Muhtemelen sizin iki öğretmeninizle geçireceğiniz bir Şükran Günü garip gelebilir. | Open Subtitles | على الغالب تشعران بالغرابه لإمضاء عيد الشكر مع مدرسين من مدرسيكم |
Bu da sanki büyük bir Şükran Günü Yemeği gibiydi. | Open Subtitles | تبدو كأنها تتناول وليمه عشاء ضخمه في يوم عيد الشكر |
Oh, çok güzel bir sabah, tam bir Şükran Günü sabahı. | Open Subtitles | أنهُ يوم صحواً تتبعهُ ليلة عيد الشكر والطقس مثالي لهذا العيد |
bütün aile bir arada olmazsa bu gerçek bir Şükran Günü yemeği olmaz. | Open Subtitles | لن يكون عيد شكر حقيقى إلا اذا اجتمعت العائلة كلها |
Bu kusursuz bir Şükran Günü olacak. Hadi gidelim. | Open Subtitles | يجب أن يكون هذا عيد شكر ممتاز هيا بنا, لنذهب |
Hayır. Barney'in kendine özel bir Şükran Günü kutlaması var. | Open Subtitles | لا ، بانري عنده عاداته التقليدية في عيد الشكر |
Evet, ama en sonunda Serena'nın eve gelip bana Dan'le babasıyla ve ah tabi, annesiyle ne kadar güzel bir Şükran Günü geçirdiğini anlatacağını biliyordun. | Open Subtitles | على الأقل كنت ستعرف أن سيرينا ستخبرني عن عيد الشكر الذي قضته مع والد دان |
Yazsız bir yaz festivali şükransız bir Şükran Günü gibi. | Open Subtitles | مهرجان ذوبان بدون ذوبان.. كما لو أنه عيد الشكر بدون شكر |
Büyük bir ailenin hindinin etrafında oturarak geçirdiği bir Şükran Günü geleneğini başlatamadık. | Open Subtitles | نحن لم نبدأ تقليد عيد الشكر المثالي مع عائلة كبيرة تجلس حول ديك رومي |
O yüzden şimdi annen hiç yapılmayacak olan bir Şükran Günü yemeğine davetli! | Open Subtitles | و الآن أمك مدعوَّة إلى عشاء عيد الشكر هذا حتى لن يحدث |
Babam ve benim her yıl özel bir Şükran Günü geleneğimiz olurdu. | Open Subtitles | كان لي و لوالدي تقليد استثنائي في عيد الشكر كل عام |
Sanırım size otantik bir Şükran Günü'nün nasıl da daha iyi olduğunu ispatlamak için, gidip almam gerekecek. | Open Subtitles | اضن انه يجب علي ان اشتري محار لكي اثبت لكم يااصدقاء كم هو افضل عيد الشكر الاصلي |
O da bir Şükran Günü yalanıydı. Ailemin evindeyiz. | Open Subtitles | تلك كانت كذبة عيد الشكر, هذا منزل والداي |
Önümüzdeki yıl, daha güzel bir Şükran Günü Kutlarız. | Open Subtitles | سيكون احتفال عيد الشكر رائع في العام القادم |
Gerçi bir Şükran Günü'nü birlikte geçirmişlerdi ama... | Open Subtitles | ومع ذلك، فإنّهم قد تشاركوا في عيد الشكر الفائت |
bir Şükran Günü mucizesi gerçekleşmesi gerekmesine rağmen babamın uçuşunun rötar yaptığını duyurduklarında bir başıma tıkılıp kalacağımı sanıyordum. | Open Subtitles | بمفردي عندما أعلنوا أن رحلة والدي أقلعت متأخرة و الذي على ما يبدو معجزة عيد الشكر |
Ya bizimle güzel bir Şükran Günü yemeği yiyeceksin ya da seni yaşlılar evine yerleştireceğim. | Open Subtitles | لذا أمّا أن تستمتّع بعشاء عيد شكر رائع معنا أو سيكون علي وضعك في البيت |
Bu kesinlikle hatırlanacak bir Şükran Günü olacak. | Open Subtitles | سيكون هذا بالتأكيد عيد شكر يتذكره الجميع |
Onu bu gece neredeyse kaybediyordum ama tanrıya şükür kendimize ev yapımı bir Şükran Günü yemeği verebiliyoruz. | Open Subtitles | كدت أفقدها الليلة لكن بنعمة الرب أننا سنتناول جميعاً عشاء عيد شكر معداً منزلياً |
Onurlu davranmak bir Şükran Günü'nü daha kız arkadaşım olmadan geçirmek anlamına geliyorsa, biraz onursuzluk yapabilirim, tamam mı? | Open Subtitles | لو كانت الكرامة تعنى قضاء عيد شكر اخر بدون صديقة، اعتقد انى سأحاول ان اكون بلا كرامة على سبيل التغيير، حسنا ؟ |
Bir başka şükran gününü ailemizle kötü geçirmektense, hepimiz buraya gelelim ve sakin, barışcıl bir Şükran Günü geçirelim. | Open Subtitles | بدلاً من المعاناة من خوض عيد شكر آخر مع عائلاتنا المدمرة سوف نجتمع هنا ونحصل على عيد هادئ وجميل معاً |