bir devrim gerçekleşiyor ve sen bunun farkına bile varmadın. | Open Subtitles | هناك ثورة على وشك الحدوث و أنت لم تلاحظها حتى |
Bu çocuğu şimdi cezalandırmazsak, daha sonra bütün çocuklar bir devrim başlatır. | Open Subtitles | إن تهاونتم في عقاب هذا الصبي الآن، فلاحقًا، الآخرون أمثاله سيشعلون ثورة |
Bir bakıma beş yüzyıldır oluşmakta olan bir üst-devrimi tamamlayacak bir devrim. | Open Subtitles | إنها ثورة بمعنى أنها ستكمل ثورة أكبر كانت تتطور طوال 5 قرون. |
Elbette, dijital bir devrim olduğu için, telefonu kurmanın bedeli de düşüyor. Bu durumda daha da çarpıcı olurdu. | TED | وبطبيعة الحال , إذا كانت تكلفة تركيب الهاتف تنخفض , بسبب وجود الثورة الرقمية, قد يكون الأمر أكثر درامية. |
2003 İnsan Genomu Projesi'nden sonra, bu proje bir insanın tam genetik haritasını çıkarmak için uluslararası bir teşebbüstü, genom biliminde bir devrim gerçekleşti. | TED | من خلال تتبع مشروع الجينوم البشري في عام 2003، والتي كانت جهد دولي لمعرفة وتحديد البصمة الوراثية الكاملة للجنس البشري، مما تسبب بثورة جينية. |
Osmanli Imparatorlugu Avrupa'dan o kadar da uzak degildi. ancak orada Bilimsel bir devrim yoktu. | TED | الإمبراطورية العثمانية ليست بعيدة عن أوربا، لكن ليس هناك ثورة علمية تحدث. |
Konu, muhtemel olarak Arap dünyasının tarihinde ilk kez, en alt tabakadan başlayan bir devrim, halkın devrimini görüyor olmamız. | TED | المسألة هي اننا نشاهد لاول مرة في تاريخ العالم العربي ثورة من القاعدة الى الاعلى ثورة شعبية |
Bence bu düşünce vergi politikalarında bir devrim yaratabilir. | TED | واعتقد بفهم ذلك ستحدث ثورة في سياسة الضرائب |
Gezegendeki iletişim biçimimizde gerçek bir devrim yaptı | TED | إنها حقاً خلقت ثورة في الطريقة التي نتواصل بها على الكوكب. |
Kaddafi'nin zorba rejimine karşı bir devrim başlatmak ve bir öfke günü çağrısı yapmak için Libya içinde ve dışındaki birçok Libyalı ile güç birliği yaptım. | TED | تعاونت مع العديد من الليبين داخل و خارج ليبيا للدعوة من أجل يوماً للغضب و لبدء ثورة ضد نظام القذافى الإستبدادى. |
Bugün mikro - ve nano ölçeklerde, benzeri görülmemiş bir devrim gerçekleşiyor. | TED | اليوم، على المقياس الدّقيق و النانويّ، هناك ثورة لا مثيل لها. |
Gerçekten, beş duyu açısından, Chris'in saati bir devrim. | TED | في الواقع, تعتبر ساعة كريس ثورة فيما يتعلق بالحواس الخمسة. |
Son otuz yılda, sessiz bir devrim yaşadık. | TED | على مدى العقود الثلاث الماضية، عشنا خلال ثورة هادئة. |
Kimlik başlıbaşına kendini beğenmiş bir marka ya da altın madalya değil bir devrim olmalıdır. | TED | الهوية نفسها يجب أن لاتكون وسمًا متعجرفًا أو ميدالية ذهبية بل ثورة. |
İhtiyacımız olan şey etik bir devrim, çünkü ancak bu sayede bu muazzam kaynakları dünyayı geliştirmek adına nasıl kullanacağımızı anlarız. | TED | وما نحتاجه هو ثورة أخلاقيّة لكي نستطيع إيجاد طريقة لاستخدام هذه الهبة الضخمة من الموارد لتحسين العالم. |
Organizasyonlar, çılgın problemlerini işbirliği içinde çizerek ele aldıkça görsel bir devrim gerçekleşiyor. | TED | ثمة ثورة بصرية تحدث الآن بينما تقوم المزيد من المنظمات بمعالجة مشاكلها المستعصية عن طريق التعاون على رسم المشاكل. |
İnteraktif hikâye anlatımı anlatı tarzımızda bir devrim. | TED | شكلت رواية القصص بطريقة تفاعلية ثورة في أسلوب سرد القصص. |
Facebook'ta bir etkinlik yayınladım: "Yolsuzluk, Haksızlık ve Diktatörlüğe Karşı bir devrim" | TED | قمت بوضع حدث على الفيس بوك وأسميته "ثورة ضد الفساد والظلم والديكتاتورية." |
Oğlanlar ne tarz bir devrim istiyor ki? | Open Subtitles | والشواذ مانوع الثورة التي يردوها الشواذ؟ الثورة الشيوعية |
Portekiz ordusunu öyle sarstılar ki; bu, diktatörlüğün devrilmesine ve bir an için de olsa Avrupa'da yeni bir devrim doğduğuna inanılmasına neden oldu. | Open Subtitles | و ذلك أدى إلى قلب نظام الحكم إلى دكتاتوري وجعل الناس يؤمنون بثورة جديدة في أوروبا. |
Bu yeni enerji üretim yöntemi bir devrim olarak nitelendirildi. | Open Subtitles | بأنه تم اكتشاف الانشطار البارد تلك العميلة الثورية لأجل انتاج الطاقة |
Ama, aşırıya gitmek zorundayız, Paco. Eksiksiz, bütünüyle bir devrim olmalı. | Open Subtitles | - لكن يجب ان تكون متطرفة , باكو يجب أن تكون ثورةً متكاملة |