Batman kundaklamayı önlemiş olsa da, failleri yakalamayı başaramadı. | Open Subtitles | باتمان تصدى لعملية الاحراق ولكن فشل بالقبض على الفاعل |
Oyunun yıldızı başaramadı ve oyunu benim devam ettirmem gerekiyor. | Open Subtitles | النجم قد فشل في الظهور, وأنا يجب عليّ الذهاب وتأدية العرض. |
Mike onu üçüncü sınıftan beri korkutmaya çalışıyordu ama hiç başaramadı. | Open Subtitles | مايك , يحاول إخافتها منذ الصف الثالث لكنه لم ينجح أبدا |
Kim başaramadı acaba? Umarım Goldy değildir. | Open Subtitles | إنى أتساءل ، من لم ينجو أتمنى ألا يكون جولدى |
Ordu Rusları kuşatmak için ileriye doğru baskıyı sürdürmek istedi ama başaramadı. | Open Subtitles | الـجيـش اراد ان يـواصـل الضـغـط حتـى تـكتـمل عملية التطويق الجيش الروسى لكنه لم يستطع |
Kuzey Su Kabilesi'ndeki güçlerimiz şehri almayı başaramadı. | Open Subtitles | قواتنا في عشيرة المياه الجنوبية فشلت في السيطرة على المدينة. |
Polis Hunt'ı bulmak için Kaptan İnanılmazın yardımı almak istedi ama şimdiye kadar şehrin sevilen süper karamanına ulaşmayı başaramadı. | Open Subtitles | تأمل الشرطة مساعدة الكابتن مدهش لكنهم فشلوا بالاتصال بالبطل المحبوب |
ama General Broulard'a ya da herhangi bir yetkiliye.. ulaşmayı başaramadı. | Open Subtitles | لكنه لم يتمكن من الوصول إلى الجنرال برولار و لا إلى أي شخص في السلطة |
Hayır. Babam şanssızdı. Denedi ama başaramadı. | Open Subtitles | لا , أبي حالفه الحظ العاثر قام بمحاولة ولكنه فشل |
ARC başaramadı. Bize "önleme" değil radikal çözümler lazım. | Open Subtitles | لقد فشل المركز، نحن لسنا في حاجة للاحتواء، بل لحلول جذرية |
Ama başaramadı ve şikayetleri kesildi. | Open Subtitles | ولكنّه فشل والشكاوى توقّفت إنّه لا يصاحب أيّ أحد |
O bu sayıyı açıklamak için on yıllar boyunca çalıştı, ama asla başaramadı, ve neden başaramadığını biz biliyoruz. | TED | وعمل لعقود محاولاً تفسير هذا الرقم ولكنه لم ينجح ونحن نعلم لماذا |
Ancak bugüne kadar hiç kimse bir barış destanını söylemeyi başaramadı.. | Open Subtitles | ولكن أحداً لم ينجح إلى الآن في غناء ملحمة السلام |
Bu da ne, başaramadı. | Open Subtitles | ماهذا؟ هو لم ينجح بها ماذا يحصل في العالم؟ |
Bu beşi başaramadı... dört yetişkin ve bir çocuk. Bir çocuk mu? | Open Subtitles | , هؤلاء الخمسة لم ينجو أربعة بالغون و طفل |
Bir tanesi Travma Merkezi'ne götürüldü ama başaramadı. | Open Subtitles | و واحد تم أخذه إلى مركز حوادث ولكنه لم ينجو |
Bu fikri terkedemedi ve zaten başaramadı. | Open Subtitles | لم يستطع أن يتخلى عن ذلك ، ولم يستطع أن يثبت صحتها |
Vasiyet mahkemesi vasinin kefalet senedini almayı başaramadı. | Open Subtitles | محكمة الإرث والوصايا، فشلت في طلب تدقيق لسندات مُنفذ الوصية |
İblis senin evine seni almak için girdiğinde nişanlın başaramadı. | Open Subtitles | ، عندما اقتحم الكائن الشيطاني منزلكِ لأخذكِ لم ينجُ خطيبكِ |
İki takım üyemiz başaramadı. Telsizden bölük pörçük şeyler duydum. | Open Subtitles | لم ينج اثنان من أعضاء فريقنا سمعت بعض الجلبة في اللاسلكي |
Ne demek başaramadı? | Open Subtitles | ماذا تعنين بقولكِ , لم ينجوا ؟ |
Genç anne kaza kurşunuyla vurulmuştu, fakat başaramadı. | Open Subtitles | أم شابة أصيبَت برصاصة طائشة لكنها لم تنجو |
Çalmayı başaramadı, onu bulacaklarını biliyordu. | Open Subtitles | عندما لم تستطع, أدركت بأنهم سيعثرون عليها |
Denedik, avukatım denedi ve başaramadı. | Open Subtitles | حاولنا. المحامي الخاص بي حاول وفشل |
Fakat yakın zamanlarda, milyonlarca kırmızı yengeç denize ulaşmayı başaramadı. | Open Subtitles | ولكن فى السنوات الاخيرة، الملايين من السرطانات الحمراء لم ينجحوا في الوصول إلى البحر. |
Bay Kozar, korkarım ki başaramadı. Daha yeni benimle kahvaltı yaptı. | Open Subtitles | سيد كوزار, للأسف ان ابلغك انه لم ينجى. كان معي وقت الأفطار. |