Sorunun ne olduğunu bilmiyorum ama derhâl petrolü almazsak ipoteği aktifleştirip Southfork'taki sahiplik haklarınızı elinizden almaktan başka çarem kalmayacak. | Open Subtitles | لست متأكد أن هذا سطو لكن إذا لم نتحصل على بترولنا فوراً ليس لدي خيار سوى رفع دعوة عن القرض |
Sonrasında ise meyhaneni kapatıp seni hapse tıkmaktan başka çarem yok. | Open Subtitles | وبعدهما ليس أمامي خيار سوى تهديم حانتك وزجّك في سجن المدينين |
İnan bana, yardım isteyeceğim son insansın. Ama başka çarem yok. | Open Subtitles | صدِّقني, أنت آخر شخص أود طلب مساعدته, ليس لدي خيار آخر |
Daha sonra şiddet görürsem izini süremeyeceğim bir adamın rezervasyonunu kabul etmekten başka çarem yok. | TED | وقد لا يكون لى خيار آخر إلا أن أقبل حجز من شخص لا يمكن تعقبه إذا أتضح لاحقا أنه عنيف. |
- başka çarem yoktu, işte burada olmamın sebebi. | Open Subtitles | لم يمنح لي أي خيار آخر لهذا السبب أنا هنا |
Sonra da yapması gereken her şeyden yakındı. başka çarem olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | بشيء واحد و لم يفعله ثم تذمر و قال أنه لن يفعل أي شيء و شعرت بأنه لا خيار لدي |
Üzgünüm Ben, fakat seni göndermekten başka çarem yok. | Open Subtitles | أنا آسفة, بن, لكن لا أملك أى خيار إلا أن أدعك تذهب |
Şimdi kimliğimin açığa çıkma tehlikesi var, başka çarem yok. | Open Subtitles | والآن بما أن هويتي أصبحت مهددة، ليس لديّ خيار |
O zaman seni Adalet Sarayına işlemek için... geri göndermekten başka çarem kalmadı. | Open Subtitles | لذا ليس لدي خيار سوى حجزك لمحاكمتك في المحكمه |
Öyleyse, seni işlemler için Adalet Sarayı'na teslim etmekten başka çarem kalmadı. | Open Subtitles | إذاً فليس أمامى خيار سوى أن آمر بإعادتك للسجن. إلى قصر العدالة لتتم العملية. |
Maalesef gezegeni boşaltıp, onları yok etmekten başka çarem yok. | Open Subtitles | أنا خائف أنى ليس لدي خيار سوى أخلاء الكوكب... وأدمرهم. |
başka çarem yok. "O"nu kullanmalıyım. | Open Subtitles | لا خيار آخر أمامي أعتقد أنه علي اللجوء لذلك الأسلوب |
Evet, üzgünüm ama başka çarem yoktu. | Open Subtitles | نعم , متأسفة لذالك لاكن لم يكن لدي خيار آخر |
Daphne evleneceğine göre devam etmekten başka çarem yok zaten. | Open Subtitles | صدقني، بسبب تزوج دافني ليس لدي أي خيار إلى أن أواصل حياتي |
Ancak eğilimi ne olursa olsun, kendisi tek deneğim olduğu için başka çarem yok. | Open Subtitles | ولكن بما أنها عينتي الوحيدة ذلك يعني أن لا خيار لدي أياً كان التوجه |
Askerlerini hemen durdurmazsan, seni öldürmekten başka çarem kalmayacak. | Open Subtitles | حتى إذا إستدعيت جنودك الان فليس لدي أي خيار إلا تدميرك |
Bu bir hademe acil durumu ve buna ilk önceliğimi vermekten başka çarem yok. | Open Subtitles | هذه حالة طارئة في قطاع التنظيف، وليس لديّ خيار إلا جعلها أولويتي رقم واحد |
başka çarem kalmadı. | Open Subtitles | ليس لدي خيار اخر |
Onunla resmi olarak tanışamazsam onu izlemekten başka çarem kalmaz. | Open Subtitles | وبدون تقديم رسمي إليه، لا أملك خياراً سوى التحرّش به |
başka çarem yok. Olumlu tarafından bakayım. | Open Subtitles | انا ليس لدى خيار يمكننى ان انظر للجانب المشرق |
Bana biraz daha istekli olduğunu göster evlat. Bunu yaparsan seni oynatmaktan başka çarem kalmaz. | Open Subtitles | ارنى بعض المهارات فى المبارة القادمة , وان فعلت ذلك لن يكون لدى خيار أخر سوى جعلك فى التشكيلة الاساسية |
Bana verilenlere yalnızca minnattar olabilirim, çünkü bunları kabul etmekten başka çarem yok. | Open Subtitles | وأن أمتنّ لأي شيء يقدّم لي لأنه لا خيار أمامي سوى قبوله |
Paylaşımlar devam ederse seni bu dönemlik uzaklaştırmaktan başka çarem kalmayacak. | Open Subtitles | طالما المنشورات تنشر ليس لدي خيار الا فصلك قبل نهاية الترم |
başka çarem yoktu ki. | Open Subtitles | لم يكن باليد حيلة |