Yani, benim için anlamı buydu. Hayat daha güzel olamazdı. | TED | كل هذا يعني لي الكثير. ولا أتطلع إلى شيء أفضل من هذا. |
Dinle, beni seçtiğin için çok mutluyum. benim için anlamı büyük. | Open Subtitles | أجل, أنظري, كل ما أردت قوله, أني ممتن فعلا لأنك إخترتيني, هذا يعني لي الكثير |
Bu gece, oyunuma gelmenin benim için anlamı çok büyük. | Open Subtitles | سوف يعني لي الكثير إذا قدمت الليلة إلى مسرحيتي |
Tıpkı benim için anlamı olan her şeyi elimden aldığın gibi. | Open Subtitles | أتعرفين، أشبه بأخذكِ كلّ شيءٍ عنى لي أيّ شيءٍ. |
benim için anlamı büyük. | Open Subtitles | فكّر بالأمر هذا سيعني لي الكثير حقاً |
Burada olmanın benim için anlamı büyüktü. Minnettar oldum. | Open Subtitles | مجيئِك هنا يعني لي الكثير, أُقدّر لكِ ذلك |
Vaktiyle benim için anlamı olan her şeyi elimden almıştın. | Open Subtitles | ذات مرة سلبت مني كل شئ , كان يعني لي. |
Ama burayı böyle bırakmanın benim için anlamı çok büyük. | Open Subtitles | لكن هذا المكان يعني لي الكثير حتى اتركه هكذا. |
Teşekkürler patron, benim için anlamı büyük. | Open Subtitles | شكراً يا رئيس هذا يعني لي الكثير |
İlk randevumuzun benim için anlamı çok büyük. | Open Subtitles | وأوّل موعد بيننا يعني لي الكثير |
benim için anlamı annemle olmaktı. | Open Subtitles | بالنسبة لي , كان يعني لي بقائي مع أمي |
Bunu için çok uğraştım. benim için anlamı büyük. | Open Subtitles | لقد حاربت من أجل هذا إنه يعني لي الكثير |
benim için anlamı büyüktü. | Open Subtitles | شكراً ,مادي ,هذا يعني لي الكثير |
bunu söylemenin benim için anlamı büyük | Open Subtitles | هذا حقاً يعني لي الكثير, ان يأتي منكِ |
Çünkü büyükannemi gerçekten çok severdim, o yüzden benim için anlamı büyüktü o yüzüğün. | Open Subtitles | الذي كان يعني لي الكثير لأنني أحب جدتي |
Sağol tatlım. benim için anlamı büyük. | Open Subtitles | شكراً لك عزيزتي هذا يعني لي الكثير |
Olmak istemezsen sorun değil ama olursan bunun benim için anlamı çok büyük olur. | Open Subtitles | أذا كنتِ لا تريدين ذلك, لابأس لكن... سوف يعني لي الكثير أذا وافقتي |
benim için anlamı olan her şeyi aldınız zaten! | Open Subtitles | لقد أخذت منّي كل شيء كان يعني لي أي شيء! |
Mahvettim. benim için anlamı olan tek şeyi bıraktım. | Open Subtitles | فقد أفسدت علاقتنا وتخلّيت عن الشيء الوحيد الذي عنى لي الكثير: |
Dert etme, Andrew. Gelmenizin bile benim için anlamı büyüktü. | Open Subtitles | لا تقلق آندرو، عنى لي كثيراً أنك أتيت |
benim için anlamı çok büyük olur. | Open Subtitles | سيعني لي الكثير ان يكون موجودا معي هناك |