Güçlü yanlarınızı ortaya çıkaran bir spor bulmak da zaman alabilir. | TED | من الممكن أن يتطلب إيجاد رياضة تتوافق و نقاط قوتك وقتاً. |
Şimdi bir spor branşını fethedeceksin, hayatta bundan daha iyi bir duygu yoktur. | Open Subtitles | عندما تبرع في رياضة ما لا يوجد شعور أفضل من ذلك في العالم |
Sanki bir spor araban var da, onu bir otobüse çevirecekmiş gibi mi? | Open Subtitles | كما لو أنك تملك سيارة رياضية و ستقوم هي بتحويلها إلى مركبة ؟ |
bir spor oyunu üzerine bahse girmek istediğinde onlara gidersin. | Open Subtitles | الكتب الرياضية تعني انكِ تذهبي لتقومين بالمراهنة على مباراة رياضية |
İki oğlum var. Bu, spor yazarı. Mükemmel bir spor yazarı. | Open Subtitles | لدي اثنان ، هذا الابن هو مراسل رياضي مراسل رياضي رائع |
Laboratuvarının aşağısında kocaman, pahalı bir spor salonu yok mu? | Open Subtitles | بدلا من الصالة الرياضية كبيرة وجميلة وباهظة الثمن أسفل المختبرِ؟ |
Bir amigo salonu açmak, amigoluğun bir spor olarak görülmesi için çabalayacağım. | Open Subtitles | أفتح صالة تشجيع , وأطارد في حقوق كون التشجيع رياضة معترف بها |
Çok sevdiğin bir restoran, hobilerin ya da yaptığın bir spor var mı? | Open Subtitles | هل لديك اي مطاعمٍ مفضلة ؟ . او هوايات , او رياضة ؟ |
Zorlu bir spor müsabakasında ya da topluluk önünde konuşmak zorunda olduğunuzda size fazladan enerji sağlayabilir veya odaklanmanıza yardımcı olabilir. | TED | فقد يكون مفيداً لإعطائك دفعة من النشاط والتركيز، عندما تمارس رياضة تنافسية مثلاً أو عندما تلقي خطاباً علنياً. |
Ama aramak için biraz zaman harcarsanız, kişisel ihtiyaçlarınıza uygun bir spor bulabilirsiniz ve eğer bulursanız, pek çok yararı vardır. | TED | لكن إذا أمضيت بعض الوقت في البحث، فستجد رياضة تلائم حاجاتك الفردية، و إذا وجدتها، فستكون هناك الكثير من الفوائد. |
“Bitirdikten sonra, Armstrong kravatını düzeltti, yünden bir spor ceket giydi ve göz kamaştıran ışığa doğru ilerledi. | TED | بعد أن فرغنا ، استعدل ارمسترونغ ربطة عنقه، ولبس معطف رياضة صوفي، ثم خرجنا في الوهج. |
Bazı insanlar yüzmenin tek kişilik bir spor olduğunu düsünüyor, sadece denize dalar ve ilerlersiniz. | TED | بعض الناس يعتقدون ان السباحة رياضة فردية، انت فقط تغطس في البحر. |
Milenyum sonrası orta yaş bunalımı kırmızı bir spor araba almak değildir. | TED | إن كارثة منتصف العمر بعد الألفية الثانية ليست في شراء سيارة رياضية حمراء. |
37 yaşında çok tipik bir spor ayakkabısı tutkunuyum. | TED | أنا عادي جدًا مدمن أحذيةٍ رياضية بعمر 37. |
Bu aslında kocaman bir spor parkı. İçerisinde dört tane stadyum var, Stadyumlardan birisi 40.000 kişilik. | TED | هذه في الواقع حديقة رياضية ضخمة بأربعة ملاعب، ملعب كرة قدم به أربعين ألف مقعد. |
Her artrit türünün nedeni eski bir spor sakatlanması değildir. | TED | لا يمكن أن تعزى جميع أنواع التهاب المفاصل لإصابات رياضية قديمة. |
Ayrıca bir spor salonuna gidip o kadar para vererek üyelik satın almak zorunda değilsiniz. | TED | من الجيّد أيضاً، أنّك لست بحاجة إلى الذهاب إلى النادي أن تنضم لعضويّة نادي رياضي عالي التكلفة. |
Ertesi gün, Calais'ye gitti, saat akşam 8'den birkaç dakika önce bir spor mağazasına girdi, yanında da Sahdi Kataf vardı. | TED | وفي اليوم التالي، ذهب إلى كاليه، دخل إلى محلّ رياضي بضعة دقائق قبل 8 مساءً، مع شادي قطاف. |
Fakat sporlar çok oyunculu olmak üzere ve bu da demek oluyor ki dünyanın her yanından isteyen herkes bir spor spikeri olma şansını elde edecek, kendine o şansı tanıyabilecek. | TED | لكن الرياضات تتجه نحو تعدد اللاعبين، وهذا يعني أن أي شخص يريد ذلك سوف يحصل على فرصة ليصبح مذيع رياضي ويبذل الجهد. |
O zaman öldürülmeden önce gittiği son yer bir spor salonu. | Open Subtitles | إذن آخر مكان ذهب إليه قبل مقتله كانت صالة ألعاب رياضيّة. |
Aslında bir spor ürünleri pazarlaması ancak şirket ortakları sporcular. | Open Subtitles | إنه بخصوص الرياضة والتسويق بشكلٍ أساسي ولكن الرياضيّون سيكونون الشركاء |
Satranca bir spor gözüyle bakıyorlar. | Open Subtitles | اللجنة الأولمبيّة تُقرّ بالشطرنج كرياضة |