Birlikte geçirebildiğimiz bu çok odaklanmış süre ikimizin de yıl boyunca dört gözle beklediğimiz ve değer verdiğimiz bir süre. | TED | إن هذا الوقت المخصص لنا الذي كنا نقضيه سوية هو في الحقيقة ما نعتز و ننتظره طيلة العام |
- Tanrım, Billy! Bayan Patterson! - beklediğimiz şey değil mi bu! | Open Subtitles | يا الهي يابيلي ، سيدة بيترسون هذا الذي كنا ننتظره |
İşte Noel Arifesinin başlangıcı için beklediğimiz yıldız. | Open Subtitles | هذه هي النجمة التي ننتظرها كي نبدأ ليلة عيد الميلاد هل ترينها؟ |
Olaylar en son ne zaman beklediğimiz gibi gitti ki? | Open Subtitles | متى كانت أخر مره سارت فيها الأمور كما توقعنا ؟ |
Aslında, sorun bu ortamlarda anestezi yapmasını beklediğimiz makine modeli. | TED | وفي الواقع، ذلك هو النموذج الذي نتوقع أن ينجح في توفير التخدير في تلك البيئات |
Sonuçta çok trajik bir hikâye ama beklediğimiz kadar küçük bir yer değildi. | Open Subtitles | حيث أنّها كانت بمثابة قصة مأساوية لكنها لم تكن بالصغر الذي كنا نتوقعه |
Literatüre göre, araştırmamıza göre, o tam da olmasını beklediğimiz kişi, tamamıyla ticarete bağlı yalnız bir anne, çocuklarına bakıyor. | TED | فهي كانت كل شئ توقعناه وفقاً لأدب والبحث، وصولاً إلى أنها كانت أم واحدة مُتَجهة للتجارة ودعم أطفالها. |
Karnımız tok sırtımız pek olurdu, beklediğimiz bu değil mi? | Open Subtitles | و حيث هناك طعام. هذا ما ننتظره. ألا يستحق الانتظار ؟ |
Bunca zamandır beklediğimiz şey buydu. | Open Subtitles | هذا هو الموقف الذي كنّا ننتظره منك طوال الوقت |
beklediğimiz an geldi, dostlar! Öngörülen zaman geldi! | Open Subtitles | لقد حان الوقت يا أصدقائي حان الوقت الذي ننتظره |
Evet, beyler, beklediğimiz gün yarın. | Open Subtitles | حسناً أيها السادة , غداً اليوم الذي كنا ننتظره |
Böylece sabırsızlıkla beklediğimiz bir gece oluyor. | Open Subtitles | يعطينا شيئاً ننتظره. لا بد أن العيش في فقاعة صعب جداً، |
Bu tam beklediğimiz şey. | Open Subtitles | هذه هي الإستراحة في الثلج التي كنا ننتظرها |
Bu bir antropoloji öğrencisinden beklediğimiz türden bir soru değil. | Open Subtitles | إنه ليس حقاً من نوع الأسئلة التي ننتظرها من طالبة في علم الإنسان |
Birincisi, bizim de beklediğimiz: kas hafızası geri geldi. | TED | الأول أننا توقعنا: شعوره بجسده عاد إليه. |
Yani, aslında, bu pek beklediğimiz bir sonuçtu. Şey olacağını biliyorduk... Ne? | Open Subtitles | أعني بالضبط ما توقعنا ربما يفصحون ثانيةَ لعلها كانت غلطة |
Duyduğumuz şeyler... insanlardan ve dünyadan beklediğimiz davranışları yansıtıyor mu? | TED | هل ما نسمعه يعكس الطريقة التي نتوقع أن يتصرف بها البشر والعالم؟ |
Ama şimdi anladığım kadarıyla işe geri dönmek için sabırsızlanıyorsun ve bu bizim beklediğimiz türden bir iş değil. | Open Subtitles | وانا الآن افهم انك تواقه للعودة الى العمل ولكن ليس نوع العمل الذي نتوقعه جميعا |
Asıl beklediğimiz yerde değildi çünkü çok fazla yer değiştiriyordu. | Open Subtitles | لم يكن المكان الذي توقعناه حيث تجولت حوله كثيراً |
beklediğimiz muhabir siz olmalısınız. | Open Subtitles | لذا , لا بد انك المراسلة التى كنا نتوقعها |
Uzun zamandır beklediğimiz savaş, bu savaş. | Open Subtitles | هذه الحرب التى انتظرناها طويلا |
En azından beklediğimiz ölçüde. | Open Subtitles | على الأقل ليس كما توقّعنا منهم |
Biliyor musun, çok zor oldu ama beklediğimiz için mutluyum, çünkü bu akşam çok özel olacak. | Open Subtitles | هل تعلمين لقد كان صعبا جدا لكنني سعيد جدا لاننا انتظرنا |
Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca, on yılı aşkın süredir beklediğimiz barışa kavuştuk. | Open Subtitles | خلال آخر عام ونصف تمتعنا بالسلام الذي انتظرناه طويلاً لأكثر من عقد من الزمن |
Bu uzun zamandır beklediğimiz şey olabilir. | Open Subtitles | ل25 سيارة ستأتي عبر الإستوديو. هذه قد تكون الصفقة التي كنا في انتظارها. |
Bayanlar baylar, işte beklediğimiz an geldi. | Open Subtitles | سيداتي سادتي، هذه هي اللحظة التي كنتم بانتظارها |
Hadi çocuklar hep beklediğimiz an buydu. | Open Subtitles | بحقكم يا رفاق، هذه هي اللحظة التي كنا نتظرها |