçleri yetmeyecek; yetse bile bileti almak için bağlantıları yoktu. | TED | وإذا عرضت فإنهم لن يستطيعوا تحمل تكلفة التذكرة، وإذا فعلوا، فليس لديهم علاقات ليحصلوا على هذه التذكرة. |
Onların iyi oluşu ve işlerine yarayabilecek cemiyet bağlantıları. | Open Subtitles | أو لأن لديهم علاقات اجتماعية جيدة قد تكون مفيدة له |
bağlantıları II. Dünya Savaşı ve III. Reich'a kadar gidiyor. | Open Subtitles | مع علاقات تعود للحرب العالميه الثانيه والرايخ الثالث |
Hepsinin uluslararası bağlantıları vardı. Ortak noktaları bu. | Open Subtitles | وكلها قضايا ذات صلات عالمية وهذا هو أول الخيط في مهمتنا |
Onları belirleyip altetmeyi denedik, ama yüksek seviyelerde bağlantıları var. | Open Subtitles | لقد حاولنا التعرف عليهم , والإطاحة بهم لكن , لديهم صلات عاليه |
Orası ya onlarındı, veya eskiden emlakçıyla bağlantıları vardı. | Open Subtitles | إما أنهم يمتلكونه او أن لهم معارف سابقة بسماسرة العقارات |
Ailenin burayla güçlü bağlantıları var, değil mi? | Open Subtitles | عائلتك لها اتصالات قويه مع هذا المكان.. أليس كذلك ؟ |
Galiba Rus mafyasıyla bağlantıları var ve çok rahatsız edici dövmeleri var. | Open Subtitles | أعتقد أن لديه صلة بالمافيا الروسية . كما أن لديه وشوم قبيحة |
Başka kimin Moğolistan bağlantıları olabilir TALO'yu güvenli şekilde açabilir ve suikastçı olarak bir sörfçü tutardı? | Open Subtitles | من غيركِ لديه إتصالات فى منغوليا ولديه معلومات عن القائمه ويستطيع إستئجار متزلج لبقوم بجرائم قتل |
Hipokamp anıları, muhtemelen orijinal duyusal deneyim sırasında uyarılan sinaptik bağlantıları güçlendirerek kodlar. | TED | ثم يقوم الحُصين بتشفير الذكريات، عادةً من خلال تقوية الاتصالات المتشابكة المُصاحبة للتجربة الحسية الأصلية. |
Ayna kırıldığında, bu darbe, gemiyle olan tüm bağlantıları kopardı. | Open Subtitles | صدمة كسر المرآة تسببت في قطع كل الروابط مع السفينة |
Metaveri, bu insanların gizlemeye çalıştıkları bağlantıları bulmanızı sağlayan bir bilgidir. | TED | البيانات الوصفيه هي المعلومات التي تجعلك تجد العلاقات التي يحاول شخص ما اخفاءها. |
Cyril ve mühendis ekibimizin yaptığı şey, bu bağlantıları bulmaya çalışmak ve bunların birkaçını görselleştirmek. | TED | ما قام به سيريل وفريقنا من المهندسين هو محاولة إيجاد هذه الصلات وتصوّر البعض من هذه. |
Protokolü boş vermek bağlantıları ve kimsenin göremediği arka kapıları bulmak. | Open Subtitles | تجاهل البروتوكول، والعثور على روابط وأشخاص سريين لا يُمكن لأحد رؤيتهم. |
Bizim sistemle diğerleri arasındaki tüm bağlantıları izleyebiliyor. | Open Subtitles | إنه يراقب جميع الإتصالات بين النظام الخاص بنا والأنظمة الأخرى |
Söz konusu kurbanlar insandı, ne gibi bir bağlantıları var? | Open Subtitles | هؤلاء الضحايا كانوا آدميين، ما هي الصلة إذاً؟ |
Rehinelerle bağlantıları tam bir sürpriz olacak. | Open Subtitles | لذلك فإن علاقتهم بالرهائن سوف تكون مفاجاه كبرى |
O çok güçlü bir bölge başsavcısı, bağlantıları iyi, ve onun karşısında tek bir şansı bile olmaz. | Open Subtitles | إنه نائب ذو نفوذ كبيرة ، و لديه صلة كبيرة . و هي لم تجد فرصة للوقوف ضده |