Eh, bu konuda Bonnie'ye bir şey söylemem. | Open Subtitles | حسناً ، لن أقول شيئاً لبوني حول هذا الموضوع |
Pekala, eğer bunu yapacaksak sana hakkımda bir şey söylemem gerekli. | Open Subtitles | حسناً، إذا كنا سنقوم بهذا أريد أن أخبرك بشيء ما عني |
Sana bir şey söylemem gerek. Ama telaşa kapılma. | Open Subtitles | أريد فقط أن أخبرك شيئاً حاول فقط أن لا تقلق |
Sanırım benim burda Pam'e bir şey söylemem gerekiyor, yani Deb'e. | Open Subtitles | أتعلم, أعتقد أن من المفترض أن أقول شيئا ما لبام أعني ديب |
Sana bir şey söylemem gerek ama bunu telesekreterde yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | أود إخبارك بشيء ولا أريد قول ذلك على جهاز الرد الألي |
Olmaz, başka bir şey söylemem. Söylediklerimin hepsi kayıt dışı. | Open Subtitles | لا , لن أقول أي شيء آخر وكل ماقلته لك غير رسمي |
Biliyorsunki Bart, buradaki tek yetişkin ben olduğum için, sanırım bir şey söylemem gerekiyor. | Open Subtitles | أتدري، بصفتي الوحيد البالغ هنا، أشعر أنه من واجبي أن أقول شيئاً |
Biliyorum ama eğer konuşmak istediğin bir şey varsa sen istemediğin sürece kimseye bir şey söylemem. | Open Subtitles | أعلم ذلك, لكن لو كان هنالك شيئاً تريد التحدّث بشأنه, لن أقول شيئاً لو لا تريد مني ذلك. |
Sırf durum gereği aptalca bir şey söylemem, beni kapı kapı dolaşıp insanları sinir eden Yehova Şahitleri gibi yapmaz ki. | Open Subtitles | فقط لأننى أحياناً أقول شيئاً غبياً لا يعنى أننى أذهب لوحدى هكذا لإزعاج الناس كبعض معجبى جوش |
Kirsten, sana bir şey söylemem gerek. Ed Clarke hakkında. | Open Subtitles | كريستين يجب ان أخبرك بشيء ما انه حول أيد كلارك |
Bay Bloomsberry, size bir şey söylemem gerekiyor. | Open Subtitles | سيد بلومزبيري علي أن أخبرك بشيء |
Sana bir şey söylemem gerek. | Open Subtitles | -أجل , لا مشكلة -اسمعي , علي أن أخبرك بشيء |
Sana bir şey söylemem lazım ama nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. | Open Subtitles | وأنا أحتاج لأن أخبرك شيئاً لا أعلم كيف أقوله. |
Bunu yapmadan önce, sana bir şey söylemem gerek. | Open Subtitles | قبل أن نفعل هذا أنا يجب أن أقول شيئا لأول مرة |
Yemeğe kadar boşsunuz, ama bir şey söylemem gerek. | Open Subtitles | أنت متفرّغ حتى الغداء، لكن علي إخبارك بشيء. |
Olamaz! Oğlun hakkında bir şey söylemem, yemin ederim! | Open Subtitles | لا، لن أقول أي شيء عن ابنك، أقسم |
Aşağı in. Sana bir şey söylemem gerek. | Open Subtitles | إنزل، يجب أن أخبرك شيء |
Çözeceğim Tony, ama önce bir şey söylemem gerek. | Open Subtitles | - سأقوم بفك قيدك يا توني ولكن في البداية علي ان أخبرك شيئا |
Beni yargılamanı istemiyorum ama bir şey söylemem gerek. | Open Subtitles | حسنًا ، لا أريد أن أبدأ بالحُكم لكن عليَ أن أقول شيئًا |
Uzun yaşayacaksınız efendim. Yalnız size bir şey söylemem lazım. | Open Subtitles | ستكون لديك حياة طويلة، سيدي يجب أن اقول شيئاً واحداً فقط |
Sana bir şey söylemem lazım ama telefonda söylemek istemedim. | Open Subtitles | يجب ان اخبرك بشيء ولكن لم أرِد ان اتحدث عنه في الهاتف |
Sana bir şey söylemem gerekiyor. Ancak sakin kalmalısın. | Open Subtitles | عليّ أن أخبركِ شيئاً وأريدُ منكِ ألا تفزعي |
İlk yeni mesaj. Linda,dinle, sana bir şey söylemem gerek. | Open Subtitles | ليندا،يَستمعُ، أَحتاجُ لإخْبارك شيءِ. |
Evet, benim de ona bir şey söylemem gerek. | Open Subtitles | أجل، لدي شيء لأقوله له أيضاً |
Sana bir şey söylemem gerek. | Open Subtitles | ينبغي أن أخبرك بأمر ما |