Oldukça eminim. Gitmek için zaten iyi bir sebep var. | Open Subtitles | نعم أنا متأكد هناك سبب جيد للذهاب على أية حال |
bir sebep daha... Joey ile ayrılık kararımı verdiren bir sebep daha vardı. | Open Subtitles | كان هناك سبب آخر دعاني للتفكير بأنه حان الوقت لإنْهاء علاقتي مَع جوي |
Seni Benimle Güney Amerika'ya götürmek için iyi bir sebep düşünüyorum.. | Open Subtitles | احاول ان اجد سبب واحد جيد لاخذك معى الى امريكا الجنوبيه |
Şu anda bir kutlama için daha iyi bir sebep daha olamaz. | Open Subtitles | في هذا الموضوع اي اخبار جديدة تكون سببا للاحتفال اية اخبار جديدة؟ |
Bununla beraber, bu talebi geri çevirmemiz için bir sebep göremiyorum. | Open Subtitles | مَنْع ذلك، أنا حقاً لا أَرى أيّ سبب لرَفْض هذا الطلبِ. |
Beni affetmesi için bir sebep yok hem de hiç yok | Open Subtitles | ليس هناك سبب يجبرها ان تغفر لي. اي سبب على الاطلاق. |
Başkası gibi davranmak için bir sebep yok, John Sheppard. | Open Subtitles | ليس هناك سبب لأن نكون على خلاف يا جون شيبرد |
Onunla bir bağı olmasa ona hamileliği ile dadanması için bir sebep olmazdı. | Open Subtitles | لن يكون هناك سبب لتطارده بحملها لو أنه ليس متصل به بشكل ما |
Benimle şarap içmene engel olacak tek bir sebep olabilir. | Open Subtitles | هناك سبب واحد فقط قد يمنعكِ من مشاركة زجاجة معي |
Bu sefkatin azaldığını yanlış yönde olduğumuzu düşünmemiz için bir sebep | TED | إذاً هذا سبب واحد للتفكير أننا ربما أصبحنا منحرفون، نذهب في الإتجاه الخاطئ. |
- Ne zamandır bunu düşünüyordum. Eve gitmem için milyonlarca, kalmam içinse tek bir sebep var. | Open Subtitles | هناك مليون سبب يجعلني أريد أن أذهب للبيت ولكن ليس لي إلا سبب واحد لأبقى |
O sandalyelerin ne kadar rahat olduğunu biliyorum içinizden birisi bana neden burada olamayacağına dair geçerli bir sebep söyleyebilir mi? | Open Subtitles | اعرف مدى راحة تلك الكراسي هل يمكن لإي واحد فيكم ان يقدم سببا شرعيا لماذا لا يمكنه ان يكون هنا ؟ |
Mesafeli olman için o bile yeterli bir sebep olmalı. | Open Subtitles | وهذا وحده يجب أن يكون سببا كافيا لك للبقاء بعيدا |
Bay Jones, Emilio Medina'nın silah taşıması için bir sebep var mı? | Open Subtitles | السّيد جونز، هناك أيّ سبب الذي إمليو المدينه هَلْ يَحْملُ a بندقية؟ |
Şortun neden kötü bir fikir olduğuna bir sebep daha. | Open Subtitles | هذا سبب آخر يوضح أن السراويل الطويلة كانت فكرة سيئة |
Burada, şu anda boğazını deşmemem için bana bir sebep göster. | Open Subtitles | أعطني سبباً واحداً لمَ لا يجدر بي ثقب رقبتك بهذه اللحظة |
Başka bir sebep olmasa bile Venedik adına Giulia da Lezze ile evleneceksin. | Open Subtitles | ماركو, سوف تتزوج جيوليا دا ليتزيه للبندقية, إن لم يكن لأي سبب آخر |
Oturma odasına gitmeniz için bir sebep olmazdı, değil mi? | Open Subtitles | و أنه لا يوجد سبب حتى تذهبوا إلى غرفة المعيشة |
Ama bu problemlerin devam etmesi ve çözümlerin bazen kendi sorunlarını yaratması gerçeği vazgeçmemiz veya teslim olmamız için bir sebep değil. | TED | لكن حقيقة أن هذه المشاكل مستمرة وأن الحلول في بعض الأحيان تُحدِث مشاكلها الخاصة ليس سببًا لأن نستسلم ونتنازل. |
Ölmekten korkmuyorum ve dayanmam için bir sebep de yoktu. | Open Subtitles | أنا لا أخشى الموت، ولا يوجد لدي سبب يجعلني أتعلق بالحياة |
Belirli bir sebep söylersen, o zaman bu konuda düşünürüm. | Open Subtitles | إذا أخبرتنى عن سبب معين عندها يمكن أن أفكر بالأمر |
Sen bana iyi bir sebep söyle ben de dogru mu, degil mi söyleyeyim. | Open Subtitles | لم لا تعطيني أنت سبب مقنع وأنا سأخبرك إذا كان حقيقيا |
Seni rahatsız edecek olması bile bence kalması için yeterli bir sebep. | Open Subtitles | لا أستطيع التفكير في سبب جيد لبقائه، غير أنه لا يشعرك بالإرتياح. |
Bunun iyi bir sebep olduğunu sanmıyorum Eddie. | Open Subtitles | تعرف, في هذه الحالة, لست متأكداً بأن هذا سببٌ كافٍ. |