Tatlı kadın. Ama hayatının kalanı boyunca bakmak isteyeceğin türden bir yüz değil. | Open Subtitles | سيّدة جميلة، لكن وجها ليس النوع الذي تريد أن تنظر إليه بقية حياتك. |
Bugün, Kalabalıkta bir yüz sizi duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. | Open Subtitles | اليوم ، يأخذكم " وجه فى الزحام" إلى رحلة عاطفية |
Bu tür bir yüz yüze iletişimin gücü sosyal insanlar arasında bunama oranının neden en düşük olduğunu açıklıyor. | TED | قوة العلاقات وجهاً لوجه هي السبب الحقيقي لأقل معدلات من الخرف للأشخاص المشاركين إجتماعياً. |
Ala, tabii ki. Hoş bir yüz asla ucuz bir üçkağıtçının canını yakmaz. | Open Subtitles | بالطبع، وجهٌ جميل لاتخجل تلك المخادعةُ الرخيصة |
Ne çarpıcı bir yüz. | Open Subtitles | يا له من وجه مميز |
Kalabalıkta herhangi bir yüz olmama 36 saat var. Kenny'nin frontonasal ensefaloseli var. | Open Subtitles | وبعد ست وثلاثين ساعة سأكون مجرد وجه بين الوجوه كيني لديه قيلة دماغية جبهية أنفية |
Bir adı ve yüzü olan dehşeti defetmek için ona başka bir yüz ve isim vermeli. | Open Subtitles | لتلقي بالرعب ذو الإسم و الوجه يجب أن تعطيه اسما آخر و وجها آخر |
Bunu inceleyen kişi bir bir yüz görebilir... gözleri görür, nefes alışını duyar. | Open Subtitles | من يدقق به يرى وجها ويستطيع أن يرى عيون ويستطيع سماع الأنفاس |
Hayır, bire bir, yüz yüze. | Open Subtitles | لا،.. كما تعلم حديث وجها لوجة أو رجل لرجل |
Kalabalıkta bir yüz? Üstelik çok da güzel bir program. | Open Subtitles | "وجه فى الزحام " ، إنه برنامج صغير و لطيف جداً |
Burası, sabah yayını Kalabalıkta bir yüz'ü sunan Kuzeydoğu Arkansas'ın sesi KGRK radyosu. | Open Subtitles | هذه إذاعة " ك.ج.ر.ك " ، صوت شمال شرق آركانساس تقدم لكم سمة الصباح "وجه فى الزحام " |
Bu civardaydım. Dost bir yüz görmek istedim. | Open Subtitles | صادف وجودي في الحي أردت أن أرى وجهاً ودوداً |
Bu siyah kafataslı bir yüz gibiydi tam ona bakıyordu. | Open Subtitles | لقد كان هنالك وجهٌ شبيه بجمجمة سوداء ينظر إليها |
Ne kadar güzel bir yüz. | Open Subtitles | يا له من وجه رائع |
Bu bir şişirme değil. Ben öylesine güzel bir yüz değilim. | Open Subtitles | أنا لا أسعى للشهرة فأنا لست مجرد وجه جميل |
Elimizdeki tek şey, 30 yıllık bir film kırpıntısında kalabalık içindeki bir yüz. | Open Subtitles | لكن كيف؟ كل ما لديه وجه وسط الزحام من فيلم يعود ل 30 عام |
Oyuncunun endişesini göstermesi için belirli bir yüz ifadesine ihtiyacı yok. | Open Subtitles | هذه الممثلة ليست في حاجة لرسم أية تعابير على الوجه لإظهار فزعها |
Donuk bir yüz ifadesiyle ve bir çift korkunç kulakla... doğmuş olduğu gerçeğine rağmen... yangınla savaşmakla kalmayıp daha ünlü ve başarılı bir itfaiyecinin... yani benim yardımımla, onun pençesinden, tekme atıp bağıran... ve tırnaklarını kırdık diye... muhtemelen bize dava açacak olan bir sivili kurtardı. | Open Subtitles | بالرغم من أنه مولود بوجه ملامحه تدل على الغباء وآذان بارزة للخارج فإنه لم يكتفى بمحاربة النار |
Hem de buraya konuşmak için geldiğim bir yüz. | Open Subtitles | ليس الوجه الأوسم في هذه الغرفة وحسب بل أيضاً الوجه الذي أتيتُ إلى هنا لأقوم بمحادثته |
Maaş ödeme günü bir annenin sevebileceği bir yüz. | Open Subtitles | انه وجه يمكن فقط لأم ان تحبه في يوم الرواتب |
Taşlar dizilmiş ve sanki bana bakan, gülen bir yüz resmi, kayanın üstüne çizilmiş. | Open Subtitles | حجارة متراكمة ووجه ساخر منقوش على الصخرة. وجه متجه نحوي. |
Ne güzel bir yüz, ne güzel bir elbise, Ne güzel bir gülümseme, ne güzelim | Open Subtitles | هذا الوجه الجميل، هذا الفستان الجميل هذه الإبتسامة الجميلة، هذا الجمال |
Yani, bu herif büyük ihtimalle bir dokuzluktan çok bir yüz fırçası çekmiştir. | Open Subtitles | أعني، هذا الرجل أكثر عرضه لسحب تنظيف تجميل وجه من مسدس عيار تسعة. |
Yarısını yeşil yarısını da pembe boyasanız iyi olur, böylece her iki küp için de köşe kübü olarak kullanabilirsiniz ve hiç bir yüz boşa gitmez. | TED | من الأفضل أن تطلي نصفه بالأخضر ونصفه بالأرجواني، لتتمكن من استخدامه كزاوية لكل من هذه المكعبات، وبدون إضاعة وجه واحد. |