17 yaşındasın ve benim yaptığım gibi doğru birini bulana kadar bekleyeceksin. | Open Subtitles | أنت بعمر 17 وسوف تحتمل نفسك حتى تجد الشخص المناسب كما فعلت أنا |
benim yaptığım gibi tabağını temizlemesi lazım bence. | Open Subtitles | أعتقد أنها يجب أن تمسح طبقها كما فعلت أنا |
Burada Afrikalıların tıpkı benim yaptığım gibi sinema filmi çektiklerini anlatabilirim ve sahiden bunun bana ilham verdiğini hissetmiştim. | TED | هنا يمكنني أن أروي قصة أفارقة يصنعون الأفلام كما أفعل أنا, وفعلا أحسست بأن في الأمر إلهاما لي. |
Gerçekten de ilk Pazartesi gününüzde ne yapacağınızı çok merak ediyorum fakat benim yaptığım şuydu: Panik oldum. | TED | حسنا، أنا أود فعلا أن أعرف ماذا ستفعل في أول صباح ليوم الاثنين، و لكن هاكم ما فعلته أنا: لقد ذعرت. |
Yani, benim yaptığım bir şey yüzünden değil, bilirsin veya dolabına sakladığım ve müdürün bulduğu bir şey alkol gibi. | Open Subtitles | ليس بسبب شىء أنا فعلته أو وضعته فى خزانتها وعثر عليه مدير المدرسة مثل الكحول |
benim yaptığım hataları tekrar ettiğini görmek istemiyorum. Kumarı hayatından çıkar. | Open Subtitles | تفعل نفس الأخطاء التي فعلتها أنا, تسعي خلف كل هذا الهراء |
İlk önüme geldiğinde benim yaptığım gibi, senin de benimsemeyeceğini bilsem de davayı tüm hantallığıyla | Open Subtitles | أنا اقدمها لكم و أعلم أنكم ربما لن تقبلوها كما فعلت أنا فى البداية |
Evet. Bir tabak alır ve tıpkı benim yaptığım gibi, bize katılırsın. | Open Subtitles | اجل ، كنت ستأخذ طبقاً آخر وتنضم إلينا كما فعلت أنا |
Sen de rahat rahat yolcu koltuğunda oturursun, aynı bugün benim yaptığım gibi. | Open Subtitles | ويمكنك فقط الاسترخاء في المقعد الأمامي كما فعلت أنا اليوم |
İttifak ordusunda benim yaptığım gibi ülkesine hizmet etmesi. | Open Subtitles | , هو يخدم بلاده في جيش الأتحاد كما فعلت أنا |
Madem o şampiyon dövüşü ona götürmen lazım, benim yaptığım gibi. | Open Subtitles | وبما أنه هو البطل يجب عليك نقل القتال اليه كما فعلت أنا |
Böylece buradan, hepiniz birden şok olabilirsiniz, ve umarım... benim yaptığım gibi, bununla başa çıkabilirsiniz | Open Subtitles | وبهذه الطريقة, ستُصدمون كلّكم, على أمل, أن تتاملو مع الأمر كما أفعل أنا. |
benim yaptığım gibi. Erkek adamın yaptığı gibi. | Open Subtitles | .تماماً كما أفعل أنا .تماماً كما يفعل الرجال |
- Miles, benim yaptığım bişey yüzünden peşimde | Open Subtitles | لا يمكنني ، أتعرف لماذا؟ لأن مايلز يعاقب مولي على شيء فعلته أنا |
benim yaptığım şey yüzünden onun acı çekmesi hiç adil değil. | Open Subtitles | لكن ليس من العدل أن تعاني هي مما فعلته أنا |
Gaby, Bree benim yaptığım bir şey yüzünden... hapse girmeden önce kaç tane daha aksilik olacak? | Open Subtitles | غابي كم نكسة سيتطلب الأمر لتذهب بري للسجن لأمر أنا فعلته |
Şu açıdan bak her budala benim yaptığım şeylerin aynısı yaptı. | Open Subtitles | انظروااليهاهكذا: كل لاعق اقضبة فعل نفس الأشياء التي فعلتها أنا. |
Süper bilgisayarlar da büyük modeller çalıştırıyoruz; benim yaptığım da bir bu. | TED | نحن نشغل نماذجا عملاقة على حواسيب السوبر كومبيوتر. وهذا ما أفعله أنا. |
benim yaptığım bir şeyin cezasını çekemezsin, tamam mı? | Open Subtitles | لايجب أن تدفع شيء انا فعلته أوكي؟ |
Bulmacalar benim yaptığım iş, yapabildiğim tek iş. Benim de kocam öldürüldü. | Open Subtitles | كل ما أقوم به هو الألغاز, و هذا كل ما يسعني فعله |
20 milyon insanın muhtemelen benim yaptığım bir şey yüzünden ölmüş olmasına ne dersiniz? | Open Subtitles | عشرين مليون شخص ماتوا من المحتمل أن شيئاً فعلتُه قد عجّل به |
Sevdiğin birisiyle evlenmelisin. benim yaptığım gibi. | Open Subtitles | يجب عليك ان تتزوجي شخصاً تحبينه مثلما فعلت انا |
benim yaptığım bir kazaydı, ve... evet... bu aklımdan çıkmıyor. | Open Subtitles | ما قمت به كان حادثة ونعم ، أنا مطاردة بسببه |
benim yaptığım hatanın aynını senin yaptığını görmek beni üzmüyor mu sanıyorsun? | Open Subtitles | الا تعتقدين بأنه يقتلني ان اراك ترتكبين نفس الأخطاء التي ارتكبتها ؟ |
benim yaptığım bilimdir. | Open Subtitles | ما أفعله هو تطبيق العلم سيكشف العلم عن الحقيقة، لكنه سيكون دقيقاً |
Hayır, hayır, hayır bu benim yaptığım bir şeydi. Elektronik flaşörler ve yağmur makineleriyle birlikte. | Open Subtitles | كلا، كان هذا من صنعي والكشافات الومّاضة وماكينات المطر |
benim yaptığım, işbirliği yapma olasılığını yükseltmek. | Open Subtitles | إنه من إلتزامي رفع فكرة التعاون |