Sihirli 8 topu, bilgeliğin sahibi ihtiyacım olan bu zamanda benimle konuş. | Open Subtitles | الكرة السحرية 8 , يا حامية الحكمة تحدثي إليّ في وقت حاجتي |
Ömrüm geleneksel bilgeliğin sürekli olarak sıra dışılıkla sınandığı bir sektörde geçti. | Open Subtitles | قضيت حياتي بأكملها في نشاط صناعي حيث الحكمة العرفية تنافس المستحدثة باستمرار |
Size bilgeliğin faaliyette olduğu bir örnek vereceğim. | TED | حسناً .. سوف اعطيكم مثالاً عن الحكمة العملية في الواقع |
Ve böylece duygularınızı anlamanız ve eğitmeniz bilgeliğin temel faaliyetlerinden biridir. | TED | بالتالي قراءة وتثقيف عواطفك هي واحدة من المظاهر المركزية للحكمة |
İnanmıyacaksın, ama bazen sonsuz bilgeliğin sinirime dokunuyor. | Open Subtitles | صدق أو لا تصدق , حكمتك الانهائية تصبح مملة أحياناً |
10,000 tane kol ile ayaktadır, ve her elinde, azat olmak için bir alet, ve her elin avucunda, gözler vardır, bilgeliğin okunduğu gözler. | TED | انها تملك 10،000 يد في كل يد يوجد أداة محررة في راحة كل يد يوجد اعين وهذه الاعين تمثل الحكمة |
bilgeliğin 7 sütunu kitabında amcasından söz edebilir. | Open Subtitles | أتذكر أنّه كان أخو الجدّ في ذلك الكتاب الرائع ركائز الحكمة السبعة |
Yüce Tanrım, yüce bilgeliğin ve merhametin ile birlikte bize güç ve cesaret ver ki... | Open Subtitles | اللورد العزيز، إذا يَكُونُ ضمن كَ الحكمة والرحمة العظيمة، رجاءً إمنحْنا القوّةَ والشجاعةَ |
bilgeliğin taneleri olmaları gerekiyor sıkıntının kayaları değil. | Open Subtitles | من المفترض أن تكون كتل صغيرة من الحكمة وليست صخور كبيرة من الملل |
Aristo, kendini bilmek bilgeliğin başlangıcıdır, der. | Open Subtitles | ارسطوا قال بأن معرفة نفسك في بداية ظهور الحكمة |
Ben bu programda da her zamanki gibi aklın ve bilgeliğin sesiyim. | Open Subtitles | انا كما تعلمون صوت الحكمة والعقل في هذا البرنامج |
bilgeliğin yaşta olduğunun bir efsane olduğunu düşünüyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو وأنها تؤمن أن الحكمة تأتي مع الأساطير والتقدم في السن. |
Büyükannem hep bilgeliğin belirtisi budur, derdi. | Open Subtitles | لطالما قال جدتي إن ذلك هو الدليل الأكبر على الحكمة |
Yani bu bir örnek, hem bilgeliğin pratikteki hem de bilgeliğin tahrip edildiği, elbette, işleri daha iyi yapması gereken kurallar tarafından. | TED | لذا هذا مثال عن الحكمة في الواقع العملي وعن الافتقار للحكمة في الواقع العملي ايضاً بواسطة القوانين والقواعد التي هي في الاساس وضعت لكي نقوم بالامور على النحو الصحيح |
Ve ciddi olarak, bilgeliği gelişterebilecek hale gelecek miyiz bu seçimleri akıllıca yapmamızı sağlayacak bilgeliğin varisi olabilecek miyiz? | TED | و السؤال الأكثر عمقاً على الاطلاق، هل سنكون أبدا قادرين على أن نطور الحكمة، و أن نورث الحكمة ، التي سوف نحتاجها للقيام بهذه الاختيارات بحكمة ؟ |
Aslında, söylediği şeyde tesadüfi bir bilgeliğin parçası olduğunu düşünüyorum, çünkü gerçekler acıdır, ama bazen aynı zamanda aptalcadır. | TED | ولكن أنا أعتقد أن هناك القليل من الحكمة الغير مقصودة في ما قاله، لأن الحقائق هي أشياء ثابته. ولكن في بعض الأحيان قد تكون غبية، أيضاً |
Bu tür başıbozukluklara hızlı bir şekilde son vermek bilgeliğin gerektirdiği bir şeydir. | Open Subtitles | و أفضل جزء للحكمة هوة وضع نهاية سريعة لمثل هذه الإضطرابات |
Bakıyorum da, ilahi bilgeliğin kutsal şeftali ağacını bulmuşsun. | Open Subtitles | أرى أنك وجدت شجرة الدراق المقدسة للحكمة السماوية |
Sakin, azimli olarak bilinirler ve bilgeliğin simgesi olmuşlardır. | Open Subtitles | إنها معروفة بسكونها العقلي و جلادتها، وقد أصبحت رمزاً للحكمة |
Kişiliğin, bilgeliğin, cesaretin ve zekanla beni derinden etkiledin. | Open Subtitles | لقد لمستِ بعمقي مع شخصك، مع حكمتك حيطتك، شجاعتك. |
Ve böylece, senin sonsuz bilgeliğin önünde eğiliriz. | Open Subtitles | ولذا، ننحني قبل حكمتك اللانهائية. |
bilgeliğin beni yanlış seçimlerden kurtarabilir. | Open Subtitles | هل لحكمتك أن تنقذني من الخيارات الخاطئة |