Uzaklaştıracağını sanmıyorum; ama bu, sen hazırsan almaya hazır olduğum bir risk. | Open Subtitles | لا أظن ذلك ولكن هذه مجازفة أرغب بخوضها ,اذا انت موافق أيضاً |
Evet, bu geçide her girdiğimizde alınması gereken bir risk. | Open Subtitles | نحن ندرك يا سيدى حجم المخاطرة فى كل مرة نعبر فيها البوابة ، إنها مخاطرة محسوبة |
Büyük bir risk var ve yeni vakalar görülebilir. | TED | لا يزال هناك خطر كبير لظهور حالات إضافية هناك. |
Yani bence göze alınacak bir risk. | Open Subtitles | .لذا يمكنني ان اقول انها مخاطرة لكنها تستحق |
Yapılan analiz bunun kabul edilebilir bir risk olduğunu ortaya koydu. | Open Subtitles | لقد تم تقييم المخاطر و تم الإتفاق على قبول درجة المخاطرة |
Hepimizi tarihten silecek bu lanetten kurtulmanın tek yolu buysa o zaman bu girebileceğim bir risk. | Open Subtitles | إنّها الطريقة الوحيدة لمنع هذه اللعنة مِنْ طمسنا جميعاً إنّها مخاطرة أنا مستعدٌّ لأخذها |
En ufak bir risk bile alamayız. Bu bize ihanet olur. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نخاطر بسبب شيء صغير ممكن أن يفضح أمرنا. |
Eğitim kredileri: Bu bir risk. Kısıtlamaları kaldırmak: Bu bir risk. | TED | القسائم التعليمية: هذه مخاطرة، رفع القيود: هذه مخاطرة. |
Basitçe diyorum ki amacımızın yanında gereksiz bir risk gibi görünüyor, efendim! | Open Subtitles | انما أقول ببساطه.. أن ذلك يبدو مخاطرة غير ضروريّة نظرا لهدفنا يا سيّدي |
Bir karışıklık durumunda, ziyaretçiler için büyük bir risk taşıyor. Eğer orada olursanız, sizi koruyamayız. | Open Subtitles | أنها مجازفة غير آمنة بالنسبة للزوار من الممكن حدوث شغب ، اثناء تواجدكم هناك ولا نستطيع حمايتكم |
Büyük bir risk almamışız gibi yapmayalım. | Open Subtitles | دعنا لا ندَّعي و كأن هذا لم يكن مجازفة كبيرة |
Yargıç kararıyla çözüme paramız yetebilir ama aynı zamanda bir risk. | Open Subtitles | التحكيم قد يكون متاحًا، ولكنها مجازفة أيضًا |
Bak, bu bir risk, ama ben bu riski almaya razıyım. | Open Subtitles | انظر, إنها مخاطرة ولكنها مخاطرة أنا مستعد لخوضها |
O bir risk. Hem de artan bir risk. Olay kontrolü altındaydı. | Open Subtitles | إنها مخاطرة ، أكثر من الماضى - لقد سيطرت على الموقف - |
Bu bir risk, kabul ediyorum, ama yapacak birşey yok. | Open Subtitles | إنها مخاطرة أنا أوافقك الرأي و لكن ليس بوسعنا عمل شئ آخر |
Eğer bir risk olsaydı doktor yolculuğa müsaade etmezdi. | Open Subtitles | إذا كان هناك خطر كان سينصحنا الدكتور |
Paris'i beklemek büyük bir risk olur. | Open Subtitles | انها مخاطرة كبيرة بالانتظار حتى نصل إلى باريس |
Kadınlara hamilelikte seks alınmaya değmeyecek bir risk dediğimizde, aslında ona söylediğimiz şey, onun cinsel arzularının önemli olmadığı. | TED | أقصد عندما نخبرها أن الجنس لا يستحق المخاطرة أثناء الحمل ما نخبرها به أن رغبتها الجنسية ليست مهمة. |
Bu almak istediğim bir risk. | Open Subtitles | إنّها مخاطرة مستعد للقيام بها. |
Bu mümkün, ama böyle bir risk almamız doğru değildi. | Open Subtitles | ذلك محتمل، ولكن ليس لدينا الحقّ في أن نخاطر |
Büyük bir risk olduğunu biliyorum ama şu ana kadar yaptığımız herşey riskti. | Open Subtitles | حسناً أعرف أن هذه مخاطرة كبيرة لكن كل ما قمنا به كان مخاطرة كبيرة. |
İkinizin arasında epey kişisel mesele olduğunun farkındayım ama gereksiz bir risk alıyorsunuz efendim. | Open Subtitles | أتفهم أنّكما الأثنان لديكم الكثير من المشاكل الشخصية لكنكَ تتأخذ مخاطرة غير ضرورية يا سيّدي |
Çünkü yaptığım teklif çok daha tehlikeli bir risk oluşturuyordu ... bu gece burada yapmayı seçtiğinizden daha çok. | Open Subtitles | لأن العرضَ الذي قدمتهُ لكِ يشكلُ خطراً ما بعدهُ خطر مما إخترتِ القيام به هنا الليلة... |
Ama bu şartlarda, bu değecek bir risk. | Open Subtitles | لكن بإعتبار المخاطر فهذه مخاطرة تستحق أن نخوضها يا سيدي |
- Bu gereksiz bir risk mi? | Open Subtitles | هل ذلك مُخاطرة غير ضرورية ؟ |
Çok büyük bir risk teşkil ettiğini anlaması Gus'ın ne kadar vaktini alır? | Open Subtitles | الآن، كم مِن الوقت قبلَ أنْ يُقرر (غاس) أنهُ عبءٌ كبير مِن المُخاطرة ؟ |
- Bu almamamız gereken bir risk. | Open Subtitles | هذه مخاطرة لا يجدر بنا تجربتها |
Ama ben böyle bir risk için para harcayamam. | Open Subtitles | ولكن أنا لا أستطيع أن أنفق نقودي في مخاطرةٌ كتلك. |