Demirden oluşan çekirdeğin, aşırı derecede yoğunlaşarak içe doğru çökmekten başka şansı yoktur. | TED | لا يملك عنصر الحديد أية خيار سوى أن ينهار، وأن يصل لكثافة عالية. |
Savunacak avukatın itiraz etmekten başka şansı yok. MahkemeTV izliyorum. | Open Subtitles | المحامون المعارضون ليس لديهم خيار سوى الإعتراض أشاهد برامج المحاكمات |
Tam anlamıyla sevgi dolu hayranlarının üstünde dalgalanan plastik cam bir güvertenin üstündeydi. Yukarıdaki İsa'yı methetmekten başka şansı yoktu. | TED | كان يقف على سطح زجاجي عائم تمامًا فوق معجبيه المحبين، ولم يكن لديهم أي خيار سوى تمجيد المسيح فوقهم. |
Özellikle bu tür, o kadar çok saldırgan ve tehlikeliydi ki, onunla ilgili tüm izleri silmekten başka şansı kalmadı. | Open Subtitles | هذه الانواع المعينة أثبتت أنها عدوانية وخطرة جداً حيث لم يُسمح له بأي خيار أخر سوى تدميرها |
Aynı yerde fazla uzun süre kalmıyor ama şimdi başka şansı yok. | Open Subtitles | فهو لا يبقى في نفس المكان طويلا لكنه الآن ليس لديه خيار |
Kongrenin büyük bankaları dağıtıp, mortgage ve benzer endüstrileri yeniden düzenlemekten başka şansı yoktu. | Open Subtitles | والكونغرس لم يكن لديه خيار آخر سوى تحطيم المصارف الكبرى وتنظيم الرهون العقارية والصناعات المشتقة. |
Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve bu aileyi bir arada tutmaktan başka şansı olmayan oğullarının hikâyesidir. | Open Subtitles | الآن قصة العائله الغنية ... التي خسرت كل شيء و الابن الوحيد ... الذي لم يكن له خيارا سوى إبقائهم مع بعض |
Bazen insanın başka şansı olamıyor. | Open Subtitles | كأنّ كان هناك بديل آخر |
Nükleer bombaya yanıt vermekten başka şansı olmayacak. | Open Subtitles | لن يكون لديه خيار سوى الرد على تفجير القنبلة النووية |
Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve bu aileyi bir arada tutmaktan başka şansı olmayan oğullarının hikâyesidir. | Open Subtitles | والآن مع حكاية عائلة ثرية قد فقدت كل ماتملك وهذا الابن ليس لديه أيّ خيار سوى أن يبقيهم معا |
Ray, bir hayvanı köşeye kıstırırsan canı için savaşmaktan başka şansı kalmaz. | Open Subtitles | راي ، إذا ظهر حيوان في مأزق ، انه ليس لديها خيار سوى القتال. |
Seninle gizli bir buluşma ayarlamaktan başka şansı yoktu. | Open Subtitles | ليس لديه اي خيار سوى إعداد مقابلة سرية معك |
Eğer reddederseniz, drama öğretmeninizle ilişkiniz olduğunu açıklamaktan başka şansı kalmaz. | Open Subtitles | وإذا رفضتم , لن يكون لديها خيار سوى أن تخبر عن علاقتكم العاطفيه ..مع مدرس الدراما |
Adamın işe dâhil olmaktan başka şansı kalmayana kadar... etrafında dört dönebileceği bir şey değil bu. | Open Subtitles | هذا ليس شيئا أي شخص يمكن أن التفاف رؤوسهم حول حتى لديهم أي خيار سوى للحصول على متن الطائرة. |
Sakince, saygılı bir şekilde ona başka şansı olmadığını gösterelim. | Open Subtitles | بهدوء واحترام نجعلها ترى بأن ليس لديها خيار أخر |
Tyson'ın başka şansı yok gibi görünüyordu. | Open Subtitles | يبدو أن "تايسون" لم يكن لديها خيار أخر |
Kongrenin büyük bankaları dağıtıp, mortgage ve benzer endüstrileri yeniden düzenlemekten başka şansı yoktu. | Open Subtitles | والكونجرس لم يكن لديه خيار غير افلاس البنوك الكبيرة وترتيب الرهنيات في هذا المجال |
Price'ın da seni yönetici yapmaktan başka şansı olmayacak. | Open Subtitles | و(برايس) لن يكون لديه خيار آخر سوى وضعك مدير تنفيذي |
Bu, her şeyini kaybetmiş varlıklı bir ailenin ve bu aileyi bir arada tutmaktan başka şansı olmayan oğullarının hikâyesidir. | Open Subtitles | الآن قصة العائله الغنية ... التي خسرت كل شيء و الابن الوحيد ... الذي لم يكن له خيارا سوى إبقائهم مع بعض |
Bazen insanın başka şansı olamıyor. | Open Subtitles | كأنّ كان هناك بديل آخر |
Çiçekten çiçeğe uçup farklı özler toplasa da kovanına dönmekten başka şansı yoktur. | Open Subtitles | ورغم ذلك فقد تطير من زهرة لأخرى، لتجمع أعذب رحيق و أشدهم التصاقاً، و ليس لديها من خيار إلا بالعودة لمملكتها بالنهاية. |