Paranoyak hâle geldim ve çürüyen ölülerin bana doğru geldiğini görmeye başladım. | TED | أصبحت شخصية مرتابة، وبدأت بالهلوسة لدرجة تخيل رؤية الجثث المتعفنة تتحرك نحوي. |
Silahı çıkarıp yere koyun ve bana doğru ayağınızla itin. | Open Subtitles | خذ السّلاح خارج وركك, المكان هو على الأرض, اركله نحوي. |
Aceleyle bana doğru geldi, fotoğraf makinamı ağzına soktu - ve her yerini dişledi - ama suya inmeden önce Goran çok güzel bir tavsiye vermişti. | TED | هو انها جرت نحوي واجتاحت الكميرا وها هي اسنانها تتضح لكم ولكن جوران .. قبل ان انزل الى المياه اعطاني نصيحة مميزة |
Sonra yaşlı kadın elinde bir bıçakla bana doğru geldi. Keskin, paslı bir bıçak. Daha önce hiç su ya da güneş yüzü görmemiş gibiydi. | TED | أتت المرأة تجاهي حاملة سكينا صدئت واحدة من السكاكين الحادة، برتقالية المظهر، لم ترى الماء أو ضوء الشمس من قبل |
Arkanı dön, ellerin havada geri , geri bana doğru gel. | Open Subtitles | در للخلف ، وحافظ على يديك عالياً وارجع إلى الخلف باتجاهي |
Şimdi bana doğru ilerleyen ölümün varlığını sürekli hissediyorum, sanırım bazen ikisini karıştırıyorum. | TED | بخطوات واثقة يخطو الموت نحوي في بعض الاحيان أعتقد بأني اخلط بينهم |
Onu yakaladığımızda, bana doğru sürmenizi istiyorum! | Open Subtitles | مفهوم؟ عندما ندركه، أريدكم أن تدفعوه نحوي |
bana doğru bir çekim hissettiğini biliyorum. Elinde değil. | Open Subtitles | أَعرف بأنك شعرت بأنه سحب نحوي أنت لا تستطيع مساعدته |
İleri bak. bana doğru. Bir, sıçra, üç, dört. | Open Subtitles | إنظري للأمام، نحوي واحد، ٌقفزي، ثلاثة، أربعة |
bana doğru döndüğünde pantolonu düşmüştü ve ben onu gördüm.. | Open Subtitles | ملابسه الداخلية أسفل عندما دارَ نحوي وأنا رَأيتُه. |
- Sen devam et. Sen kaçtıkları sürece, bana doğru gelecekler. | Open Subtitles | استمر فقط بالتحرك ، طالما انهم يهربون منك ، سيقومون بالاتجاه نحوي |
O kadar rahatsız ediciydi ki, sırtımı bir şeye verip durmak zorundaydım, böylece bana doğru gelen her şeyi görebiliyordum. | Open Subtitles | لم يكن الوضع مريحاً هناك كان عليّ الوقوف بظهري لشئ ما، حتى يمكنني أن أرى أي شئ قادم نحوي |
bana doğru geldi, ve beni kulüpten hatırladığını söyledi. | Open Subtitles | و , امم , جاء نحوي وقال انه يتذكرني من النادي |
terliyor, yapılı, b.ktan bir evin tuğlası gibi, bıçağını çekiyor, 30 cm. uzunluğunda... ve bana doğru olabildiğince hızlı koşmaya başlıyor. | Open Subtitles | و هو يتعرق, و بنيته كبيت طوب برازي يخرج سكينا, طولها 12 إنشا و ثم يبدأ بالركض تجاهي بأسرع ما يستطيع, و هو هكذا |
Eve doğru yürüyordum ve bir grup manyak kız bana doğru geldi. | Open Subtitles | كنت اتمشي للمنزل ومجموعة من البنات المجانين قدموا تجاهي. |
O eski iri copla, bana doğru geldiğini görüyorum. | Open Subtitles | اني المحك انك قادم تجاهي ق برجولتك المميزة الطاغية |
Peki, ben gelecek hakkında düşündüğümde, kendimi asla zamanda ilerlemiş olarak görmüyorum. Aslında ben zamanı bana doğru ve geriye hareket ederken görüyorum. | TED | حسنا عندما أفكر في المستقبل لاأرى أنني أتقدم في الوقت أبدا ولكني في الحقيقة أرى الوقت يعود للوراء باتجاهي |
bana doğru yürüdüğünü duyunca gülümsemeden duramıyorum. | Open Subtitles | عندما اسمعك تسير بإتجاهي لا أستطيع التوقف عن الابتسام |
Bir şey yok. bana doğru yürü. Dışarıda birileri var. | Open Subtitles | لا بأس ، فقط تحرك نحوى هناك احداً ما هناك |
Beni duyduysan, bu kapak bir kaya kadar sabit kalsın... ve o bana doğru gelen şey düşündüğüm şey olmasın. | Open Subtitles | إنْ كنت سمعتنى، فإن هذا النتوء سيظل راسخاً كصخرة، وذلك الشىء القادم تجاهى لن يكون كما أعتقد. |
Bu da bana doğru kişiyi bulmak için ilham veriyor. | Open Subtitles | لقد الهمني لكي اجد الشخص المناسب لي ايضاً |
Kafasını kaldırdı ve bana doğru geldi. İşte o anda zamanı kaybettim. | Open Subtitles | نظر إلى , ثم خطى بإتجاهى عندها فقدت الإحساس بالوقت |
Çakmağı bırakmanı ve bana doğru yavaşça gelmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ منكَ أن تضع الولاعة على الارض و تتقدم ببطئ بأتجاهي |
Tamam çünkü silahının namlusu bana doğru bakıyor da. | Open Subtitles | حسناً، لأن سلاحك مصوبٌ نحويّ تماماً |
Yere koy ve bana doğru ittir. | Open Subtitles | ضعه على الأرض و مرره لي |
Elinde bıçakla, bana doğru yürüdü, klitorisimi tuttu ve kesti. | TED | وكما أنها قامت السكين، وهي تسير نحو لي وقالت أنها عقدت البظر، وقالت أنها قطعت. |
bana doğru kaydır. | Open Subtitles | أرميه إلي |
Elinde balta ile bana doğru geldi. | Open Subtitles | أتى إلي حاملاً فأساً كان يشعُ من نيران الجحيم |
bana doğru hissettirecek bir yol bulmam lazım. | Open Subtitles | أنّي أريد إيجاد طريقة لفعل هذا بشكل يناسبني تماماً. |