Bütün gece yollardaydık. Duracak bir yer yoktu. | Open Subtitles | سافرنا طوال الليل لا يوجد مكان للوقوف به |
Tamam, onu getirmek zorundaydım. Onu koyacak başka bir yer yoktu. | Open Subtitles | كان يجب أن أحضره فلا يوجد مكان آخر أضعه فيه |
Zuni insanlarını düşündüm; kültürlerinin kaybolmaması aksine yaşaması için sundukları hediyeleri... Bence Savaş Tanrısı heykelleri için daha güvenli başka bir yer yoktu. | TED | فكرت في الشعب الزوني، التي تؤكد قرابينهم أن ثقافتهم ليست ميتة أو اختفت. بل أنها حية وبخير، وأعتقد أنه لا يوجد مكان أفضل من ذلك لتكون به آلهة الحرب. |
Onu buraya getirmek istemezdim ama gidecek baka bir yer yoktu. | Open Subtitles | لم أرِد إحضاره إلى هنا. لكنّه المكان الوحيد القريب. |
Onu buraya getirmek istemezdim ama gidecek baka bir yer yoktu. | Open Subtitles | لم أرِد إحضاره إلى هنا. لكنّه المكان الوحيد القريب. |
Orada kalabileceğiniz... Dinlenebileceğiniz bir yer yoktu. | Open Subtitles | . لا يوجد مكان تستريحين فيه |
Belki başka bir yer yoktu? | Open Subtitles | ربما لم يوجد مكان آخر غيرها ؟ |
- Öyle bir yer yoktu. | Open Subtitles | -لا يوجد مكان . |