Uğursuz bir sabah idmanda iken bir otobüs bana çarptı. | TED | حتى ذلك الصباح المصيري، و بينما كنت أركض، صدمتني حافلة. |
Şimdi, Faro hareketli, küçük bir şehir ve sahile gitmek için, onun açıkladığına göre, bir otobüs ve bir bota binmeniz gerekiyordu. | TED | الان الفارو مدينة صاخبة صغيرة وللذهاب الى الشاطئ , أوضحت كاثرين لي , عليك أن تأخذ حافلة ثم قارب لتصل الى هناك |
Doğrusu, bir otobüs vasıtasıyla eğitimin sağlanması çok kolay bir girişim. | TED | انها طريقة بسيطة جدا لجذب الطلاب لكي يتعلموا داخل حافلة مرور |
Sakın görmediğinizi söylemeyin. Buradan kocaman bir otobüs geçse bilirdim. | Open Subtitles | أوه، أعتقد أنا سيكون عندي معروف إذا سلمت الحافلة الكبيرة. |
Herhangi bir otobüs rotası bu çemberle eşleşiyor mu bak bakalım. | Open Subtitles | تحققي إذا كانت هنالك أية مسارات حافلات تتسق مع هذه الدائرة. |
İşte, imalathanenin arkasındaki ağaçlar orada eski bir otobüs yok mu? | Open Subtitles | هذه هي الغابة التي خلف المصنع أليس هناك حافلة قديمة موجودة؟ |
bir otobüs kiralıyorum ve siz tüm tayfayı Las Vegas'a götürüyorum. | Open Subtitles | لقد استأجرت حافلة حفلات ستأخكم أنتم الزبائن المعتادون إلى لاس فيغاس |
Bende bir kaç mil geride bir otobüs gördüğümü söyledim. Sanırım yediler. | Open Subtitles | لذا قلت انني رأيت حافلة على بعد بضعة اميال اظن انهم اشتروها |
Ama sonra 23 kayıp olan bir otobüs kazası oldu. | Open Subtitles | لكن ثم وصلت تقارير عن تحطم حافلة وبها 23 ضحية |
Hazırda bekleyen bir otobüs varsa, bir kaptan gemisini terk edebilir. | Open Subtitles | يمكن للقائد أن يترك سفينته لو كان هناك حافلة بالقرب منها |
Saat 11:00'de bir otobüs vardı ama şu an saat neredeyse 12:00. | Open Subtitles | هناك حافلة الساعة 11 : 00 ولكنها الان تقريبا 12 : 00 |
Saat 11:00'de bir otobüs vardı ama şu an saat neredeyse 12:00. | Open Subtitles | هناك حافلة الساعة 11 : 00 ولكنها الان تقريبا 12 : 00 |
bir otobüs on iki yaşındayken onu ezdi. Bire bir. | Open Subtitles | تمّ دهسها من حافلة عندما كانت في 12 من عمرها |
bir otobüs dolusu çocuğu öldürmek için nasıl bir hafifletici sebep olabilir. | Open Subtitles | ما هو العذر الذي يوجد لإطلاق النّار على حافلة تُقِلُّ أطفالاً ؟ |
Dün gece, birine kocanızın bir otobüs biletçisi ile ilişkide olduğuna inandığınızı söylemişsiniz. | Open Subtitles | لقد أخبرتم أحدهم الليلة الماضية بأنك تعتقد وكان زوجك تشارك مع حافلة الحافلة. |
bir otobüs kullanıyorsunuz, 10 kişi biniyor, 10 kişi iniyor. | Open Subtitles | أنت تقود الحافلة , عشرة أشخاص يصعدون عشرة أشخاص يترجلون |
Birazdan bütün lanetli ruhları buradan Cehennem'e götürmek üzere bir otobüs gelecek. | Open Subtitles | الحافلة ستسحب قريبا جميع النفوس الملعونه من هذا المكان وصولا الى الجحيم، |
Otobüs durağındayız. Burası resmi, yetkili bir otobüs durağı! | Open Subtitles | نحن في موقف حافلات ، هذا موقف حافلات مُرخص و رسمي |
38 kurban, hepsi çembersel bir otobüs rotası üzerinde bırakılmış. | Open Subtitles | عدد ضحاياه 38 ضحية، أُلقيت جثثهم على مسار دائري للحافلات. |
Köyden Krizevci'ye giden bir otobüs var. | Open Subtitles | هناك حافله ستسافر من القريه الى كرويسفى0 |
Ben de seni, kalp krizi geçirirken ya da bir otobüs çarparken hayal ediyordum. | Open Subtitles | أنا تخيَّلت أنكِ أُصِبتِ بأزمة قلبية أو صُدِمتِ بحافلة |
Otelin karşısında bir otobüs durağı var. | Open Subtitles | هنالك علامة توقف للباص مقابل شارع الفندق. |
Şimdi, büyük sopanı ve erkek arkadaşını al... ve yetişecek bir otobüs bul. | Open Subtitles | الأن , خذ عصاك الغليظة وأصدقائك وأبحث عن أتوبيس تلحقه |
Bir dakika. Uzun bir otobüs yolculuğu olacak. Yarı yolda ayılmak istemiyorum. | Open Subtitles | مهلاً، أمامي رحلة طويلة بالحافلة ولا أريد أن أستفيق بمنتصف الطريق |