bir sessizlik olur, ve operatör ateş edildiğini duyar. | TED | هناك صمت ، ورجل الطوارئ يسمع صوت طلقة رصاصة. |
Daireme geri döndük, kızlarım yemek masasında boyama yapıyorlardı ve masada garip bir sessizlik oldu. | TED | عدنا إلى شقتي، وكانت بناتي يرسمن بالألوان على طاولة غرفة الطعام، وكان هناك صمت مطبق. |
Sonra büyük bir sessizlik oldu hem gökyüzünde hem de yerde. | Open Subtitles | وكان هناك صمت .. صمت عظيم في السماء وعلى الأرض |
Videoyu tam bir sessizlik içinde çektim çünkü sadece kafamdaki müziği duyuyordum ve bir gün ortaya çıkacak olan koroyu hayal ediyorum. | TED | و كان في صمت تام حين صورته لاني كنت فقط اسمع الموسيقى في رأسي متخيلا الجوقة التي ستتكون يوم من الايام |
- Hayır, tüm öğleden sonra boyunca utangaç bir sessizlik içinde oturduk burada. | Open Subtitles | كلا، فنحن نجلس في صمت محرج طوال الظهيرة. |
Altın Ordu buraya saklanır saklanmaz, bir sessizlik ve ölüm salgını üzerimize çöktü. | Open Subtitles | بمجرد أن تم تخزين الجيش الذهبي هنا ألمَّ بنا بلاء من الصمت والموت |
Büyükanne mektubu okurken 3 dakika kadar bir sessizlik oluyor. | TED | ثلاث دقائق من الصمت بينما تقرأ الرسالة. |
Sonraki birkaç gün, yüzlerce kişi sorgulandığı için çetelere bir sessizlik çöktü. | Open Subtitles | حلَ الصمت بين رجال العصابات وتم أستجواب المئات منهم |
dedim. bir sessizlik oldu. Sonunda en gözde öğrencim, direk gözlerimin içine baktı ve | TED | و ساد الصمت. ثم تتجاوب طالبتي المفضلة و تنظر مباشرة إلى عيني |
- Çünkü film çekeceğim ve film çekerken tam bir sessizlik ve konsantrasyon gerekir. | Open Subtitles | لأني سأصور وعندما نصور يجب أن يكون هناك صمت مطبق |
Ve Ted, garip bir sessizlik olduğu her zaman yaptığı şeyi yaptı. | Open Subtitles | ثم قام تيد بعمل الشيء الذي يفعله دائماً عندما يكون هناك صمت مربك |
Ve masada garip bir sessizlik olurdu. | TED | وسيكون هناك صمت محرج على الطاولة. |
Uzun ve tuhaf bir sessizlik oldu ve sonunda, "Peki, tatlım, boşver, geldiğin için teşekkürler, hoşça kal!" | TED | كان هناك صمت طويل مُحرج، وأخيراً: "حسناً يا عزيزتي، لا عليكِ، شكراً لكِ على حضورك، إلى اللقاء!" |
Sesin olamadığı yerde bir sessizlik vardır | Open Subtitles | هناك صمت حيث لا صوت يمكن أن يكون |
Pekala, önümüzdeki 24 saati, seninle tatsız bir sessizlik içinde geçirmeyi pek tercih etmem o halde neden hiç sevişmemiş gibi davranmıyoruz? | Open Subtitles | أفضل عدم إمضاء ال24 ساعة القادمة في صمت غير مريح معكِ لذلك لماذا لا نتظاهر أننا لم نمارس الجنس أبداً؟ |
Tuhaf bir sessizlik içinde oturmaktansa bunu konuşmamız gerek diye düşünüyorum. | Open Subtitles | مازلت أظن أن علينا مناقشتها بدلًا من الجلوس هنا في صمت محرج. |
Günde en az üç saatlik bir sessizlik süremiz vardır. | Open Subtitles | نطلب علي الأقل ثلاث ساعات يوميّاً من الصمت |
Böylece New Jersey üzerine bir sessizlik çöktü. | Open Subtitles | جسر من الصمت يمتد الى نيو جيرسي بسبب ذلك |
Ishkq ve Akash arasında gizli bir sessizlik konuşuyordu. | Open Subtitles | الصمت بين إيشك.. وتحدث عكاش مجلدات. |
Onunla telefonda konuşurken hatırlıyorum, o bir şeyler dedi, ben de bir şeyler dedim, ve bir sessizlik oldu ve "Biriyle tanıştım" dedi. | Open Subtitles | أتذكر محادثة هاتفية. قلنا عدد قليل من الأشياء, ثم ساد الصمت. |