Bu sırada, Sophie de ona sunulan bilgilerden şüphe etmeye başlamıştı. | TED | في ذات الوقت، بدأت صوفي أيضاً بالشّك في المعلومات التي تتلقنها. |
Bu gizemli öykü, annemin sözleriyle benim için, yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı. | Open Subtitles | القصة التي مثّلت لغزا بدأت تتكشّف لي شيئا فشيئا عبر كلمات أمي |
Archie Sweeney ve Jack Werner'nin katıldıkları bölüm kendi cephaneliğini yapmaya henüz başlamıştı. | Open Subtitles | الفرق العسكرية التي إنضم إليها كل من آرشي سويني و جاك وورنر بدأت |
Kaos ve kusurlar beni büyülüyordu ve bir şeyler olmaya başlamıştı. | TED | كانت العيوب والفوضى هي التي تسحرني، وبدأ شيء ما بالحدوث. |
Aslında bana sataşmaya başlamıştı ve bunun gerçekten yardımı oldu. | Open Subtitles | في الحقيقة، لقد بدأت في إغاظتي، و هذا ساعدني حقاً |
Düşününce tuhaf gelse de size dönüşecek olan yumurta anneannenizin bedeninde başlamıştı. | Open Subtitles | إنها فكرة غريبة، ولكن البويضة التي جاءت بك، بدأت حياتها داخل جدتك. |
Teyzenin davetini aldığında kartlı ve viskili gecesi çoktan başlamıştı galiba. | Open Subtitles | أمسيته للعب الورق وويسكيه، قد بدأت بالفعل عندما تلقى دعوة عمتك. |
11 Mart'tan önce, yılın sonlarına doğru gökyüzü alışılmadık şekilde temize dönmeye başlamıştı ve bir şeyler döndüğünü anladım. | Open Subtitles | إلى انتهاء السنة قبل 11 مارس السماء بدأت تصبح صافية بشكل غير عادي هندها علمت أن هنالك خطأ ما |
Hikayemiz bu sırıkta başlamıştı burada da biterse ne olayım. | Open Subtitles | بدأت قصّتنا على جذع فاصولياء وهيهات أنْ تنتهي عليه أيضاً |
Her biri çok küçük olmasına rağmen hep beraber o kadar ağırlardı ki, onları koyduğumuz masa bel vermeye başlamıştı. | TED | على الرغم من أن كل مغناطيس ذو حجم صغير، ومع بعضها، فهي تزن الكثير حتى أن الطاولة التي كانوا فوقها بدأت بالانحناء. |
Adam parmağını kesmişti, tavuk işletmesinde çalışıyordu ve sonra gerçekten çok kötü kokmaya başlamıştı. | TED | الرجل قطع إصبعه كان يعمل لتجهيز دجاج وبعدها بدأت رائحته تصبح سيئة جدًا جدًا |
Eğer organik materyaller de dâhil her şey orada var oldu ise, bir ihtimal yaşam da başlamıştı. | TED | وإذا كان كل شيء هناك، بما في ذلك المواد العضوية، فلربما قد بدأت الحياة. |
Hayal ettiğimiz bazı şeyler gerçekleşmeye başlamıştı ve biz bunları gerçekten klinik şartlarda görebiliyorduk. | TED | فبعض الأشياء التي كنا نتخيلها قد بدأت تؤتي ثمارها، وقد بدأنا نرى هذا في سياق العمل الطبي السريري. |
Su tekrar yükselmeye başlamıştı, kayalıkların üstü köpükle dolmaya başladı. | TED | بدأت المياه بالعودة و غطت الرغوة الشعاب المرجانية |
Sonraki yıl, kule temelleri üzerinde nihayet inşaat başlamıştı. | TED | في العام الذي تلاه، بدأت الإنشاءات على البرج أخيرًا |
Aslında bunu yaşamak için yapmaya başlamıştı. | Open Subtitles | وقد أحب هذا للغاية وبدأ يفعل هذا من أجل العيش. |
Unutmamalısınız ki, iPhone'lar yeni çıkmıştı, 2009 yılıydı, yani bu, sekiz yıl kadar önce ve Android'ler henüz iPhone'lar gibi gözükmeye başlamıştı. | TED | يجب أن تعرف أن أجهزة الأي فون ظهرت عام 2009 أي منذ ثماني سنوات وبدأت أجهزة الأندرويد تبدو كالآي فون. |
Bir şey söylemeyecektim fakat midemi bulandırmaya başlamıştı. | Open Subtitles | لم اكن اريد أن اقول شيئ لكن لقد بدء يجعلني منزعجة لكن لقد بدء يجعلني منزعجة |
Gün çok iyi başlamıştı, ama şimdi nem artıyor. | Open Subtitles | اليوم بَدأَ لطيفَ فعلا لكن الآن الرطوبةَ تَزداد |
Dur bir dakika. Kardeşim Işık Piramiti kartını kullanınca bu çılgınlık başlamıştı. | Open Subtitles | لقد بدأ هذا الجنون عندما قام اخى بتشغيل كرت يدعى هرم النـــور |
Doğa gözümüze masum ve sevimli görünmeye başlamıştı çünkü artık ondan korkmamıza gerek yoktu. | TED | برومانسية. بدات الطبيعة تبدو لنا انها بهذه النقاوة واللطف لاننا لم نعد خائقين منها. |
Bazı İngilizler imkansızı düşünmeye başlamıştı. | Open Subtitles | بعض البريطانيين بدأوا يفكرون فى المستحيل |
Kırılmış ve lanetlenmiş bir insan başlamıştı o yolculuğa. Ama ortaya çıkan kişi, hayatta kalmayı başaran kişiydi ve sonuçta olmam gereken kişiye dönüştüm. | TED | شخص مكسور ومجروح قد بدأ تلك الرحلة، ولكن الشخص الذي خرج كان ناجياً و سوف ينمو في النهاية ليصبح الشخص اللذي أمثّله انا الآن. |
"Gün, sıradan bir gün gibi başlamıştı. Güneş doğmuş, bebekler ağlamaya başlamıştı. | Open Subtitles | "بدأ مثل أي يوم آخر , الشمس أشرقت و الأطفال بدأو بالبكاء" |
Müzik resmileşmeden uzun zaman önce başlamıştı notalar ve deyimler. | Open Subtitles | الموسيقى بَدأتْ قبل فترة طويلة هو شُكّلَ إلى المُلاحظاتِ والعباراتِ. |
Bir saniyeliğine hokeyi masasına bırakmıştım çünkü gözlerime kramp girmeye başlamıştı sonra yok oldu. | Open Subtitles | وضعته جانبا على طاولة الهوكي الهوائي لأن عيني بدأتا تتشنجان |
Fotoğrafladığım olağanüstü şeyler ve yaşadığım onca tecrübe, bana biraz sıradan gelmeye başlamıştı. | TED | ورغمَ أنَّ الصّورَ التي كنتُ ألتقطها كانتْ فريدةً من نوعها لكنّها بدأتْ تبدو عاديّةً بالنسبة لي. |
Fakat bir tünele başlamıştı bile. | Open Subtitles | إلا أنهُ كانَ قَد بدأَ بحفِر نفَق |
Kanepeye geçtik ve adamım, olay başlamıştı. | Open Subtitles | قفزنا على الأريكة ، ويا صاح ، لقد بدأنا |