| Ama şimdi ondan senden korktuğumdan bile daha fazla korkuyorum. | Open Subtitles | لكنني الآن أخاف منه أكثر حتى من خوفي منك أنت |
| Evet, hatta babamdan bile daha çok. | Open Subtitles | نعم, لكن حينها, أنا أحببته حتى أكثر أبي. |
| Uyandığında normal görünme şansın bile daha yüksek. | Open Subtitles | أمامك فرصة أفضل في الاستيقاظ وأنت تبدو طبيعياً |
| Üstünde forması yokken bile daha seksi. | Open Subtitles | إنه أكثر إثارة حتى بدون الخوذة و المساند |
| Yukarıdan baktığınızda sığır kampları hayalimdekinden bile daha gösterişliydi, ancak bir şeyler oldukça değişmiş. | TED | مخيمات الماشية من الأعلى كانت أكثر إثارة مما كان يمكن أن تتخيل، ولكن الأمور تغيرت هناك أيضاً. |
| Birdenbire anladım ki benim için tek bir kişi, Nobel Ödülü'nden bile daha önemliydi. | Open Subtitles | أدركت إن شخصاً مهماً لي أكثر من جائزة نوبل |
| Anladığında, kendini, sizin yargılamanızdan bile daha acımasızca yargılayacaktır. | Open Subtitles | عندما يحدث ذلك , أؤكد لك أنة سيحاكم نفسة بقسوة أكبر بكثير مما كنت تظن |
| Belki House'ın insanlarla gerçek ilişkiler kurmaya çalışmasından bile daha iyi. | Open Subtitles | وربّما أفضل الآن إذ أقلّه يحاول (هاوس) عمل علاقات حقيقيّة مع الناس قلتُ "يحاول" |
| Biliyor musun, ağzın benim oğlumdan bile daha bozuk. | Open Subtitles | أتعلمين أنكِ تملكين لسان أسوء من لسان ابني؟ |
| -Ben, yazımın basım sürecinde bile daha fazla hareket görüyorum.-Pekala. | Open Subtitles | -وقد رأيت إثارة أكثر في طريق الجريدة |
| Hatta bu süre İtalya'nın düzenli bir hükümet kurması için gereken zamandan bile daha uzun. | TED | انها اطول حتى من الزمن الذي تحتاجه ايطاليا لتكون حكومة مستقرة |
| Burada da ekstra sıcak kahve, ve gördüğünüz gibi burada ekstra sıcak kahveden bile daha sıcak olan bir nokta var. | TED | وهنا لديك قهوتك الأكثر سخونة. ويمكن أن ترى أن هناك نقطة صغيرة حيث ما زال النهر أكثر سخونة حتى من القهوة الأكثر سخونة. |
| Sen şansölyelerden, devlet başkanlarından hatta Führer'den bile daha güçlüsün. | Open Subtitles | لديك المزيد من الطاقة التي المستشارون, الرؤساء, حتى أكثر من الفوهرر. |
| * Oh, oh, oh diyebilsinler sadece * * Bum, bum, bum * * Hatta aydan bile daha parlak, parlak, parlak * | Open Subtitles | ♪ "ستتركهم مشدوهين "أوه أوه أوه ♪ ♪ حتى أكثر إشعاعاً من القمر ♪ ♪ حتى أكثر إشعاعاً من القمر ♪ |
| Hadi kızım. Güzelim, cenazede bile daha iyi suratlar gördüm hem de cesetlerden bahsediyorum. | Open Subtitles | هيا،يافتاة ، الشمس مشرقة عندي وبرأئي تجميل الوجة أفضل في الجنازة |
| Hapishane revirinde bile daha merhametli olurlardı. | Open Subtitles | يمكنني الحصول على رعاية أفضل في مستشفى السجن. |
| Bebek İsa'dan bile daha şişman. | Open Subtitles | إنه أكثر بدانـة من المسيح وهو رضيع |
| DNA testinden bile daha kesin. | Open Subtitles | إنه أكثر دقة من إختبار الحمض النووي |
| Phil ile Lem'i değiştirmeye çalışmak... onlara katlanmaya çalışmaktan bile daha çekilmezdi. | Open Subtitles | ومحاولة تغيير فيل و ليم كانت أكثر إزعاجاً من تركهم وشأنهم |
| Bok ve kurtcuklardan yapılmış olsan bile daha fazla itici gelmezdin. | Open Subtitles | ماذا عن هذا؟ أنت لا تستطيع صد لي أكثر إذا كنت كانت مصنوعة من القرف والديدان! |
| Bu para,şu lanet Bewitched'i izlemeye... gittiğim günden bile daha az para. | Open Subtitles | هذا أقل بكثير مما كان علي إنفاقه لأرى الطبعة الجديدة من فلم "الساحرة" |
| Belki House'ın insanlarla gerçek ilişkiler kurmaya çalışmasından bile daha iyi. | Open Subtitles | وربّما أفضل الآن إذ أقلّه يحاول (هاوس) عمل علاقات حقيقيّة مع الناس |
| Hiç kendini ölümden bile daha kötü bir şekilde yalnız hissettiğin oldu mu? | Open Subtitles | أشعرت بهذا النوع من الوحدة التى تعد أسوء من الموت؟ |
| Tuvalette bile daha çok krem vardı. | Open Subtitles | كان هناك مزلّق أكثر في الحمام |
| Şu an The Clam'de olsak bile daha iyi! | Open Subtitles | هذا أسوء من المرة التي كنا فيها بالحانة الآن |
| Otogarlardaki berduşlarda bile daha şık kıyafetler gördüm. | Open Subtitles | لم أرى ملابس أفضل من التي على قطار هوبين. |
| Parlak ışıklar, Büyük şehir. Dallas'dan bile daha büyük. | Open Subtitles | أنوار ساطعة ومدينة كبيرة أنها حتى أكبر من دالاس |