Bu kişiler Bir zamanlar üniversite harcımı ödeyebilmek için şarkıcı garsonluk yaptığımı umursamadılar. | TED | هؤلاء الناس لا يمانعون أني ذات مرة عملت كنادلة لكي أدفع رسوم جامعتي. |
Denetim ile Baidu başkanı Robin Li, Bir zamanlar Çin halkının rahatlık karşılığında belirli bireysel haklardan vazgeçmek istediğini söylemişti. | TED | مع الرقابة، قال ذات مرة روبن لي، رئيس بايدو، الصينيون على استعداد تام للتخلي عن بعض الحقوق الفردية مقابل المصلحة. |
Bir zamanlar Roma Sezarları asildi. Bu asil kan sizde bir zehire dönüşmüş. | Open Subtitles | ذات مرة كان قياصرة روما نبلاء لكن فيك تحول الدم النبيل الى سم |
Bir zamanlar canlıydılar, yakalanmış, çalınmış, esnetilmiş. | TED | كان على قيد الحياة ذات يوم تم اصطياده .. سرقته .. تمديده |
Çünkü Bir zamanlar bunu yapacak olan genç adam bendim. | Open Subtitles | لأننى ذات مرّة من قبل كنت ذلك الشاب الذى فعلها |
Bir zamanlar insanlar böyle büyülerle nasıl başa çıkıldığını bilirmiş. | Open Subtitles | كان هناك وقت عندما عرف الرجال كيف يقاوموا السحر الأسود |
Bir zamanlar tanıdığım bir adama veda etmek için gelmiştim buraya. | Open Subtitles | لقد جئتُ من أجل توديع رجل .الذي قابلتُه مرة واحدة بحياتي |
Kendisinin Bir zamanlar McFarland'ın annesi tarafından reddedildiğini biliyor muydunuz? | Open Subtitles | أتعلم انه ذات مرة تم رفضه من والدة ماكفرلاند ؟ |
Bir zamanlar çiçek tanzimini yapmıştım. Herşey seksle mi ilgili olmalı? | Open Subtitles | لقد قمت بترتيب الأزهار ذات مرة لماذا يتعلق كل شىء بالجنس؟ |
Bir zamanlar New York'ta, Charlie adlı bir polis vardı. | Open Subtitles | حدث ذات مرة في نيويورك كان هناك شرطي يدعى شارلي |
Bir zamanlar dünyanın en güzel şehrinde yaşayan bir şairdim. | Open Subtitles | ذات مرة كنت اُنظم الشِعر في أعظم مدينة في العالم |
Bir zamanlar dünyanın en güzel şehrinde yaşayan bir şairdim. | Open Subtitles | ذات مرة كنت اُنظم الشِعر في أعظم مدينة في العالم |
Babası kuyu kazardı. Bir zamanlar Homer adında bir kedisi vardı. | Open Subtitles | والدها كان يحفر الآبار وهي ذات مرة أمتلكت قطة أسمها هومر |
Ben de Bir zamanlar onların kahramanıydım. Karşılığını nasıl verdiklerine bak. Lucifer... | Open Subtitles | أنا أيضًا كنت بطلتهم ذات مرة انظر كيف يقومون برد الجميل لي |
Yalnızca gerçek bir olaya dayanmayan, ayrıca Bir zamanlar ölü ve gömülü olduğunu düşündüğümüz şeylerle bizleri yüz yüze getiren bir performans. | TED | الأداء الذي لا يقوم ببساطة على قصة حقيقية وإنما يسمح لنا أن نتقابل وجها لوجه مع أشياء كنا نظنها ذات يوم قد ماتت ودفنت. |
Ben Bir zamanlar asistandım ve o durumda olunca alınmış ve sert oluyorsun. | Open Subtitles | كنت مساعدا ذات مرّة وحين تكون في تلك الوضعية، ستصبح ممتعضا وتشعر بالمرارة |
Bir zamanlar senden güzel bir söz duyabilmek için hayatımı verirdim. | Open Subtitles | كان هناك وقت كنت لأمنح فيه حياتي مقابل كلمة طيبة منك |
Bir zamanlar ben hizmet ederken, şimdi benim hizmetçilerim var. | Open Subtitles | أين أنا مرة واحدة خدم، لقد الآن الثانية تخدم لي. |
Kitaplar beni Bir zamanlar olduğum o içine dönük çocukluktan kurtardılar. | TED | لقد أنقذت الكتب تلك الطفلة الانطوائية, الخجولة التي كنتها فيما مضى. |
Bir zamanlar, Uzaklardaki Krallık'ta kral ve kraliçe güzel bir kız bebeğe kavuştu. | Open Subtitles | في قديم الزمان في مملكة بعيدة جداً جداً الملك والملكة رزقوا بطفلة جميلة |
Bir zamanlar olduğu şey için hasret çeken kalple lanetlenmiş olabilirim. | Open Subtitles | ربما أنا ملعون هكذا. بأن القلب يحن لما كان في السابق. |
Bir zamanlar tanıdığım bir adamın, karısı bir baskında alınmıştı... | Open Subtitles | ، أعرف رفيقآ لى ذات مره زوجته خطُفِت اثناء غارة |
Bir zamanlar burada yeterince yemek vardı. | Open Subtitles | في الماضي كان كل شيء متوفر، لم يكن ينقصنا إلا النقود. |
Bir zamanlar, Doğu Avrupa'da küçücük bir köy vardı, bir yahudi köyü. | Open Subtitles | كان يا ما كان قرية صغيرة يهودية في أوروبا الشرقية تسمى شتليت،. |
Bir zamanlar bir ayı ailesi varmış... ..anne ayıcık, baba ayıcık... ..ve "bir" bebek ayıcık. | Open Subtitles | كان ياما كان هناك عائلة من الدببه الدب الأم .. والدب الاب |
Bir zamanlar, çocukları telef eden berbat bir hastalık varmış. | TED | في يوم من الأيام, كان هناك مرض مفزع يهدد الأطفال |
Şu an olduğun kızı Bir zamanlar ki hâline tercih ediyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تفضّلين شخصيّتكِ الحاليّة عمّا كنتِ قبلًا |
Bir zamanlar bir ayının arabaya binip kullandığı bir belgesel izlemiştim. | Open Subtitles | رأيت مرةً فيلماً وثائقياً عن دبٍ استقل سيارة و قام بقيادتها |