Ama kötü bir gün geçirdiğimizde ve korkunç birşeyler olduğunda onu nadiren yaparız | TED | ولكن نحن نادراً ما تفعل ذلك عندما نواجه يوما سيئاً، ويحدث شيء فظيع. |
Ayrıca üç özlü söz de ekledik çünkü ilk genomda sadece eserimizi imzalayıp daha derin birşeyler söylemediğimiz için eleştirilmiştik. | TED | وأضفنا ثلاثة اقتباسات لإنه في الجينوم الأول تم انتقادنا لعدم محاولة قول شيء أكثر عمقا عن مجرد التوقيع على العمل. |
Bu gazeteye birşeyler daha katmak gerek. Resimden, yazıdan başka birşeyler. | Open Subtitles | هناك شيء ما يجب ان احصل عليه بجانب الصور و الطباعة |
Beni bu sıkıntı batağından çekip çıkarmazsan, tehlikeli birşeyler yapacağım. | Open Subtitles | إذا لم تخرجنى من هذا المستنقع اللعين سأفعل شىء عنيف |
Gerçekten birşeyler yapmam gerekiyordu. ve kesinlikle Paris'ten nefret ediyordum. | Open Subtitles | يجب علي فعل شيئاً ما و أنا بالتأكيد كرهت بــاريس |
Yine de bu tatlı genç ruhdan bana birşeyler geçemez mi? | Open Subtitles | ولكن هل يستطيع شيء ان يمر علي من هذا الصغير اللطيف |
Ne olduğunu ancak Tanrı bilir, ama ateşli birşeyler gökten yağıyor. | Open Subtitles | الرب فقط يعلم ما يحدث ولكن هناك شيء غريب يحدث هنا |
- Ben öyle yapmıyorum. Güveniyorum-- - birşeyler yapmamız lazım ! | Open Subtitles | أنا لا أدعي، بل عندي ثقة علينا فعل شيء ، روبرت |
- Üzgünüm. Kaliforniya'da gerçekten de birşeyler olduğu anlamına geliyor bu. | Open Subtitles | اعتقد أن هذا يعني أن هناك شيء ما يجري في كاليفورنيا |
- Fakat sormak istediğim birşeyler var! - Hepimizin sormak istediği birşeyler var. | Open Subtitles | ـ أريد أن أسأله شيء ـ كلنا نريد أن نسأله شيئا ً ما |
Oh , önemli değil , sadece eskiden yaptığım birşeyler. | Open Subtitles | أوه، هذا لا شيء. انه شيء فقط تعودت ان أعمله |
Ve röportaj olayında birşeyler söylenmesi gerektiği kısmından sana hiç bahsetmedi, öyle mi? | Open Subtitles | فهمت. وهو لم يذكر جزء المقابلة بالواقع قال لك أن تقول شيء ما؟ |
Bana birşeyler,burada yeni üyelere balık tutmak için burada olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | شيء ما يقو لي بإنك لست من هنا تجمع للمجندين الجدد |
Sen ve Michael, aranızda birşeyler var ve bu doğal. | Open Subtitles | أنت و مايكل لديكما شيء مشترك و هذا شيء حسن |
Ve, birşeyler mantıklı gelmediğinde, neden olduğunu anlamaya ihtiyaç duymuştu. | Open Subtitles | وعندما بدا شيء ما غير منطقي أراد أن يعرف لمَ |
Beni bu sıkıntı batağından çekip çıkarmazsan, tehlikeli birşeyler yapacağım. | Open Subtitles | إذا لم تخرجنى من هذا المستنقع اللعين سأفعل شىء عنيف |
Ama şimdi onunla iyi geçinmeye çalışırken ve O'na birşeyler vermeye çalışırken.. | Open Subtitles | لكن الآن أريد أن أكون لطيفاً معه وفي الحقيقة أعطيه شيئاً ما |
Eğer birşeyler istiyorsanız büyükannenin eşyalarından falan, sadece bana haber verin yeter. | Open Subtitles | اذا أردتم أي شيئ من الحلية الصغيره لجدتك أو التذكار , أخبروني |
ve ortaya birşeyler çıkartıyordum, bu benim için bir nevi rüyaydı. | TED | و قدمكنتنى هذه القدرة من صناعة أشياء كانت كالأحلام بالنسبة لى. |
Size içecek birşeyler getireyim, daha sonra yarışma hakkında konuşuruz. | Open Subtitles | سأحضر لكم شيئًا لتشرباه، و ثم يمكنكم إخباري بشأن المسابقة. |
Ve ben sık sık günlüğüme geri dönüp durumla ilgili değiştirmek istediğim birşeyler olup olmadığını kontrol ediyorum. | TED | وانا ارجع كثيرا الى يومياتي و ارى ما إذا كنت اريد تغيير شي عن الوضع. |
Evet, malzemerin listesi size birşeyler söyler, ama bazen de size yanlış birşeyler söyler. | TED | فقائمة المقادير تخبركم بشئ، و أحيانا تخبركم بشئ خاطئ. |
Eğer ona anlatmazsan, yani, yakında, yani, bu gece, bu konuda ben kendim birşeyler yapacağım. | Open Subtitles | إذا أنت لا تُخبرُها، أنا المتوسط، قريباً، أَعْني، اللّيلة، سَأعْمَلُ شيءُ حوله نفسي. |
Hemde veritabanının derinliklerinden çok iyi birşeyler. | Open Subtitles | حَصلَ على الشيءِ جيدِ. العُمق في قواعدِ البيانات. |
Fakat şimdi, son birkaç gündür, birşeyler görüyormuş. | TED | ولكن الآن،و في الأيام القليلة الماضية، كانت ترى اشياء |
En sonunda, elimde ona söyleyebileceğim pozitif birşeyler oldu, ama gitmiş. | Open Subtitles | واخيرا , وجدت شيئا ايجابيا حتى اخبرها به فوجدتها قد ذهبت |
Evlat, sana Chen hakkında birşeyler anlatmanın zamanı geldi sanırım. | Open Subtitles | يبدو بأنّني يجب أن أخبرك بشيء ما عن سيدي تشين |
Bu programının sonucunda da koruma adına birşeyler oluyor. | TED | ونتيجة لهذا البرنامج، تحدث بعض الأشياء للمحافظة. |
Yakında büyük birşeyler yapmayı planladığını biliyoruz. | Open Subtitles | و نعلم أنك تخطّط لشيء أكبر ليُنفّذ قريباً |